SON DAKİKA



Haber > Karadeniz > Karadeniz'de anlatılmamış bir destan var

Karadeniz'de anlatılmamış bir destan var

05 Eylül 2015 Cumartesi - 10:34




Emekli edebiyat öğretmeni ve yazar Emine Özgenç ikinci romanı Eynesi Ana hakkında merak edilenleri Karadeniz Gazetesi'nden Rabia Uzun Cirav'a anlattı.





Emekli edebiyat öğretmeni eğitimci yazar Emine Özenç, Eynesi Ana adlı ikinci romanında  Karadeniz'de 2 yıl boyunca süren Rus işgalini ve halkın direnişini Karadeniz Kadının simgesi olarak gördüğü Eynesi Ana etrafında kurgulayarak anlatıyor.

Trabzon'un Rus işgalini anlatan kapsamlı bir çalışmanın olmadığını belirten eğitmen ve yazar Emine Özgenç, o döneme ışık tutmak için eseri kaleme aldığını söyledi. Kitapta geçen isimlerin ve olayların tamamen gerçek olduğunu söyleyen Özgenç kitabında Karadeniz kadınının simgesi olarak gördüğü Eynesi Ana'yı, Karadeniz haklının hangi zorluklarla düşmanla mücadele ettiğini, muhaceretin hazin öyküsünü, Karadeniz'de erkek evlada neden daha fazla önem verildiğini, ineğini satarak, dört çocuğuna bir silah alıp Çanakkale'ye gönderen vatansever Trabzonlunun hikayesini, Rusların attığı fakat patlamayan torpido ve mayınları toplayarak Çanakkale'ye gönderen, hatta bu uğurda şehit olan 84 koca yürekli Karadeniz kadınını, Dursun çavuş olarak bilinen 18 yaşındaki cesur Gülüşan'ın hikayesini, 8 yıl esir kalan askerimizi ve onu 8 yıl sabırla bekleyen nişanlısının hikayesini,  Rumların Ruslar ile yaptığı işbirliğini ve bunu fark eden zeki Karadeniz insanının onlara nasıl karşılık verdiğini kuşdilinin nasıl vatan kurtardığına ve Karadeniz'deki sisin nasıl düşman avlamaya yardımcı olduğunu, Karadeniz halkının destansı mücadelesini anlatıyor.

Romanınızda 1. Dünya savaşı yıllarını, Karadeniz bölgesinde yaşanan hazin bir gerçeği, muhacirlik dönemini ele alıyorsunuz. Eynesi Ana gerçek bir karakter. Bize Eynesi Ana'yı anlatır mısınız?

Eynesi ana, bizim yaşadığımız evin olduğu toprakların sahibi, yaşayan tarihi bir şahsiyet. Doğum tarihini bilen yok. Buraların en zor zamanlarını, Rus işgalini, muhacirlik dönemini yaşamış bir kadın.  Bir oda bir mutfak küçücük evinde yol üzeri bütün misafirleri ağırlayan,  yok olanı, lokmasını paylaşan bir kadın. Ben Eynesi Ana'yı tanımadım, öyle bir şansım olamazdı yaşım itibariyle. Ama Eynesi Ana ile yaşayan kişileri, gelinini, oğlunu tanıdım. Ayrıca Eynesi Ana'nın oğlu benim babam. Herkes tanırmış Gece gündüz gelen geçen onun evinde konaklar, yer içer,  öyle gidermiş. Öyle bir kadın ve burada ana vasfını kazanmış. Çocuk doğacak ebe, hasta oldu doktor ameliyat bile edermiş hayvanları. Benim çocukluğumdaki herkesin saygıyla minnetle bahsettiği bir kadın. Dolayısıyla ben bu kadına hayran oldum görmeden ve onu yazmalıyım dedim. Madem ki kalem tutuyordum köklerimi yazarak başlamalıydım.

Karadeniz'de yaşayan işgal maalesef bize tarih derlerinde anlatılmadı, bu yüzden burada doğup büyüyen biri olarak bilmediğimiz çok şey var Rus işgali ve muhacirlik konusunda. Siz kitabınızda bu konuya geni,ş yer veriyorsunuz. Bu konuda yazılan benzer kitaplar var mı?


