Son günlerde Ankara’nın en önemli dedikodu konusu, iktidar partisi içindeki kaynama. Bu kaynama bir patlamaya dönüşür mü bilinmez, ancak önümüzdeki günlerin bazı olaylara gebe olduğunu söylemek ‘kehanet’ olmaz. Özellikle de Erdoğan ve Davutoğlu arasında estiği iddia edilen soğuk rüzgarlar...

AKP’liler, “Uydurma, nereden çıkardın?”, ya da keskin muhalifler, “Hiçbiri Erdoğan’ın emrine karşı gelemez” diyebilir. Ancak birçok işaret, AKP açısından bir kıyamet alameti sayılabilir.

20-21 MART 2015

Çok çabuk unutuyoruz ve ayrıntıları kaçırıyoruz. Arınç üzerinden bugün yapılan tartışmaya şaşmamak mümkün değil. Çünkü Arınç’ın, AKP Hükümeti ile HDP-PKK arasında varılan Dolmabahçe Mutabakatı’na ilişkin, “Erdoğan’ın bilgisi dahilindeydi” sözleriyle bugünlere damgasını vuran tartışma, aslında 10.5 ay öncesine ait.

Erdoğan, 20 Mart 2015’te Ukrayna’ya giderken, imzalanan protokolle ilgili olarak şöyle demişti: “Böyle bir şeyden doğrusu benim haberim yok. Ve şunu da açık net söyleyeyim. Bu olaya ben olumlu bakmıyorum.”

Bu açıklamadan 1 gün sonra, Öcalan’ın bildirgesi Diyarbakır’daki Nevruz kutlamalarında okunduktan sonra, Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, o unutulan açıklamayı yaptı: “Bugün yapılanlardan, yarın geleceğimiz noktadan Sayın Cumhurbaşkanımızın habersiz sayılması mümkün değildir, her şeyi çok iyi bilmektedir.”

Bu sözlerden çıkacak mesaj çok açık: Cumhurbaşkanı doğru konuşmuyor! Bununla kalmadı Arınç, “Hükümetimiz bunu uygun görmektedir. ...Ülkeyi yöneten hükümettir, sorumluluk da hükümettedir” diyerek, Erdoğan’a ‘işimize karışma’ mesajı verdi. Ve tabi ki en büyük suçu işlemiş oldu; Reis’e itaatsizlik ve isyan.

Bedel ağır oldu. Kendisine bağlı olan TRT’deki programı bile iptal edildi. ‘Tetikçi’ gibi hareket eden Melih Gökçek tarafından ‘Cemaatin adamı’ olmakla suçlandı.

ARINÇ KİMİN ADINA KONUŞTU?

Peki bütün bu olup biteni kimin adına yaptı Arınç? Elbette hükümet ve Başbakan Davutoğlu adına. O görüşmelere başkanlık yapan, Erdoğan’a yakınlığıyla bilinen ve hatta raporları bizzat Reis’e veren Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan adına.

Hükümetle Erdoğan arasında ayrışma ya da sorun alanı sadece bu mu? Elbette hayır!

AKP Hükümeti’nin ‘Başkanlık sistemi’ konusunda çok istekli görünmesi yanıltıcı. Asıl istekli olan Erdoğan.

Erdoğan’ın Saray’da kurduğu paralel hükümetle resmi hükümet arasında büyük çekişme yaşanıyor. Davutoğlu ve bazı AKP’liler bu durumdan çok rahatsız.

Öte yandan Arınç’ın çıkışı ile başlayan yeni saflaşmanın yeni bir siyasi partiye dönüşüp dönüşmeyeceği konuşuluyor. Ki; cemaatin yayın organı Özgür Düşünce Gazetesi’nin yazarı Orhan Kemal Cengiz, dünkü yazısında 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e “Ya parti, ya Silivri” çağrısı ve uyarısı yaptı.

‘Başkanlık’ olayı sadece Erdoğan ile muhalifler arasında değil, aynı zamanda kendi partisi içinde de bir gerilim ve ayrışmayı tetikledi.