Bedri Baykam yazdı...
Biz burada ne dersek diyelim, 2025 yılı bizler açısından iki şekilde hatırlanacak: Türk tenisçi Zeynep Sönmez’in üçüncü tura çıkması ve o noktada da şanssız bir şekilde iki set topu kaçırdığı maçta yenilerek dördüncü tur kapısından uzaklaşması bunlardan ilki. İkincisi ise tek kadınlar finalinin akıl almaz bir şekilde farklıdan öte bir skorla bitmesi ve Polonyalı Świątek’in (okunuşu Swiontek) Amerikalı rakibi Amanda Anisimova’yı 6-0’lık biraz aşağılayıcı bir skorla geçmesiydi. İtiraf edeyim o maçta henüz skor daha 3-0’ken Anisimova’nın suratındaki korkudan ve Świątek’in kararlılığından işin oraya gittiğini görmüştüm… Amerikalı tenisçi “bisiklete binmekten” korktukça daha kötü oynadı, daha kötü oynadıkça daha çok korktu ve bu gidişat çok hızlı belli olmuştu maçın başında… Maçın başlarında tek bir oyun almış alsaydı konsantrasyonu geri gelebilirdi, ama bir türlü yapamadı bunu…
Neyse, bizler dünkü tek erkekler finaline dönelim! Zaten her zaman yılın en önemli tenis karşılaşması sayılan tek erkekler Wimbledon finalini bu sene daha da önemli ve heyecanlı kılan, bir gün önceki kadınlar finalinin yarattığı sıkıntıdan uzaklaşma şansının yanı sıra, Roland Garros’ta Paris’te Sinner’ın üç maç topu kullanıp şampiyonluğu rakibine kaptırmış olmasıydı. Dolayısıyla özellikle Świątek’in kazandığı o tekdüze finalin ardından herkes muhteşem bir maç beklentisi içine girmişti. Tenisin açık döneminden yani 68’den beri, yalnız 17. defa turnuanın ilk iki favori kazasız belasız gelerek finale çıkmışlardı.
GİDİP GELEN İLK SET ALCARAZ’IN
Alcaraz maça iki ace ile başladı, sıfıra karşı servisini kazandı. Ardından her iki oyuncu 2-2’ye gelene kadar servislerini rahat kazandılar. Ama o noktada Alcaraz eşitlikte önce bir forehand fileye taktı ardından topu da dışarı atarak servisini kaptırdı. Sinner ardından güzel bir kısa top ve ace ile servisini alarak skoru 4-2’ye taşıdı. Alcaraz iki puan kaybetse de, kısa topa rağmen rakibi backhand’i dışarı atınca 4-3’ü buldu. Maçın o noktalarında hem puanlarda toplar pek gidip gelmiyor, hem de oyunlar oldukça kısa sürüyordu. Bir sonraki oyunda Sinner beklenilmedik şekilde üst üste hatalarla servisini kaybetti ve sete denge geldi. Alcaraz kendi servisinde 15/30 geri düşmesine rağmen nefis servis ve sert geri vuruşlarla 5-4 öne geçti. Karşılaşmanın bu safhalarında Alcaraz forehandlerini çok hızlandırarak öldürücü vuruşlar yaptı üst üste. Sinner kendi servisinde ilk set topunu çevirdi. Fakat arkasından bir çift hata yaptı. İkinci set topunda harika bir ralli gerçekleşti. Sinner inanılmaz bir topa yetişerek dışarıdan rakibini ve kendisini de şaşırtan bir düz vuruşla 90’a, rakibinin backhand’ine paralel bir bazuka yolladı, fakat Alcaraz son anda uzanıp bunu kurtararak Sinner’ı ağzı açık bıraktı… İlk seti böylece Alcaraz 6-4 kapamayı başardı. Bu maçta seyirciler topu seyrederken hep son anda sanki oyuncuların buna benzer pozisyonlarda boylarının uzadığını veya sanki topun birazcık yavaşladığını ve o son kol hareketi ile mucizelerin yaratıldığını gözleri faltaşı gibi açılarak gördüler…
İkinci sete Alcaraz servisini kaybederek başladı. İkinci oyunda Sinner servis kırma puanını kurtardı ve durumu 2-0’a getirdi. Sinner, bir sonraki oyunda servisinde zorlandı ama Alcaraz’ın kötü bir kısa topu ve ardından rakibinin vücuduna doğru zıplayan bir servisiyle oyunu kapamayı bildi. Ardından taraflar servislerini kazandılar ve skor 2-4’e taşındı. Alcaraz kendi servisinde 40/0 önde iken, iki de çift hata yapınca rakibine servis kırma topu verdi ama yine de harika servis ve geriden winnerlarla durumu kurtarabildi. Bu şekilde taraflar bir sonraki servislerini kazandılar ve Sinner 5-4’te set için kendi servisine geçti. Bu oyunda dünya bir numarası seyircilerin ayakta alkışladığı inanılmaz ve burada özetleyemeyeceğim iki vuruşla seti aldı ve maça denge geldi.
Üçüncü sette tenisçiler 4-4’e kadar kendi servislerini kaybetmemeyi başardılar. Alcaraz, o ana kadar servisten çok direk sayı yazarken, altı adet de çift hata yapmıştı. Sinner ise, yalnız 6 ace atmasına rağmen, yalnız tek çift hatada kalmıştı. 9. oyunda rakibine karşı servis karşılamalarını en güzel şekilde derin vuruşlarla gerçekleştiren Sinner, nihayet Alcaraz’ın servisini kırdı. Ardından yine set için servis atan Sinner, rakibine yalnız tek puan kaptırırken, böylece setlerde 2-1 öne geçerek rahat bir nefes aldı.
KRİTİK 4. SETTE, YİNE SİNNER ÜSTÜNLÜĞÜ
4. set Alcaraz için “tamam mı, devam mı” noktasıydı. Ya Wimbledon’u üç kere üst üste kazanan listeye, yani Borg, Sampras, Federer ve Djokovic’in ardından kendi adını eklemeyi başaracaktı, ya da Sinner’ın ilk Wimbledon’unu kaldırışını alkışlarla seyredecekti. 4. set bu gerilim dolu düşüncelerle başladı her iki tenisçi için, 1-1’de Sinner rakibinin servisinde eşitliğe ulaştıktan sonra üst üste iki inanılmaz seri backhand paralel winner vurdu ve rakibinin servisini alarak 2-1 öne geçti ve hemen ardından da kendi müthiş servisleri ile ve geriden bulduğu inanılmaz açılarla 3-1’i buldu. Bunun ardından Alcaraz kendi servisini benzer şekilde 40/0’la puan vermeden alacak gibiyken eşitlikte yakalandı. İlk servislerinin geçmemesi burada önemli bir faktördü. Buna rağmen İspanyol tenisçi servisine tutunmayı başardı. Bunun ardından Sinner, 4-2’yi göreceli olarak kolayca buldu. Sinner, bir sonraki oyunda 30/30’a kadar yükseldi ama Alcaraz kararlılığını güzel bir voleyle tamamladı ve skoru 4-3’e getirdi. O noktada Alcaraz, maçın kendisi açısından son şansını harcadı: 15/40’ta İtalyan rakibinin servisini kırma şansını iki kere kullandı ancak bunları değerlendiremedi. Yine bir üst vitese çıkan ve top oyundayken ona hükmetmesinin yanı sıra, müthiş servisler patlatan Sinner, kendisini bu güç durumdan kurtarmayı başardı. Alcaraz, bir sonraki oyunu güzel bir drop vole ile almayı başardı. Ama ne var ki tünelin ucu artık göz kamaştırıcı bir ışıkla ufukta belirmişti. Artık set için değil, maç için servis atan Sinner, rakibini aynen kazandığı ilk iki sette olduğu gibi hiçbir şans vermeyecekti. Kim bilir aynen Paris’te yaşandığı gibi, 4. sette 40/0’da üç maç topunu ele geçirdiğinde, aklından neler neler geçti! Hele kötü bir vuruşla ilk maç topunu kaçırdıktan sonra Sinner’in yerinde olmak istemezdim! Stres ağırdı. Bu sefer annesi dışında babası da tribündeydi! Buna rağmen o soğukkanlılığından hiç ödün vermedi! 40/15’te de yine tam doksana attığı nefis bir servisle maçı öldürdü ve ilk Wimbledon Şampiyonluğu’na uzanmış oldu: 4-6, 6-4, 6-4, 6-4.
Wimbledon’un ilk İtalyan şampiyonu, tabii ki ilk hocasına koştu ama özellikle de sevgili annesine! Annesi ve babası küçük restoranlarını kapayarak büyük bir adım atıp maçı beraber seyretmeye gelmişti! (Babası Paris finaline gitmemiş o gün restoranda servis yaparken bir yandan açık televizyonda maça göz atmakla yetinmişti!) Özellikle Paris’te büyük bir tarihi hayal kırıklığı yaşayan annesinin dünkü galibiyete su ve oksijen kadar ihtiyacı vardı; bunu da onun kadar iyi bilenlerin başında oğlu Jannik vardı! Kucaklaşma sahneleri görülmeye değerdi. “Günahkar”, böylece rakibi Alcaraz’ın 24 maçlık galibiyet serisini sona erdirme günahını da işlemiş oldu ve bu yıl Şubat-Mayıs arasında almış olduğu doping cezasını bir nebze daha unutturmuş oldu.
SINNER-ALCARAZ REKABETİ DAHA UZUN YILLAR SÜRECEK
Sinner, bu maçı beklediğim şekilde hakkıyla aldı. Yine beklediğim şekilde yarım gömlek üstün oynayarak hiçbir aşamada Alcaraz’ın iştahını kabartmadan ilerledi. Hayatta seyrettiğimiz en güzel finallerden biri değildi, ama yine de büyük keyif verdi. İtalyan’a ne adı ne tavırları ne de tipi hiç benzemeyen İtalyan raketin bu sefer kazanmasında en önemli nedenlerden biri, maçın toprak değil çimde oynanıyor olmasıydı. 2022’de Sinner bunu daha önce de yapmış ve İspanyol’u Londra’da yenmişti. Bakalım yılın son slaminde sert ve farklı Amerikan Açık’ta bu sefer yine finale çıkacaklar mı ve o turnayı kim kazanacak? Her ikisi için de “hard court”, sonuçta toprak değil çim değil, daha “tarafsız” bir saha olduğu için New York’ta da final oynamalarını isterim ve heyecanla bekliyorum. (Tabii bunun da hiçbir garantisi yok!) Unutmayalım ki Sinner’ı bir slam finalinde ilk yenen oyuncu bu yıl Alcaraz olmuştu. İspanyol’u da bir slam finalinde ilk yenen de dün Sinner oldu. Maçtan sonra verdikleri dost ve centilmence görüntüler çok şıktı. Tabii ki bütün Tenis severlere genç Federer ve Nadal’ı hatırlattılar. Özellikle İspanyolları çok şanslı buluyorum. Nadal’ın bayrağı bıraktığı noktada hemen devraldı Alcaraz…
Benim açımdan aslında bütün maç süresince galibiyetini istediğim ve desteklediğim Sinner’a getireceğim ciddi ağır eleştiri vardı: İlk üç turda tek set kaybetmedikten sonra, dördüncü turda kendisine karşı 6-3 ve 7-5’lik iki setle ilerde olan ve o gün bize özlediğimiz Federer’i en güzel şekilde hatırlatan Bulgar Tenisçi Grigor Dimitrov, üçüncü sette skor 2-2 berabere iken, göğüs kasının omuzuna yakın yerinden sakatlanmış ve maçı aniden terk etmek durumunda kalmıştı. Turnuvanın geri kalan kısmında, şayet Sinner bu yıl Wimbledon’u kazanırsa, kesinlikle mikrofonda Dimitrov’un yaşadığı büyük şanssızlık hakkında konuşur ve onun için de birkaç bir çift güzel laf eder diye düşünmüştüm. Yanılmışım. İster unutkanlık deyin ister ilk Wimbledon’u kazanmış olmanın heyecanı ya da bu olayı hatırlatıp kendi büyük zaferine gölge düşürmemek istemiş olması, hangisini seçerseniz seçin, bunlardan biri öne çıkıverdi ve bu centilmence hareket yapılamadı. Bu hayal kırıklığımı ifade etmeden geçemeyeceğim. Sizce dün Dimitrov bu maçı seyrederken neler hissetti ve son saniyeye kadar Sinner’dan bu cümleleri bekledi mi? Son merak ettiğim konu da şu: Sinner gibi yaşına göre olgun ve sakin bir insan dün gece uyurken “Allah kahretsin nasıl unuttum Grigor hakkında konuşmayı!” dedi mi kendi kendine? Siz olsaydınız o mikrofondan sizi yenmenin eşiğinden dönmüş tenisçiyi biraz teselli etmez miydiniz? Bazı buna benzer detay konular, Sinner için servetine eklediği 3 milyon Pound’dan daha değerli olmalıydı…