Çok sevdiğim bir yazar Nazan Bekiroğlu'nun  Nar Ağacı kitabında 20-30 sayfalık bir bölüm gördüm muhacerete dair. Çok da güzel anlatıyor . Romanım yayına çıkmak üzereydi onunla rastlaştığımda,  çok mutlu olmuştum. Onun dışında duyduklarını anlatan küçük kitaplar var. Rus işgal yıllarını derinliğine ele alan başlı başına anlatan başka bir roman yok. Küçük notlar veya anılar halinde bulduğum kaynaklar oldu. Kitabı yazarken o anılardan da çok faydalandım.

EYNESİ ANA KARADENİZ KADINININ SİMGESİ

Burada ciddi mücadeleler olmuş. Benim yüreğimi yaralayan iki konu vardı. Çocukluğumdan beri meraklıyım tarihe. Büyüklerimi konuşturuyorum, birileri diyor ki biz Ruslardan hiç zarar görmedik. Hatta bize iyi davrandılar diyor. Karşınızdaki düşman ve siz zarar görmüyorsunuz. İlginç geliyor çocuk aklıma. Başka bir köyde birileriyle konuşuyorsunuz, burada öyle  bir zulüm ettiler ki düşman başına. Ermeniler, Ruslar şöyle yaptı, Rumlar böyle yaptı, çok büyük ve çirkin katliamlar cinayetler oldu diyorlar.  Bu ikilemi ben hep yaşadım bu nasıl olur, nedir bu diye. Bir memnun diğeri son derece bela ile anıyor. Bu ikilemin sebebini araştırdım. Birincisi bu sorunun peşine düştüm. İkincisi ise ülkemizin her tarafı anlatılır, Kahramanmaraş, Gaziantep, Çanakkale ... Ama Karadeniz'den niye hiç bahsedilmez? Karadenizlinin vatanseverliğinden, toprak sevgisinden, misafirperverliğinden,  hatta yoklarını bölüştüğünden bahsedilir ama Karadeniz'in  tarihinde bir işgal olduğu niye anlatılmaz? Ben bunu tarih öğretmenlerimden niye hiç duymam? Bütün bunlar kafamda  soruydu. . Ben bu iki sorunun araksına düştüm. Eynesi Ana'yı anlatmamın temel sebebi bu iki soru ve Karadeniz kadınını anlatmaktır.  Eynesi Ana aslında bütün Karadeniz'in kadınının simgesidir bana göre.

Aradığınız soruların cevaplarını bulabildiniz mi?


Romanın içinde bu soruların cevaplarını bulabiliyorsunuz. İkinci Türkistan Kolordu'su buraya gönderiliyor.Bir çoğu Türk ve Müslüman topraklara geldiğini bilmeden geliyor buraya. Geldiklerinde duydukları ezanla şaşırıyorlar neresi burası diye.  Sonra anlıyorlar hem kandaşlarının hem dindaşlarının topraklarında olduklarını. Özellikle bugünkü Türkmenistan topraklarından gelen Türkler ama büyük çoğunlukla Tatarlar kılavuzluk yapıyorlar. Çünkü bir mazimiz var. O mazi ne biliyor musunuz? Karadenizlinin Almanya'sı o zaman Kırım, Batum, yani Rus kıyıları. Oraya gidip çalışıp para kazanıp geliyorlar. Gurbetleri orası Karadenizlinin. Zaten eskiye dayanan bir alış veriş var. Tatarlar Müslüman ve soydaş bir toprakta olduklarını anlayınca son derece şefkatli davranıyorlar. Onların kılavuzluk yaptığı veya komuta ettiği yerler huzurlu, bir Ermeni'nin veya Rum'un ya da Kazak'ın olduğu yerler daha sert. Kazaklar hem güçlüler hem de Rus emirlerini daha fazla dinleyip uyguluyorlar. Anlatılanlardan böyle bir çıkarımda bulundum, tabi bu bir iddia değil. Öyle bir farklılık gördüm.

KOLAY GEÇEBİLECEKLERİNİ DÜŞÜNDÜLER

Aslında Ruslar buraya, burayı kısa sürede geçebileceklerini düşünerek geliyorlar. Böyle bir halk direnişi ile karşılaşacaklarını ummuyorlar. Çünkü Osmanlı'nın dağılma dönemi denizde bitmiş karadaysa neredeyse bitmek üzeredir. Bir çok cephede savaşmaktadır. Dolayısıyla çok zor bir dönemdir ve Osmanlı kendi askerinin düzgün bir şekilde bir yerden bir yere taşınmasını sağlayıp karnını doyurup, ayağına çarığını verip götürecek durumda değildir. Dolayısıyla ben 1915 tehcirine de parmak basmış oluyorum Kızılağaç'tan 60 askerin anısı yer alıyor kitapta. Buradan Bağdat'a yürüyerek gitmişler. Kendi askerini yürüten bir devletten söz ederken insanların tarihi daha iyi bilerek konuşması gerekir. Göreleli bir esirin hayatı  da yer alıyor kitapta. Ben evladı ile muhabbet ettim ve onun mektuplarına dokundum. Kitapta mektupların bir tanesine yer verdik. Mektubunda ne zor şartlar altında gittiklerini, at pisliğinden topladıkları arpaları  derelerde yıkayıp yediklerini anlatıyor. Dolayısıyla bugünden geçmişe bakarken saygılı olmak gerekiyor.

GELECEĞE NOT BIRAKMAK İSTEDİM

Ben sadece roman yazmış olmak için yazmadım. Geleceğe de not bırakmak istedim. İki yıl boyunca yaptığım araştırmanın notlarını paylaştım kitabımda. Kullandığım bütün isimler, kaleme aldığım bütün olaylar gerçek.  Ben sadece olayları  örgüledim,  kurguladım düzenledim  ve roman tarzı içerisinde işlemeye çalıştım. Bu nedenle eserimizn tarihi  bir roman özelliği taşıdığını düşünmekteyim.


ROMANIN ODAK BÖLÜMÜ EYNESİ ANA

Eynesi Ana'yı romanın odak bölümü yaptım, olaylar onun etrafında dönüyor. İnsan ilişkilerinin büyük bir çoğunluğu birebir yaşanmış ama, gerçek bir olayı Eynesi Ana'nın etrafında döndürerek anlattığım da oldu. . Olaylar gerçek sadece kurgulamada ve örgülemede benim elim var. O da olmak zorunda bir roman dilini yakalayabilmek için.

BURADA BİR HAZİNE VAR

Bu romanda asıl önemli olan muhaceretin hazin hali. 10 kişi giden bir aileden dönen 2 kişi orada bıraktıkları, giderken burada bıraktıkları, gelirken orada bıraktıkları ve geldiklerinde bulamadıkları.Muhaceret yılları işlense yüzlerce roman çıkacağını düşünüyorum. Bu yüzden bununla gençlere de örnek olmak istiyorum. Gençler burada bir hazine var. Yazanlar, eli kalem tutanlar hikaye, roman makale yazan kim varsa, Karadeniz'de anlatılmamış derin bir destan var. Neresinden tutsanız size bir roman yazdırır. Buraya dikkatleri çekmek istiyorum Benim bütün amacım bu. Unutulmuş bu öyküleri gazin tarihi ortaya çıkarmak gerek. Çünkü tarih son derece önemlidir hem dayandığınız yerdir hem ivme almak için bastırıp sizi fırlatacak olan yerdir. Orayı iyi bilmek lazım.


2 YIL BOYUNCA NE OLMUŞ

Birileri diyor ki Karadeniz’de mücadele yapılmamış. Öyleyse 1914 ile 1916 arasında 2 yıl boyunca ne burada ne olmuş?. 1916’da gelen düşman 1918’de gidiyor. O iki yıl ne yapmış düşman burada? Karadenizlilerle muhabbet mi etmiş?

