A+ A-
Yorum
10

TTSO Binası Yıkılacak mı ?

Yayın Tarihi: 17.10.2025 - 10:33
Trabzon şehrinin sembol binalarından birisi olan ve içinde, Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği (DKİB), Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası (TTSO), Trabzon Ticaret Borsası (TTB) ve Türk Eximbank gibi devleri barındıran binanın kentsel dönüşüm gerekçesiyle yıkım kararı tepki çekti.
Kaynak:HABER MERKEZİ

Şehrin eh önemli ticari kurumlarını barındıran binanın yıkılmasını istemeyen Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği (DKİB), Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası (TTSO), Trabzon Ticaret Borsası (TTB) ve Türk Eximbank ortak bir açıklama yayınladı.


İşte o tarihe geçecek “Trabzon'un Ekonomik Kalbine Dokunmayın: Bir Yıkım Kararının Düşündürdükleri” başlıklı açıklama:


TRABZON'UN EKONOMİK KALBİNE DOKUNMAYIN: BİR YIKIM KARARININ DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Şehirler, sadece binalardan, yollardan ve meydanlardan ibaret değildir. Onlar, yaşayan, nefes alan, hafızası ve ruhu olan organizmalardır. Bu ruhu besleyen en önemli unsurlardan biri de o şehrin ekonomik ve sosyal hayatına yön veren merkezlerdir. Trabzon için bu merkezlerin başında, şüphesiz, Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği (DKİB), Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası (TTSO), Trabzon Ticaret Borsası (TTB) ve Türk Eximbank gibi devleri aynı çatı altında toplayan o simge bina gelmektedir. Son günlerde, bu binanın bir "kentsel dönüşüm" projesi kapsamında yıkım ihtimaliyle gündeme gelmesi, sadece iş dünyasını değil, şehrin geleceğine dair endişe duyan her sorumlu vatandaşı derinden sarsmıştır.


DKİB Yönetim Kurulu tarafından yapılan haklı ve yerinde açıklama, bir feryattan öte, sağduyuya ve şehrin kolektif aklına yapılmış acil bir çağrıdır. Bu çağrıyı duymak ve anlamak, Trabzon'un ekonomik istikbalini korumak adına bir zorunluluktur.

MANTIĞIN SINIRLARINI ZORLAYAN BİR GEREKÇE: "SAĞLAM" BİNAYI NEDEN YIKALIM?

Her kararın temelinde mantıksal bir gerekçe aranır. Ancak söz konusu binanın yıkım tartışmasında bu mantığı bulmak imkânsızdır. Zira, DKİB’nin de altını çizdiği gibi, bu yapı Karadeniz Teknik Üniversitesi Deprem ve Yapı Sağlığı Uygulama ve Araştırma Merkezi gibi saygın bir kurum tarafından incelenmiş ve dayanıklılık performansı "yeterli" bulunmuştur. Yani, teknik olarak hiçbir aciliyeti olmayan, depreme karşı güvenli olduğu bilimsel verilerle kanıtlanmış ve ekonomik ömrünü daha uzun yıllar sürdürebilecek bir binadan bahsediyoruz.


Bu durumda akıllara şu kaçınılmaz soru geliyor: Ortada can veya mal güvenliğini tehdit eden bir risk yokken, şehrin ekonomik kalbi niteliğindeki bir yapıyı yıkma ısrarının arkasındaki motivasyon nedir? Kentsel dönüşüm, şüphesiz modern şehir planlamasının vazgeçilmez bir aracıdır. Ancak bu araç, amacından saparak, işlevsel ve sağlam yapıların yok edilmesi için bir gerekçeye dönüştürülmemelidir. Gerçek kentsel dönüşüm, çürüyeni yenilemek, riskli olanı güvenli hale getirmek ve şehre değer katmaktır; şehre değer katanı ortadan kaldırmak değil.

BİR BİNADAN ÇOK DAHA FAZLASI: SİNERJİ, HAFIZA VE KURUMSAL MİRAS

Bu binayı sadece beton ve çelik yığını olarak görmek, büyük resmi kaçırmaktır. Orası, Doğu Karadeniz Bölgesi'nin ekonomik ekosisteminin can damarıdır. Yıllardır bölgenin 1,5 milyar dolarlık ihracatının stratejileri bu binada çizilmiş, rotası buradan yönetilmiştir. Bölgedeki yatırımcılara ve ihracatçılara yaklaşık 1 milyar dolarlık finansman sağlayan Türk Eximbank’ın varlığı, bu binayı sadece bir yönetim merkezi değil, aynı zamanda bir finans üssü haline getirmiştir.
Bir ihracatçının, üyesi olduğu DKİB ile görüşüp hemen ardından kredi işlemleri için bir üst kattaki Eximbank’a çıktığını, sonrasında ticari tescil işlemleri için TTSO’ya uğradığını hayal edin. Bu, fiziki yakınlığın yarattığı verimlilik ve sinerjidir. Bu kurumların aynı çatı altında olması, zaman ve kaynak israfını önleyen, iş birliği kültürünü besleyen ve en önemlisi, bölge iş dünyasına "biz bir bütünüz" mesajını veren paha biçilmez bir avantajdır. Olası bir yıkım ve bu kurumların şehrin farklı noktalarına dağılması, sadece fiziki bir ayrılık değil, bu sinerjinin ve iş birliği ruhunun da ölümcül bir yara alması anlamına gelecektir.
Ayrıca, Türk Ticaret Bankası’nın da bölgeye hizmet vermek için bu binayı seçmesi, yapının merkezi rolünü ve gelecekteki potansiyelini bir kez daha teyit etmektedir. Tam da yeni bir finansal aktörün katılımıyla güçlenecek olan bu merkez, şimdi varoluşsal bir tehditle karşı karşıyadır. Bu, bölgenin ekonomik hafızasını ve onlarca yılda ilmek ilmek örülmüş kurumsal mirasını hiçe saymaktır.


YATIRIM İKLİMİNE VURULAN EN BÜYÜK DARBE


Türkiye ve özelinde Trabzon ekonomisinin en çok ihtiyaç duyduğu şey öngörülebilirlik ve istikrardır. Şehre yeni yatırımlar çekmek, istihdamı artırmak ve ihracat hedeflerini büyütmek için gece gündüz çaba harcanırken, ekonomik hayatın tam merkezine bir belirsizlik bombası bırakmak, en hafif tabirle çelişkidir. İş dünyası, enerjisini yeni pazarlar bulmaya, üretimi artırmaya ve yenilik yapmaya harcaması gerekirken, şimdi "ofisimiz yıkılacak mı, nereye taşınacağız, hizmetler aksayacak mı?" gibi temel ve yıpratıcı sorularla meşgul edilmektedir.


DKİB'nin vurguladığı gibi, "iş dünyası bu belirsiz ve sıkıntılı süreci hak etmiyor." Bu süreç, potansiyel yatırımcıya "bu şehirde en temel ekonomik kurumların geleceği bile belirsiz" mesajını verir ki bu, yatırım iklimini zehirlemek için yeterlidir.

SAĞDUYUYA VE ORTAK AKLA DAVET

Trabzon'un geleceğini şekillendirecek kararlar, kapalı kapılar ardında değil, şeffaflıkla ve şehrin tüm dinamiklerinin görüşleri alınarak verilmelidir. DKİB, TTSO, TTB ve Eximbank gibi kurumlar, bu şehrin sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal paydaşlarıdır. Onların sesine kulak vermek, yerel yönetimlerin ve ilgili kamu otoritelerinin asli görevidir.


Önümüzde duran tercih basittir: Ya bilimsel verileri, ekonomik mantığı ve iş dünyasının haklı taleplerini göz ardı ederek, yeri doldurulamayacak bir sinerji merkezini bir enkaz yığınına çevireceğiz ya da bu anlamsız karardan dönerek enerjimizi Trabzon'un gerçek sorunlarına ve potansiyellerine odaklayacağız.
Bu bina, bir "yıkım" kararıyla değil, işlevini daha da güçlendirecek, bölge ekonomisine katkısını artıracak projelerle anılmalıdır. İlgili tüm yetkilileri, bu tarihi sorumluluğun farkında olarak, DKİB'nin sağduyulu çağrısına kulak vermeye ve Trabzon'un ekonomik kalbine dokunmamaya davet ediyoruz. Çünkü o kalp durursa, tüm vücut bundan etkilenir.

Etiketler