SON DAKİKA



Haber > Karadeniz > Hizan'ı bırakın, Fizan'da da fındık!

Hizan'ı bırakın, Fizan'da da fındık!

28 Ekim 2016 Cuma - 10:30








Akşamdan sabahı bırakın, saat başı gündemin değiştiği bir ülkede yaşıyor iseniz, çoğu zaman bazı yazdıklarınız kamuoyu ile paylaşamadığınız için önemini kaybedebiliyor. Neyse ki; bizim kaleme alıp da, sütunlarda yer bulamadığımızın konusu fındık idi de vaziyeti kurtardık. Onun için bu satırları yaklaşık bir ay önceki “Bitlis’in Hizan ilçesine bağlı köylerde fındık hasadına başlandı” haberi üzerine yazdığımı bilmenizi isterim. Bilin bilmesine de, “Yıllık ortalama 10 bin ton üretim yaparak Karadeniz Bölgesi’nden sonra adından en fazla söz ettiren...” diye haber okuyunca, “Olamaz” dedik ama mesleki merak ile araştırdık. Sonuçta, Hizan’a bağlı 15 ilçede yaklaşık 500 dönümlük bir alanda öyle veya böyle fındık üretildiğini öğrendik. Ancak ‘10 bin ton’un nereden çıktığını bir türlü anlayamadık!

Çünkü; bu durumda dönümden 20 ton fındık alınmalı ki, 10 bin ton etsin. Anlaşılan o ki; haberi yazan, rakamların gücünden bihaberimiş! Bırakın 20 tonu, Hizan’da dönümden 100 kilo fındık bile alınamaz. Hadi alındı diyelim, edeceği 50 ton fındıktır. Ben bu yanlışı da bir kenara bırakıp, Hizan ile başka bir gerçeğe takıldım kaldım. O da nedir bilir misiniz? Fındık sadece Hizan’da yetiştirilmeye başlanmış ise sorun yok. O da fındıkta bir numara Türkiye’nin içinde bir yer. Ama bu kafalar ve bu politikalarla, ya da sadece fiyattan söz eden ziraatçılarla, Hizan’ı bir kenara koyun, yakında Fizan’da bile yani Şili, Gürcistan, Amerika, Arjantin’deki gibi fındık bahçeleri ardı ardına artarsa (ki artıyor) bakalım o zaman piyasalarda, pazarda; “Dünya fındık üretiminin yüzde 70’ini karşılayan Türkiye” diye yazıp, söyleyebilecek miyiz? Hele hele bahçelerde fındıkta asrın felaketi ‘külleme’ başta olmak üzere bir çok hastalık ve tembellik tehdidi büyürken... Kısacası yakında satamayacağımız, fındık dahi bulamayacağımız bir döneme doğru hızla gidilirken!

BU DA ABD’NİN FETVACI İMAMI!

Hiç beklemeden yazacağım! Hani Ramazan’da hiç sıkıntı çekmeyen oruç sahibinin, “Kendime göre fetvacı imam buldum” deyivermesi var ya; hah bu “Fetvacı imam işi” işte öyle bir şey! Hatırlar mısınız? Bizde Devlet-i Aliye’nin tepesindekilerden gelen talep doğrultusunda, istenilen şekilde fetva veren ben diyeyim “Ulema”, siz söyleyin “İlahiyatçı”, onlar desin “İmam”lar vardı! Hadi; bunlar için “Müslümanın Müslümana fetvası” diyerek, uygunsuzu uygun hale getirdik diyelim! İyi de, Hristiyan Ame
rika’nın istekleri doğrultusunda da fetva veren imama ne dersiniz? Vaka şu: Türkiye’yi Irak’ta Musul’a yapılabilecek bir operasyonda masanın dışında bırakmak isteyenler devreye girerek, ABD’nin koruma altına aldığı Şii İmam Kasım El Tai’ye, Iraklılara çağrı yaptırarak, “Türk Askeri ile savaşmak vaciptir” fetvasını verdirdi. Anlayacağınız, Ortadoğu coğrafyasında isteyen herkes kendi hesabına fetva verecek sözde imamları bulmakta hiç ama hiç zorluk çekmiyorlar! Deste deste, boy boy; onlarca, yüzlerce ‘fetvacı imam’ ortalıkta cirit atıyor!

“DÜN” DEMİREL’DE 24 YIL İDİ! BUGÜNKÜLERDE 24 SAAT...


Türk siyasetinde 6 defa gidip, 7 defa gelirken; Cumhurbaşkanlığı’na kadar her kademe görev yapan ‘Çoban Sülü’ lakaplı Süleyman Demirel’in en çok zikredilen sözlerinden biri de; “Dün dündür, bugün bugündür” ifadesidir. Ancak rahmetli Demirel’in
‘dün’ ifadesindeki zamanın süresi, 24 saat öncesi değil, en az 24 yıl evveli idi! Son yıllardakilerin yaptığı gibi; dün ile bugünü, hatta ‘bir saat öncesi ve sonrası’ arasında 180 derecelik söylem ve eylem farkı yaratmak için değildi!

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap