A+ A-
Yorum
10

Fındık kabuğunu dolduramayanları mahkemeye verin!

Yayın Tarihi: 01.03.2016 - 09:32 | Güncelleme Tarihi: 01.03.2016 - 09:31

Hayatla ile ilgili her konuda kısa, orta ve uzun vadeli hesaplar, politikalar vardır.

Ama, bizdekilerin Hemen hemen tamamı akşamdan sabaha değiştirilecek kadar kısa vadelidir.

Son örneği de 2 aydan beri gündemden düşürülmeyen fındık, daha doğrusu onun fiyatıdır.

Kilosu 12-13 liradan işlem görüp, 14-15 liraya tırmanırken, aklı şartlarını unuttukları geçmişte kalanların, “getirmeyin, satmayın. Fiyat artacak” diye yaptıkları yanlış davetin sonucu 10 liranın altına kadar inen fındıkta, devletten istenen yanlışa net bir şekilde “yok böyle bir şey” denildi ve ihracat rakamlarında Türkiye’yi uçuran sistemle “yola devam” kararı bizzat Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik tarafından açıklandı.

Hem de, Trabzon Hilton’daki toplantıda tüm taraflara “Anladınız mı?” diye soran Bakan Çelik’e, tümü birden “Anladık” şeklinde kafa sallayarak.

Sonuç itibariyle, piyasada devleti kullanarak beklenti yaratanlar hüsrana uğradı. Tabii üretici de zarara! Ama, Ziraat Odaları Temsilcilerinin yaptıkları hatayı anlayıp- anlamamaları bana göre kendilerini kurtarmaz. Onlar, bugün fındığını 4-5 lira daha düşük fiyattan satmak zorunda bıraktıkları üreticilere borçludurlar. Daha doğrusu zarar ettirmişlerdir.

Buradan, konuyu fındık kabuğunu dolduracak kadar bile bilemeyenler için 5 yıl önce yaptığım bir çağrıyı tekrarlıyorum:

-”Üreticiler, kendilerini fiyat artacak hesabıyla beklentiye sokarak zarar ettirenleri mahkemeye versinler. Kendilerinin yanıltıldığını gerekçe göstererek zararlarını bunların ödemelerini talep etsinler. Kesinlikle kazanırlar.”

GÖRMEDEN, FİYASKO DENMEZ...

Geride bıraktığımız Cumartesi günü, Almanya Dortmund’daki Her Yönüyle Trabzon Etkinlikleri’yle ilgili izlenimlerimizi yazdık. Daha doğrusu sadece açılış töreni kısmını izlediğimiz için o zaman dilimi ile yüz yüze konuşarak öğrendiğimiz eksikleri dile getirip, nereden bakılması gerektiğini dile getirdik. Eksiği ile fazlası ile...

Avni Aker’in basın tribününde Osmanlıspor karşısındaki Trabzonspor felaketini de izlerken Hasan Kurt ile bir kaç kelâm ettik. Daha doğrusu o sordu, biz fazla uzatmadan cevap verdik. Ama, böyle bir etkinliğe sadece açılış kısmını izleyen birisi olarak Hasan Kurt’un ifadesi ile etkinliğin tümü için “Tam bir fiyasko” demedik. Deme hakkımız da yok. Hele hele Hasan Kurt’un hiç hakkı yok. Çünkü, hadi biz bir kısmını izledik. O hiç izlemedi. O zaman ortada, işimizi, “Gözümün gördüğünün yarısına inanırım. Kulağımın duyduğunun hiç birine inanmam” ilkesiyle araştırmadan incelemeden yazıp çizme şekliyle yapıyoruz demektir ki, bu şekil bana hiç ama hiç uymaz. Çünkü yazmak için yaşamak gerekir.

28 ŞUBAT’TA PARACILAR...

Geçen haftayı, Almanya Dortmund, ardından Tarım da Ortak Akıl Toplantısı, sonra Trabzonspor-Osmanlıspor maçı daha sonra da çok şey yaşamış Sayın Sadık Albayrak’ın “En Uzun Şubat” sohbeti ile tamamladık. Türkiye Gençlik Vakfı’nın Hamamizade İhsan Bey Kültür Merkezi’ndeki sohbetinde Sayın Albayrak’ın anlattıklarının büyük kısmı yaşadıkları ve tarihin derinliklerinden bulup çıkardıkları idi. Çokça yararlandık.

Ancak, 28 Şubat hadisesini neredeyse tamamen inançları yaşama ve baskılar üzerinden tariflemesi, kendisinin de konuşmasının başlarında sadece iki kelime ile söz ettiği sermaye, yani para kısmını pek irdelememesi ister istemez aynı yerde 6 Aralık 2014 Cumartesi günü, aynı konuda “Beklenenler ve Gerçekleşenler” başlığı altında konuşan, Refah Yol Hükümeti’nde Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın ekonomiden sorumlu baş danışmanlığını yapan Prof. Dr. Osman Altuğ’un şu sözlerini hatırlattı: “ Kim derse ki Hoca, TSK tarafından 28 Şubat’ta indirildi. Yalandır. Komuta kademesi, Erbakan Hoca’ya her zaman destek verdiler. 28 Şubat paracıların darbesidir.” Prof. Dr. Altuğ’un”paracılar” dedikleri ise bugün bile tepedekilerle yine yağ bağ olanlardan başkaları da değildi!