DÜŞMAN HARŞİT'İ GEÇEMİYOR

Ruslar giderken çok büyük bir hainlik yapıyorlar ve 10 bin kişilik bir Ermeni ordusu bırakıyorlar. Onlar burada müthiş kıyımlar yapmışlar. Silah yok, düzenli ordu yok. Trabzonlu eliyle mevzi kazıp mücadele ediyor.  Çeteler halinde mücadele yaşanıyor var burada. 2 km geriye gidiyor tekrar mevzi kazıyor. Buradaki mücadele böyle sürekli geri çekile çekile devam ediyor  Harşit’e kadar. Düşman 2 yıl boyunca  Harşit’i geçemiyor. Onu orada tutan ne? 2 yıl Trabzon ile Harşit arasına sıkışan düşmanın burayı geçememesinin sebebi ne? Mücadele olmadıysa bana birinin bunu açıklaması gerek. Amaçları burayı hem sahilden kuşatıp hem de Karadeniz’in içinden Gümüşhane ve Bayburt'u ele geçirip oradan Basra Körfezi'ne geçmek. . Bu mücadeleyi yaparken de hem kendilerine hem de buradaki iş birlikçilerine güveniyorlar. O zaman Rumlar evlerinde iki bayrak bulunduruyor Birisi Türk bayrağı öteki Rus bayrağı. Eğer Osmanlı galip gelirse Rus bayrağını, Ruslar galip gelirse Osmanlı bayrağını yakacaklar. Sonuçta Osmanlı bayrağını yakıyorlar.

ACI VE GÖZYAŞININ ÜSTÜNDE OTURUYORUZ


Acı şeyler var. Biz acının  ve gözyaşının üzerine oturuyoruz. Sevelim de azıcık ad kıymet verelim Trabzon'umuzun ne hale geldiğini görünce, baktıkça içim kanıyor. Eski fotoğraflarına  bakıyorum kent oymuş, güzellik oymuş.  O tarihi doku öyle mi kaybolmalıydı.Tarihi dokouyu gören gözler görüyor dolaşırken ama sıkışmış kaybolmuş. Her bir tarafı ayrı bir güzel.

SİNEMANIN ETKİSİ TARTIŞILMAZ

Film veya dizi teklifi gelirse yaklaşımınız nasıl olur?

Kesinlikle düşünürüm. Çok da mutlu olurum. Çok geç kalınmış bir şey. Çünkü sinemanın etkisi tartışılmaz. 10 tane kitap okursunuz karşılığında bir filmin küçük bir karesi 10 filmin yaşatamadığı bir duyguyu yaşatabilir. Ben filmin son derece etkileyici ve kalıcı olduğunu düşünüyorum. Hiç olmazsa yeni kuşak sinemacıların dikkatini çekeceğini umuyorum. Burada çok müthiş bir hazine saklı, Edebi açıdan da sanatsal açıdan da. Sanatın her alanında burada işlenecek müthiş bir hazine var.

ANIT YAPILMALI

Karadeniz'de bir tane anıt yok. 2 yıl boyunca burada mücadele eden insanları, o dönemi hatırlatacak bir anıt yok. Benim hayallerimden biri öncelikle düşmanın  buradan öteye gidemediğini anlatan bir anıtın Harşit'e bir diğerinin de Karadeniz sahiline muhakkak dikilmesi gerekiyor.Trabzon valisini ziyaret edip kendisinden bu konuda ricada bulunmayı düşünüyorum. Bir şey bırakmak istiyorsa o yerde, Trabzon’da bir anıt olmalı. Hiç olmazsa oradan aşlayalım. Burayı gezen birileri buraya Ruslar mı gelmiş desinler. Kitabı çok anlattım güneyde konferanslarımda. Dediler ki hocam biz Karadeniz'e Rusların geldiğini bile bilmiyoruz ki. Düşünebiliyor musunuz.? Tarih kitaplarında çok üstün körü anlatılmış. Pontus’a verdikleri kadar yer verseler yetermiş zaten.

  

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap