SON DAKİKA



Haber > Karadeniz > Güney Kore'den gördüğümüz desteği Türkiye'den görm

Güney Kore'den gördüğümüz desteği Türkiye'den görm

06 Haziran 2015 Cumartesi - 10:32




Muharip Gaziler Derneği Trabzon Şube Başkanı Seyyah Sağıroğlu ile tarihi yolculuk yaptık.





Kıbrıs Barış Harekâtı, 20 Temmuz 1974'te Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kıbrıs'ta başlattığı ve 14 Ağustos'ta Türk birliklerinin başkent Lefkoşa'ya girmesiyle sonuçlanan askeri bir harekât olarak tarihte yerini aldı. Türkiye'den çok sayıda asker bu harekata katılarak adaya barışı getirmek için şehit oldu, birçoğu da gazi olarak ülkesine geri döndü. Kıbrıs Barış Harekatı yalnızca Kıbrıs Türklerini değil Rumları da katliamdan kurtardı. Muharip Gaziler Derneği Trabzon Şube Başkanı ve Kıbrıs Gazisi Seyyah Sağıroğlu ile Kıbrıs Barış Harekatı’nı konuştuk. Hangi şartlar altında mücadele verdiklerini, yaşadıkları sıkıntıları, harekat sonrası Kıbrıs'a gittiğinde neler hissettiğini, Kıbrıs halkının bize bakışını, Kıbrıs gazilerinin günümüzde yaşadıkları sorunları ve taleplerini Karadeniz Gazetesi'nden Rabiz Uzun Cirav'a anlattı...

Kıbrıs Barış Harekatı günlerinizi anlatır mısınız bize? Ben Kıbrıs gazisiyim. Tam 41 yıl geçti üstünden. Daha savaş başlamadan, Türkiye'den giden 650 kişiden biriyim. Kıbrıs'ta gittiğimizde normal şartlarda 6 ay yaşadık. Nicolas Sampson denen şahsın yapmış olduğu bir darbe sonucunda o zamanın Cumhur başkanı Makarios'un adayı terk etmesiyle gelişti olaylar. Sampson’un katliamları Kıbrıs Barış Harekatı'nın başlamasına neden oldu.

Çok kayıp verdik

Çok şehit verdik çünkü, arazi düz, taarruz halinde olduğumuzdan toprağı kazmaya, mevzi açmaya zaman yok. Bazı tarlalar biçilmişti, saman balyaları oluyordu, biz de siper olarak balyaları kullanıyorduk. Kıbrıs yaz aylarında oldukça sıcak bir ülke. Bu kadar sıcak olması savaş esnasında size ne gibi zorluklar yaşattı? Hava sıcaklığı 55 dereceyi buluyordu zaman zaman. En çok zorluk çektiğimiz susuzluktu. Hemen hemen her yerde üzüm vardı. Üzüm yiyorduk ama o da bizi perişan ediyordu çünkü çok tatlıydı. Susuzluktan konuşacak, nefes alacak halimiz kalmıyordu. Susuzluk insanın tüm gücünü alır. Suyun ne büyük bir nimet olduğunu orada anladım. Postallarımızın dikişlerinden tuzlu su çıkıyordu. Günlerce postallarımızı çıkarmıyorduk ayağımızdan. Ayaklarımız yara oldu. Bir diğer sorunun da cesetlerdi. Her yer ceset doluydu. Bizim şehitlerimizi sıhhiyeler topluyordu ama onlarınkiler aramızdaydı. Biz de toprakla örtüyorduk kokmasın diye. Bazen mevzilerde, terk edilen evlerde yiyecek bulup yiyorduk. Çayını ateşin üstünde bırakıp gidenler vardı. Evlerde su akmıyordu. Su o zaman çok kıttı. Bazı evlerde bakır banyo kazanları oluyordu. Onlarda su bulursak içiyorduk.

CESARETLE VE HIRSLA MÜCADELE ETTİK

Bu sıkıntılara rağmen Türk askeri büyük cesaretle ve hırsla, cesaretle mücadele etti. Arkadaşlarımızın şehit olması moralimizi bozuyordu ama komutanlarımız 'Ölenle ölünmez' diyerek bize moral veriyordu. Bize yardımcı olan Kıbrıslıları da unutmamak lazım. İçlerinde asker kızlar da vardı. Bize yiyecek getirmek için saatlerce arazide sürünürlerdi. Kıbrıs'a gittiğinizde ne hissediyorsunuz? Oraya gittiğimde 20'li yaşlarıma geri dönüyorum. Benim yarım orada, gençliğim orada. Heyecanlanıyorum, gücüm artıyor, o günleri sanki, yeniden yaşıyorum. Hiç pişman oldunuz mu harekata katıldığınız için? Asla pişman olmadım. Bugün olsa yine giderim. Ben oraya "fuzuli gittik" diyenlerden değilim. Allah kimseyi esir yapmasın, o duyguyu yaşatmasın. Bu savaş yalnızca Kıbrıs'taki Türkleri kurtarmadı, biz Rumları da katliamdan kurtardık. Oradaki annelerin, çocukların gözlerindeki bakışı, bize sarılmalarını asla unutamam.

MODERN YAŞANTIYI BOZDUK

Barış Harekatı sonrasında Kıbrıs'ta kalanlar oldu muhakkak ya da oraya yerleşen Türkler. Ne değişti Kıbrıs'ta? Gittiğinizde ne gibi izlenimleriniz oluyor? Kendi ülkemizi nasıl bozduysak Kıbrıs'ı da bozduk. Türkiye'de ne kadar bozuk grup varsa oraya gönderdik. Adam gibi adamları göndermedik. Kıbrıs'ın o modern yaşantısını giderek yok ediyoruz. Kadını erkeği İngiliz terbiyesi almış. Modern yaşarlar. Yaşamayı bilirler. Türklere yakınlık ederler ama biz onları çok suistimal ediyoruz. Kıbrıslı Türk'ü sevmiyor, nasıl sevsin? Ben Kıbrıs'ı iyi bilenlerdenim. Kıbrıs vatandaşı seni niye sevsin? Girdiğimiz yeri berbat ediyoruz.

TÜRKİYE'DE BİZE SELAM BİLE VEREN YOK

Siz orada büyük bir başarı sağladınız. Kıbrıs'ta ve Türkiye'de değeriniz biliniyor mu? Kıbrıslılar beni çok iyi tanır. Sağ olsunlar iyi de karşılarlar her gittiğimde. Türkiye'de ise TSK haricinde bize merhaba diyen yok. Eşim ve çocuklarım dahil nefret ettiler bizden. Gazilik unvanım var ve şeref aylığı alıyoruz. 41 yıl oldu, benim aldığım para 533 tl şeref aylığı. 13 yıldır bu iktidar Türkiye Muharip Gazileri'ne, Kıbrıs Gazileri'ne bir çöp vermedi. Dönemin Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile Trabzon' a geldiğinde görüştüm. Kendimi tanıttım ve dertlerimizi anlattım. O zamanın Aile ve Sosyal Politikalar Bakan Yardımcısı Aşkın Asan yanındaydı, durumu ona sordu, o da bununla ilgili bir çalışma yapacaklarını söyledi. Cumhurbaşkanı oldu, geldi yine görüştüm kendisiyle. Bana “Anlattığın konu ne oldu” diye sordu, “Sizinle konuştuktan sonra daha kötü oldu” dedim. Not aldırdı yanındakilere, yine bir şey olmadı. En son bir bakan geldi, 3 gün dolaştım onunla...

AYŞE TATiLE ÇIKSIN 

467 şehidimiz ve 3 şehitliğimiz var orada. Gençliğimin geçtiği yer orası. Susuz kalırsanız gücünüz olmaz,  yanınızdaki arkadaşınıza bile seslenemezsiniz. Böyle kötü bir şey. Harekatın son günü ayağımdan ve kolumdan vuruldum. Birinci harekat 3 gün sürdü. Sonra ateşkes kararı alındı. İkinci harekat 14 Ağustos’ta başladı. Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit ve Dışişleri Bakanı Turan Güneş Cenevre'de anlaşmaya varamadılar. Bir parola belirlemişler gitmeden önce. Yaptığı telefon görüşmesinde "Ayşe tatile çıksın" diyor Türk yetkililere. Bu söz ‘anlaşma sağlanamadı, ikinci harekat başlasın’ anlamına geliyordu. 14 Ağustos'ta ikinci harekat başladı. Biz orada Türk milletinin namus ve şerefini korumakla görevliyiz. 650 kişi Türk askeri, 900 Yunan askeri var. Onlar da özel asker. Rumlara destek için gelmişler. İkinci harekata Yunan alayının önünde başladım. Arkadaşlarım derdi ki, Kıbrıs’ta Yunan ne arar? Ben 41 sene önce Yunan askeriyle çarpıştım. Kıbrıs'taki Rum’un babası avukatı Yunan’dı. Hala öyle... Arkasında da dost dediğimiz ülke Mısır var. 

GEÇMİŞİNİ BİLMEYEN ÖNÜNÜ GÖREMEZ

Ben öğrencilere, gençlere hep şunu söylüyorum: Tarihini bilmeyenin coğrafyasını başkası yazar. Geçmişiniz bilin. Nereden geldiğinizi bilin. Bilmezseniz önünüzü de göremezsiniz. Uğraşıyoruz. Dul eşler var, mağdur olanlar var. Eşleri öldükten sonra bu bayanların şeref aylığının üçte birini kestiler. Ramazan geliyor, Trabzon'un zenginlerinden yardım talep ediyorum. Valilikten, belediyeden böyle bir yardım alamam. Kamu yararına derneğiz. Ama kamudan 1 lira almış değiliz, alamamışız.

SIKINTILARIMIZI ANLATMAKTAN BIKTIK

Yıllardır sıkıntıları dile getirmekten bıktık. MHP ve CHP bu konuyu gündemine aldılar. Av. Haluk Pekşen derneğimize geldi. İlk defa bir siyasi parti adayı gelip bizi ziyaret etti. Sağ olsun. Bizim partimiz yok. Kimi bir dost görüyorsam gidip ona oy veriyorum. Kimse kusura bakmasın. Biz her fırsat bulduğumuzda sorunlarımızı dile getiriyoruz. Eşim bile benimle alay ediyor. ‘Gazileri işe alıyorlar, sizi niye almıyorlar, demek siz gazi değilsiniz’ diyorlar. Gazi üyelerimiz AKP'ye oy vermiş geliyor, bana hesap soruyor, nasıl iş vermiyor diye. Siz mi vermiyorsunuz diyor yoksa. Muharip gazilere, Kıbrıs ve Kore gazilerine maalesef hiçbir hak verilmiyor. 

KORELİLERİN DESTEĞİ BÜYÜK 

Kore’de Türk askeri önemli başarılara imzasını attı. Korelilerin tutumu nasıl Türk gazilere karşı? Şunu samimiyetle söylemeliyim ki, Koreliler bize sahip çıkmasın, inanın bu dernek ayakta duramaz. Derneğimizin aracını bile Koreliler vermiş. Televizyonumuzu, bilgisayarımızı, buzdolabımızı bile onlar aldı. Yakında gelecekler yine. Kore gazilerinin torunlarına maddi yardımda bulunurlar. Benden 5 Kore gazisi torunu 5 üniversite öğrencisi bulmamı isterler. Çağırırım ve onlara 1000'er dolar para yardımında bulunurlar. Bazen bana bırakırlar. Çocukları çağırır ben veririm paraları. Evrakları imzalatır, getirir Ankara'da konsolosluğa teslim ederim. 65 yıl önce 1950’de yaptığımız yardımı unutmamışlar, Kore gazisi görünce gelip sarılıyorlar. ‘Sen benim atamsın, bana hürriyet ve vatan verdin, senin sayende ben orada yaşıyorum ve nefes alıyorum’ diyorlar Kore gazilerine.


Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap