A+ A-
Yorum
10

Turizmde talanı engellemeliyiz!

Yayın Tarihi: 01.07.2017 - 10:07 | Güncelleme Tarihi: 01.07.2017 - 10:06
Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği Genel Başkan Adayı Hasan Erdem, turizm sektörünün Türkiye için bir sac ayağı vazifesi gördüğüne dikkat çekerek, çar

TÜRSAB Genel Başkan Adayı Hasan Erdem gazetemize özel açıklamalarda bulundu. Bacasız sanayi olarak nitelendirilen turizm sektörüyle alakalı çarpıcı değerlendirmeler yapan Erdem, bu konudaki bazı istatistikleri de paylaştı. Turizm sektörü için yürütülecek tanıtım çalışmalarının sektörel anlamda büyük katkı payı sağlayacağının altını çizen Erdem, “Uzungöl’ü uzun zamandır Orta Doğu’da tanıtmaya, billboardlara posterlerini asmaya başladık. Turistler 10 kriter istiyorsa 8’i Trabzon’da mevcut demektir” şeklinde konuştu.

KARADENİZ DÜNYANIN ALTIN GERDANLIĞIDIR

32 yıldır turizm sektörüyle iç içe olduğuna işaret eden Erdem, şunları kaydetti: “Özellikle turizm seyahat acente işletmeciliği konusuna yoğunlaştım. Doğa turizmi ilgi alanımız. Türkiye’nin doğal güzelliğe sahip olan yerlerinin yurt dışında tanıtımını yapıyoruz. Tabi Türkiye’de doğa turizmi denildiğinde de akla gelen, hatta dünyada insanın aklına gelen yer Karadeniz Bölgesi. Karadeniz Bölgesi dünyanın altın gerdanlığı gibi değerli bir destinasyon bizim için. Karadeniz’in içerisinde de Trabzon’un ayrı bir yeri var tabi ki. Türkiye’nin deniz, kum, güneş özelliğine haiz olan turizm destinasyonu yelpazesinde Antalya neyse Trabzon da bizim için doğa turizminde o anlama geliyor.”

TANITIM ÇOK ÖNEMLİ

Karadeniz’in doğal güzellikleri açısından çok zengin olduğunu ve bunun tanıtılması gerektiğini belirten Erdem, yapılacak tanıtım çalışmalarının bölgeye büyük ölçüde katkı sağlayacağının altını çizdi. Erdem, “Karadeniz’de de bulunması ve geliştirilmesi gereken doğa turizmi içerikli yer Trabzon’dur. Ancak şu anda içinde bulunduğumuz konum itibariyle elde ettiğimiz potansiyel ve getirisi bakımından potansiyelimizin %5’i bile değildir. Kullanılmıyor. Bunu daha çok verimli bir ekonomik değer haline getirebilmek için burada yapılması gereken şeyler nedir? Örneğin Uzungöl’ü uzun zamandır Orta Doğu’da tanıtmaya, billboardlara posterlerini asmaya başladık. Bunu Trabzonlu arkadaşlarla yaptık. Turizm sektöründe tanıtım çalışmaları çok önemli” dedi.

DİSNEYLAND YAPILMALI

Trabzon’un Körfez ülkelerinde yaşayan insanlar için cennet gibi bir yer olduğunu belirten başkan adayı Erdem, bu insanların sürekli olarak bölgede kalması için Disneyland gibi eğlence merkezleri yapılması gerekliliğinden bahsetti. Erdem, “Özellikle Körfez ülkeleri gelir düzeyleri yüksek ve sürekli tatile çıkan insanlar. Neden, çünkü gelir düzeyleri yüksek. İkincisi içinde yaşadıkları iklim cehennem sıcağı. Yazın 5455 derece. Aradıkları kriterler nedir? Dağ, yayla, ova, özellikle yaz döneminde ılıman iklim, akarsu, bol yeşillik, deniz. Artı olarak damak tadı, ezan sesi, Müslüman bir kültür. Bunları saydığımızda 10 kriter istiyorlarsa 8’i Trabzon’da mevcut demektir. Onları burada uzun süre konaklatmalıyız. Uzun süre konaklatabilmek için de alışveriş merkezlerimiz artırılmalı. Ayrıca çocuklar için Disneyland benzeri yatırımlar olmalı” ifadelerini kullandı.

DOĞA TURİZMİ GELİŞTİRİLMELİ

Erdem: Biz doğa turizmini geliştirirken, onları ekonomik değer haline getirirken talan ve tahrip etmememiz gerekir.

Erdem, var olan turizm imkanlarının değerlendirilmesi gerektiğine ancak bu gerekliliğin göz ardı edildiğine vurgu yaparak, talana karşı olunması gerektiğini söyledi. Erdem, şunları kaydetti: “Mesela Suudi Arabistan’dan buraya geliyorlar, onların en çok sevdiği yer burası. Fakat bunların eksik gördükleri şey yaylalara rahat ulaşım imkanlarının olmaması. Biz doğa turizmini geliştirirken, onları ekonomik değer haline getirirken talan ve tahrip etmememiz gerekiyor. Bizim bunları tabi ki yasaklarla, katı kurallarla tabu haline getirip çivi çakılmaz noktaya da getirmememiz gerekir. Bu bir öz kaynak. Ama bu öz kaynağı paraya dönüştürürken bunların uzun süre ayakta kalabilecek ve tahrip olmayacak planlarını da yapmak lazım. Bu da kime düşüyor? Trabzon’un halkına, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na, buradaki yerel ve mülki idarelere, bizlere, daha doğrusu turizmcilere düşüyor. Ben Uzungöl’ün eski günlerini özlüyorum.”

EVRENSEL DÜŞÜNMEK GEREKİR

Bölgenin yalnızca Arap turizmine yönelik konuşulmasını yanlış bulduğunu belirten Erdem, “Kesinlikle karşıyım. Sümela biliyorsunuz ki el değmemiş bakir bir bölge. Belki de Avrupalıların çoğunun bilmediği bir bölge. Hristiyan alemi için çok önemli bir bölge. Günümüz nesline o günkü çekilen sıkıntıları aktarmak bir zenginliktir bence. Bir şey yaparken biraz evrensel düşünmemiz gerekiyor. Sadece kendi inancımız, kendi kültürümüz ön planda olmamalı. Bizim gibi düşünmeyen insanları da düşünmek lazım. Evrensel olamazsak turizmi geliştiremeyiz. Sadece Araplara bağlı kalmak asla ve asla düşünülmemeli. Bunun için de destinasyon çeşitliliği olmalı. Yani inanç turizmi de kültür turizmi de olmalı. Burası birçok medeniyetin yaşadığı bir yer” diye konuştu.

GİZLİ AMBARGO VAR

Hükümetin turizme yönelik tutumunu eleştiren Erdem, dış politikanın turizme direkt etki ettiğini ve bu konuda barışçıl olunması gerektiğini söyleyerek, şunları kaydetti: “Tonya Yaylası’nı tahrip etmeden değerlendirmemiz lazım. Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği bu işin lokomotifidir. Ben de bu sene Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği genel başkanlığına adaylığımı koydum. Çünkü ben bu kurumun gerçek görevinden uzaklaştığını, amacı dışında faaliyet gösterdiğini düşünüyorum. Mevcut hükümet turizm konusunda devletimiz sektörü önemsemediği için üvey evlat muamelesi yapıyor. Sözde önemsiyor ama biz eylem istiyoruz. Dış politikanın söylemlerinde kırıcı olmayacaksınız, daha barışçıl, daha evrensel, daha uluslararası normlara uygun beyanatlarımız olacak. Turistler huzurun olduğu, can ve mal güvenliklerinin olduğu ülkeleri tercih ediyorlar. Avrupa Birliği’nde Türkiye’nin aleyhine algı operasyonu başlatılmış durumda. Bu algı operasyonu aynı zamanda gizli bir ambargo niteliğindedir.”

GÜNEŞ BALÇIKLA SIVANMAZ

Turizm istatistikleri konusunda da konuşan Erdem, “2015-2016 yıllarını ölçü alıyorsanız şu anda kötü durumdayız. %41 düşüş var. 2015’i 2016’yı ölçü alıyorsanız şu anda iyimser rakamlar ortaya çıkar. Bu şuna benzer: Türkiye’nin kalkınmışlığıyla ilgili rakamlarda 2009 yılını baz alıyorsunuz. O yıl da dünyadaki ekonomik kriz için ‘Türkiye’yi teğet geçti’ dediler ama Türkiye’nin ekonomisini diğer ülkeler kadar olmasa da önemli ölçüde etkiledi. O yıl bizim büyümemiz sıfırın altına düştü. Eksi puandan hesapladığınızda şu anki 2017 yılında 4.5 gibi iyimser bir gelişme olur. Ama 2016’yı baz alırsanız 2 buçuğu geçmez. Biz 1 yıl öncekini veya 2 yıl öncekini baz alırken onu da kamuoyuna belirtmemiz gerekiyor. Gerçekçi olmak açısından. Benim duyduğuma göre 2009 yılı baz alındı. Bu anlamda 2009 yılının baz alınması hata. 2016 yılı baz alınsa % 2 gibi gerçek rakamlara ulaşıyorsunuz. Ama gerçek rakamlar da gelişmiş ülkeler için. Bizim gibi gelişmekte olan ülkeler için %4 olmalı. Doğal olan budur. Güneş balçıkla sıvanmaz, bir yerde duvara çarparsınız” sözlerini kullandı.