AK Parti Siyasi ve Hukuki İşler Başkanlığı Bölge Toplantılarının ilki, AK Parti Genel Merkezi’nde gerçekleştirildi. “AK Parti İktidarları Demokrasiye Neler Kazandırdı?” konulu bir sunum yapan Adalet Bakanı Sadullah Ergin, 27 Mayıs 1960 müdahalesine tarihçilerin darbelerin hem anası, hem babası muamelesi yaptığını söyledi. 27 Mayıs darbesine tarihçilerin “tarihimizin Kerbelası” ifadelerini kullandığını belirten Ergin, Türkiye’nin o dönemde darbe ve muhtıralarla demokrasisi askıya alınan, yeri geldiğinde balans ayarı yapılan, yeri geldiğinde de kulağı çekilen bir siyaseti olduğunu ifade etti. Dönemin Başbakanı Adnan Menderes’in göstermelik bir yargılamadan sonra idam edildiğini vurgulayan Ergin, Menderes’in idamının milletin gönlüğünde ağır bir travma olarak bugüne kadar süre geldiğini dile getirdi. O günlere tanıklık etmediğini ama gönüllerinde bir sızıntı olduğunu aktaran Bakan Ergin, “O günlere tanıklık etmedik belki ama şu anda o günleri o tarihi gerçekleri gözden geçirdiğimizde aynen her gün her okuduğumuzda izlediğimizde iliklerimize kadar o gün yapılanların acısını hissediyoruz. O müdahale sonrasında görevde bulunan 250 generalden 235'i ordudan ihraç ediliyor” dedi. Kendisinin bir çalışma yaptığını ve 1960'tan sonra adli yıl açılışında konuşan Yargıtay başkanlarının konuşma metinlerini çıkardıklarını söyleyen Ergin, 1960 ve 2010 yılları arasında Yargıtay başkanlarının konuşmalarına bakıldığında siyaset kurumuna ültimatom veren, siyaset kurumuna balans ayarı yapan, haddini bildiren, parlamentoya nizam veren yargı erki başkanlarını görüleceğini vurguladı. Gazetelerin manşetlerinde ise “Yargıtay Başkanından tokat gibi sözler, şamar gibi açıklamalar” olduğunu belirten Ergin, “Kime atılıyor bu tokatlar, kime vuruluyor bu şamar. Tabii ki siyaset kurumuna” diye konuştu. Avrupa’da son 60 yıl içerisinde 2 veya 3 partinin kapatıldığını ama Türkiye’de aynı süre içerisinde 25-26 partinin kapatıldığını ifade eden Ergin, Türkiye’nin temel probleminin kuvvetler ayrılığının yeteri kadar yerleşmesi ve siyaset üzerinde vesayet makamlarının rol alması ve siyasi iradeyi yönlendirmesi olduğunu söyledi. O dönemlerde Yassı Ada Mahkemeleri’nde görev alan savcı ve hakimlerin bir sonraki adımlarının Yargıtay, Danıştay ve HSYK’ya üye olarak atandığını hatırlatan Ergin, “Şuna anlatmaya çalışıyorum, başbakanı ve bakanları talimatla idama mahkum edip onların idamına sebebiyet veren savcılar ve hakimler 60 darbesinden sora Türk yargısının şekillenmesinde uzun süre görev yapıyorlar. Kendileri ayrılıyor ama o zihniyet devam ediyor. Türkiye'de yaşanan darbe ve girişimlerinde yargıdan itiraz göremezsiniz. Bu girişimlerde ilk kutlayanlar yüksek yargıçlar olmuştur. 12 Eylül darbesi olduğunda darbenin lideri Kenan Evren’i Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyeleri ziyaret etmişler ve teşekkürlerini iletmişlerdir. 28 Şubat sürecinde otobüslerle Genelkurmay Karargahı’na götürülen hakim ve savcılar dakikalarca kendisine brifing veren 28 Şubatın öncülerini ayakta alkışlaya bilmişlerdir. Bu darbe zemini oluşturan, siyasete müdahale zemini oluşturan fay hattına enerji yükleyen odaklardır. Burada sadece Asker bürokrasisine bir şeyler söylemek haksızlık olur. Bir tek asker bürokrasinin girişimiyle bu darbe girişimlerinin söylendiği haksızlık olacaktır. Bunun içerisinde asker bürokrasisi var, sivil bürokrasi var, sivil toplum kuruluşları var, siyasetin içerisinden aktörler var, medya var, varda var. Herkes bir tarafından bu sürece bir şeyler taşımış” şeklinde konuştu. Türkiye'nin temel probleminin egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu düsturunun gerçekten hayata geçirilememesi olduğunu aktaran Ergin, AK Parti iktidara geldikten sonra çok önemli iddialarla yola çıktığını ve AK Parti’nin kuruluş amacının Türkiye’deki temel çarpıklıkları tedavi etmek olduğunu söyledi. AK Parti iktidarlarının icraatlarından örnekler veren Ergin, “Bugün 2002 ile mukayese edilemeyecek bir noktadayız. Türkiye, geçmişle ilgili arızalarını büyük ölçüde tedavi etmiş durumda. İnşallah bu demokratik standartları yükseltme çabalarımız devam edecek. Her geçen gün üzerine koyarak devam edeceğiz. Hukuk devletini tüm unsurlarıyla egemen kılıncaya kadar gayretlerimiz devam edecek” dedi.