SON DAKİKA



Haber > Spor > Dünyalar bizim oldu

Dünyalar bizim oldu

08 Haziran 2015 Pazartesi - 10:05




İlk dünya şampiyonluğu ile tarih yazan halef Hakan Zıvalıoğlu ile bu başarıyı egale eden selef Adem Cebeci’yi Karadeniz Gazetesi bir araya getirdi.





Biri Çin’de, diğeri Guatemala’da tarihi bir zafere imza atarak ülkemizi ve Trabzon’u dünyaya tanıtmada önemli katkıda bulundu. İşte gurur kaynağımız olan bu değerden çok özel açıklamalar... 

Türk futbol tarihinde bir ilke imza atarak Trabzon Lisesi’nin 2003 Dünya Liselerarası Futbol Şampiyonluğunda takımın başında olan Hakan Zıvalıoğlu ile bu yıl aynı başarıyı Erdoğdu Anadolu Lisesi egale ederek tarihi yeniden yazan Adem Cebeci’yi Karadeniz Gazetesi buluşturdu. Her iki antrenör de şehrin bu başarının ne kadar büyük olduğunu kavrayamadığının altını çizerek çarpıcı açıklamalar yaptı.

EĞİTİMCİ YÖNÜMÜZ VAR

2003’te dünya şampiyonu rozetini sırtına geçiren oyuncu grubunun üst düzeyde Türk futboluna kazandırılamamasındaki nedenlere değinen Zıvalıoğlu’nun açıklamaları şöyle: “Aslında kazandılar ama istenilen seviyede değildi. 2003’te elde edilen başarı ile 2015’te elde edilen başarıda ortak bir özellik var. Biz eğitimci bir antrenörüz. Bu hiç kimsede olmayan bir özellik. Nedense bunu Trabzon çok kabullenemiyor.”

TRABZON ÇOK FARKLI

Öğretmen işini yapsın, antrenör işini yapsın. O zaman dünya şampiyonu dediğimiz zamanda bu iki unsurun bir araya gelmesi gerekiyor. Burada ortak bir özellik var. Trabzon insanı, Trabzon antrenörü, Trabzon’un öğretmeni her gittiği kupada en sonuna kadar takip ediyor. O kürsüye çıkıyor; ya final oynuyor ya da şampiyon oluyor. Tuttuğumuzu koparıyoruz yani. Bu bizim genlerimizde var. Herkes nasıl ki futbolu biliyorsa burada bizim de bu yöndeki yeteneklerimizi öne çıkarır. Bunları yaparken çok güçlü kadrolarımız oluyor. Arkasında tamamen Trabzon var.

Yabancılara sırtımızı dönmeliyiz

Trabzon futbolunu yönetenler öncelikle sırtınıki 2,3 milyon euroluk yılda para alan yerli ve yabancı futbolcudan kurtaracağız. İbrahim Hacıosmanoğlu ilk geldiği zaman çok güzel bir şey yaptı: Trabzon’un kendi çocuğu Mustafa Reşit Akçay’ı getirdi. Onunla beraber Trabzonlu 6-7 oyuncu geldi ki Avrupa’da üst üste 12 maç yenilmezlik rekoru kırdı Mustafa Reşit Akçay. Mustafa hocayı gönderdik, sabredemedik; Hami Mandıralı ile devam ettik. Hami Mandıralı ne yaptı? Trabzonlu çocuklarla beraber Malouda gibi yıldızları dışarıda bırakarak Trabzon’un öz değerleriyle beraber ligi dördüncü sırada bitirdi.


Biz 3 sene şampiyonluk istemiyoruz, alt yapı kuralım, takım oluşturalım, bu takımın üzerinden beraber biz buraya gerekirse 2-3 tane takviye yapalım. Önce halk olarak kendimizi eğiteceğiz, şampiyonluk diye tutturmayacağız, 2-3 sene kendi evlatlarımıza güveneceğiz, ondan sonra kendi içimizdeki ruhla beraber selam verdiğin, kendi mahallendeki çocuklarla beraber alıp yürüyeceksin. Takviye gerekiyor mu, gerekiyor. Çok iyilerini tespit edip alacaksın. Tribünde Metin Korkmazları, Abdullah Cilaları görüyorum, bu adamlar bu kulübün içinde ama çok iyi oyuncular kulübe gelemiyor.

Göz yumulmalı

Çünkü milli takımda şu an Galatasaray’dan 8 oyuncu alınıyor, Trabzonspor U14’te Galatasaray’ı 3-0 yenerek şampiyonluğunu ilan etti ama bizim de iki tane oyuncumuz var. İstanbul’da olanların milli takıma yakınlığı daha fazla. Trabzonspor değer verip bu çocukları profesyonel anlamda bir yerlere taşırsa milli takımında buna göz yumamayacağını düşünüyorum. Oğulcan Çakır A takıma çıktı, milli takıma çağırdılar. Ama A takıma çıkmadan Oğulcan Çakır’ı kimse milli takıma çağırmadı. Okul takımlarında amaç üniversiteyi kazandırmak. Okul takımında ilk 3 derece yaptığı zaman bunlar millilik belgesiyle beraber üniversiteye kazanma hakkı elde ediyorlar. O yüzden okul takımında olduğun zaman dünyada ilk 3 dereceyi yapmak biraz da zorunluluk gibi. Çocukların üniversite hayatını, gelecek hayatını korumak için.

Yabancılara sırtımızı dönmeliyiz

Trabzon futbolunu yönetenler öncelikle sırtınıki 2,3 milyon euroluk yılda para alan yerli ve yabancı futbolcudan kurtaracağız. İbrahim Hacıosmanoğlu ilk geldiği zaman çok güzel bir şey yaptı: Trabzon’un kendi çocuğu Mustafa Reşit Akçay’ı getirdi. Onunla beraber Trabzonlu 6-7 oyuncu geldi ki Avrupa’da üst üste 12 maç yenilmezlik rekoru kırdı Mustafa Reşit Akçay. Mustafa hocayı gönderdik, sabredemedik; Hami Mandıralı ile devam ettik. Hami Mandıralı ne yaptı? Trabzonlu çocuklarla beraber Malouda gibi yıldızları dışarıda bırakarak Trabzon’un öz değerleriyle beraber ligi dördüncü sırada bitirdi. Biz 3 sene şampiyonluk istemiyoruz, alt yapı kuralım, takım oluşturalım, bu takımın üzerinden beraber biz buraya gerekirse 2-3 tane takviye yapalım. Önce halk olarak kendimizi eğiteceğiz, şampiyonluk diye tutturmayacağız, 2-3 sene kendi evlatlarımıza güveneceğiz, ondan sonra kendi içimizdeki ruhla beraber selam verdiğin, kendi mahallendeki çocuklarla beraber alıp yürüyeceksin. Takviye gerekiyor mu, gerekiyor. Çok iyilerini tespit edip alacaksın. Tribünde Metin Korkmazları, Abdullah Cilaları görüyorum, bu adamlar bu kulübün içinde ama çok iyi oyuncular kulübe gelemiyor.

Gerekli şansı hak ediyorlar

Hakan Zıvalıoğlu ve ekibinin elde ettiği başarının kendilerine ışık saçtığını söyleyen Adem Cebeci’nin açıklamaları ise şöyle: “Bunu biz de başarabiliriz konusunda bize hedef gösterdi. Biz bayrağı teslim aldık, bu bayrağı nasıl aynı güzellikte taşıyabiliriz diye mücadele verdik. Bu başarılar kişinin tek başına elde edeceği başarılar değil. Çocukları alırken hepsine dedik ki; bizim için sadece okul takımında var olan başarı değil... Önünüzde ağabeyleriniz var, biz onlardan ileriye bayrağı nasıl götürebiliriz?

SAYIYI ARTIRMALIYIZ

Yani Süper Lig’de bugün oynayan bir tane, iki tane ağabeyiniz varsa, biz nasıl orada beş tane olabiliriz, bizim için asıl hedef o. Eğitimle beraber onlara futbolun ikisi bir arada gidecek şartını koştuk. Eğitim olmadan bu başarıların olma şansı yok. Eğitimli antrenör olması lazım. Çocukların kalplerini kazanmalıyız, onların size inanması gerekiyor. Bundan sonraki hedefimiz, çocukları ileri seviyeye, Süper Lig seviyesine nasıl taşıyabileceğimizdir.

