YALAN SÖYLEYEN (TARİH) UTANSIN!

Mustafa Müftüoğlu'nun 40 yıl önce yazdığı "Yalan Söyleyen Tarih  Utansın" adlı 12 ciltlik kitapların benzerini, bugün birileri yakın dönem için neden yazmaya kalkmıyor?

*

Halbuki, malzeme bol! Hem de her biri, bir kaç cilt olacak kadar.

*

Ben mi yazsam yoksa!

*

Olabilir. Yazsam her cildin ana başlığı şöyle olurdu:

*

"Tanıyamadık" denilerek; Bir gecede ‘Kardeş Esat'dan, düşman Esed'e’ çevrilip, her gün yüzlerce Müslüman’ın kanı dökülerek Türkiye'nin başına musallat edilen Suriye hatası, 1980'den önce Süleyman Demirel'in başbakanlığında kurulan 1. Milliyetçi Cephe Hükümeti zamanında yapılmıştır!

"Kandırıldık" denilerek; Devletin içinde devlet oluşturulmasına 10 yıl süreyle azami düzeyde destek verildikten sonra ‘paralel’ suçlaması, Bülent Ecevit'in başbakanlığında AP'den transfer edilen 13 milletvekili ile kurulan hükümet döneminde yapılmıştır!

*

"Aldatıldık" denilerek; Türk Silahlı Kuvvetleri'nin generalden erine kadar yüzlerce personeli sahte deliller ile (Fatih Camii’nin uçakla bombalanması projesi de dahil) suçlanarak, suçsuz yere Silivri'de aylarca yıllarca özgürlüklerinden mahrum kılınıp, mahkum edilip, (bazıları da içeride vefat ettirilerek) sonra da ‘suçsuz’ denilerek salıverilmesi, Bülent Ulusu başkanlığındaki 12 Eylül İhtilal dönemi hükümeti döneminde yapılmıştır!

*

"İhanete uğradık" denilerek; 6 aylık bebekleri bile gözlerini kırpmadan öldüren satılmış ve paralı caniler sürüsü PKK ve onun İmralı'da ağırlanan elebaşı ile barış görüşmelerinin yanı sıra, adına ‘açılım’ denilip, gerçekte PKK'nın silahlandığı, sonrasında ise Anadolu toprağının kan gölüne çevrilip; askerlerin, polislerin, masum insanların şehit edildiği süreç, Turgut  Özal'ın başbakanlığı döneminde yapılmıştır!

*

Kısacası, 2002-2015 yılları arasında hükümet edenlerin bunlardan uzaktan yakından ilgisi, ilgisi olmadığı için de suçları, günahları yoktur.

*

Evet, ne yazık ki, bu ülkede, tarihin bunları gelecekte böyle yazacağını sananlar ve söyleyenler var.

*

Bu işler hep böyle mi gidecek? Ya da nasıl düzelecek?

*

Erkin Koray'ın söylediği; "Böyle gelmiş böyle gidecek, korkarım Vallah!" Bizim de eşlik ettiğimiz gibi: "Yok mu çaresi dostlar? Fesubhanallah!"