ERKEN DEMEMELİYİZ

Bu çocuklara şans vermediğimiz sürece onların bir yere gelme ihtimalleri çok zayıf. Biz geçen sene iki yaş küçüklerle beraber Bursaspor ile Bursa finali oynadık. Onlar da bu sene 8 kişi profesyonel oldular ve A takımda görev aldı bazı arkadaşlar: Enes Ünal, Ozan Tufan. Orada oynarken biz bu çocuklar için çok erken dememeliyiz. En azından diğer çocuklara bir hedef koymaları için önlerine bir şey sunmalıyız.

ÇOCUKLARI KAYBEDİYORUZ


Bu arkadaşınız başarılı oldu ve A takımda diyebileceğimiz oyuncuları en azından 2-3 tane çocuk almamız lazım. Eğer bu çocukları oraya koymazsak, halen dışarıdan milyon dolarla transfer yaparsak, bu çocukların zaten büyük futbolcu olma şansı yok. Çünkü futbol sadece sahada oynanan bir deneyim değil; bunun psikolojik yanı, sosyal boyutu var. Çocuklar yıkım da yaşıyor. O çocuk sosyal çöküntü içine giriyor.

İKİSİ TRABZON’UN

Şu ana kadar 22 Dünya Şampiyonası düzenlenmiş. Türkiye’nin 4 tane şampiyonluğu var, 2 tanesini Trabzon almış. Bu çocuklar zoru başarıyor, çocuklar bir şansı hak ediyorlar. Şehir şu an en kötü dönemini geçirirken, silahlı olaylar oldu, takım dibe vurmuş. Bu çocuklar dünya şampiyonu oldular ve sosyal medyada olsun, ulusal medyada olsun büyük ilgi gördüler. Trabzon’un adını maksimum seviyede yukarıya taşıdılar. Biz de Trabzon olarak bu çocuklara bir şeyler vermeliyiz. Vermedikten sonra bunlar olamadı, edemedi diyemeyiz.

KAVGA ETKİLİYOR

Şampiyonadan döndükten sonra Yıldırım Demirören aradı, Fatih hoca ile görüştüğünü, gerekeni yapacaklarını söyledi. Bir televizyon programında kendisine aynı soru sorulduğunda ‘Biz bu çocuklara elimizden gelen katkıyı sağlayacağız’ dediler. Burada milli takıma çok büyük pay düşüyor. Şehir olarak vermiş olduğumuz bir savaş var, 2011’de verilmeyen bir kupa var dedik, hala onun savaşı içindeyiz. Bununla savaşırken önümüzde var olan yollara bakamıyoruz.

Yetenek tek başına bir anlam ifade etmez

Bu çocukları futbolu kazandırmak için sadece yetenek yetmiyor. Çocuğun bilişsel dünyasını çok iyi geliştirmek gerekiyor, evrensel dünyaya, uluslararası standartlara çıkartmak gerekiyor. Bir kupa alabiliyoruz, alt yapılarda çok şampiyonluklarımız var, bizden önce de vardı, bizden sonra da olacak. Alt yapılardaki şampiyonluk bunların üst yapılarda olacağını göstermez. Bilişsel dünya dediğimiz çocuğun fiziksel, psikolojik, eğitim anlamında daha doğrusu bunların hepsinin gelişmesi gerek, kültür düzeyinin artması gerek. Çocukları iyi tanımak, psikolojisini çok iyi bilmek, buna göre onları geleceğe hazırlamak gerekiyor. Bizim zamanımızdaki oyuncular belki de olabilecekleri yerde oldular. Şurada bir çelişki var: Alt düzeylerde küçük yaşlarda gelen başarıyla biz çok iyi futbolcu olacağız anlamına gelmiyor.

Günü kurtarmanın peşindeyiz

2003’te bir şampiyon olduğumuzda tüm sivil toplum kuruluşları bizi destekledi. Zaten bakış açımız böyle, azıcık şampiyonluğu ucundan gördüğümüz zaman toplum olarak ayağa kalkıyoruz. Bu aslında en son noktadır. Bir sonraki senelerde neler yapabilirizi düşünmek gerekiyor. Artık orada iş bitmiştir. O başarının altında ezilmemek gerekiyor. Günlük düşünüyoruz, bununla ilgili de prim elde etmeye çalışıyoruz. Toplumun da sosyal yapısı buna meyilli.

Üst yapıda sistem yok

Çocukların Trabzonspor’da oynamaları zor. Trabzonspor’da oynamak için üst yapıdaki hocaların buraya bakışı çok önemli. Trabzonspor’un futbol politikasının Barcelona gibi alt yapıya yönelik olması gerekiyor, hem yarışıp hem de eğitmesi gerekiyor. Böyle bir politikası yok Trabzonspor’un. Bir dönem hoşuma gitmişti... 1461 ağırlıklı kadroyla, orada öne çıkan futbolcularla oynayacağız. Hacıosmanoğlu’nun bir lafını hiç unutmuyorum: ‘Bu çocuklar bir gün yenilirler, iki gün yenilirler ama üçüncüsünde ahdederler ve kazanırlar.’ Trabzon duygusundan bahsetti. Nitekim daha sonra bunların hiçbiri gerçekleşmedi. Çünkü çok iyi temellere oturtulmamış bu düşünceler. Alt yapıdan gelen oyuncunun kolaylıkla oynayabilmesi için sistemimiz yok. Bu, alt yapıya değil üst yapıya yapılan bir eleştiri. Üst yapının alt yapıya bakması gerekiyor. Gelen antrenörün de eğitimci antrenör olması gerekiyor.

Tesis sorunu futbolu baltalıyor

20 senedir antrenörlük yapıyorum. 20 senedir aynı şeyleri söylüyoruz. Trabzon futbolundaki en önemli sorun tesis sorunu. Amatör futbolu bildiğim için yetiştirme anlamında bazı egzersizleri hemen geçiyoruz. Bu da sahanın olmayışından kaynaklanıyor, çocukların öğrenci-sporcu olmasından kaynaklanıyor. Onların hem spor yapması hem de ders çalışabilmesi için ders ve spor zamanının kesinlikle ayrılması gerekiyor. Uluslararası nitelikler dedik, sporcunun o niteliklerde yetişmesi gerekiyor. Her hoca kendine göre sistem kuruyor. Öyle değil. Çocuğun antrenman yaşı var, yılda kaç egzersiz yapması gerek, bunların hepsini sağlayacak ortamın olması gerek. Bazı düzeltmeler oldu ama hep müsabaka sahası. Hep müsabaka oynuyoruz. Ama işin mutfak kısmında çok büyük eksiklikler var. Antrenörün de aç olması gerek. Herkes futbolcu olamaz ama herkes spor yapabilir, tabii ki istediği sporu yapmalı.


Spor kültürü deniyor ya, biz hep tepeden aşağı iniyoruz. Şu kupayı biz alsak da bir rahatlasak desek de ondan sonra dönsek bu işlerimize. En üst düzeydeki takımımız Trabzonspor. Buraya gelen kişiler başarıya endeksli olur. Jenerasyonlar değişti ama Trabzonspor’un bir spor politikası olması kaçınılmazdır. Okul-kulüp organizasyonlu proje gerekiyor. Yerel manada liglerimizde oynadığımız müsabakalar bizi geliştirmiyor. Bir takıma 10 tane gol atıyorsun, finallere gidiyorsun, 1 maçta ya yeniyorsun ya yeniliyorsun. Yenersen şampiyon oluyorsun, büyük başarı ama kiminle oynadın? İki tane maç oynadın, bunlar başarı kriteri değil. Herkes antrenör olabilir, çok başarılar da elde edebilir, çok iyi bir taktisyen olabilir ama çocukların gelişimi sadece tek bir unsurdan ibaret değil. Bu süreci çok iyi analiz edip ona göre hareket etmek gerekir.

Yunus MERMERTAŞ

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap