SON DAKİKA



Haber > Gündem > Amaç demokrasi mi, tek adama dayalı otoriter düzen

Amaç demokrasi mi, tek adama dayalı otoriter düzen

24 Ocak 2016 Pazar - 10:30








AKP iktidarının büyük bölümüne anayasa değişikliği tartışması damgasını vurdu. Erdoğan yönetimi uzun zamandır anayasa değişikliğini toplumun en önemli talebi olarak sundu. Muhalefet de darbesi ile gelen bir anayasaya karşı olmayı görev sayarak, ilke olarak değişikliğe destek verdi. Ancak anayasa değişiklik talebinin, toplumsal bir talepten daha çok, siyasal iktidarın kendi hedef ve istemlerini gerçekleştirmenin manipülatif kurgusundan başka bir şey olmadığı ortaya çıktı. Çünkü "daha demokratik ya da özgür olalım" diye ne kadar anayasa değişikliği yapılmışsa, özgürlük alanı o kadar daraldı, demokrasiden o kadar uzaklaşıldı.

YARISI DEĞİŞTİ

Elbette askeri bir darbe ile yapılan anayasa demokratik olamaz. Dolayısıyla 12 Eylül Anayasası'nın içinde anti demokratik, özgürlükleri kısıtlayan, toplumsal istem ve beklentilere aykırı çok madde vardı. Ancak ortada o anayasa yok. Siz bakmayın AKP’nin sürekli olarak darbe anayasasından söz etmesine. Yürürlükte bir askeri anayasa olduğu tartışmalı. Çünkü anayasa, ilki 1987’de olmak üzere tamı tamına 18 kez değişikliğe uğradı ve 87 madde 112 değişikliğe uğradı. İşe bakın ki, bu değişikliklerin tamı tamına yarısı, yani 56 maddesi AKP iktidarı öncesinde, 56 maddesi, yani değişikliklerin yüzde 50’si AKP iktidarı döneminde gerçekleşti.

KENDİ KENDİNE DARBE

AKP döneminde en kapsamlı anayasa değişikliği, hem de referandum (halkoyu) ile 2010’da gerçekleşti. Türkiye için büyük bir devrim diye sunulan bu değişiklikte, özellikle yargısal alandaki bazı düzenlemeler, daha birkaç yıl geçmeden kaldırıldı. Yani siyasi iktidar, sözde "darbe anayasasını değiştirme" iddiasıyla yola çıktı. Ancak, Fethullah Gülen cemaati ile yaşadığı iktidar mücadelesi sonrası kendi getirdiği maddelerini bile değiştirmek durumunda kaldı. Yani Erdoğan yönetimi, kendi düzenlemesini, "kendisine karşı paralel darbe yapılıyor" diye değiştirdi.


YENİ ANAYASA MI, ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ Mİ?

Anayasalar yasalar gibi kolay değişen, her konjonktüre, her iktidara göre yeni biçim alan maddeler değildir. Anayasa genel ilkeleri, genel kuralları, en genel çerçeveyi belirler. Yani anayasal maddeler ya da anayasal çerçeve sistemin üzerinde uzlaştığı, en geniş uzlaşmayı yansıtan bir meşruiyeti temsil eder. Ancak elbette gerektiğinde değiştirilebilmelidir. Anayasaların yeniden yapılması ya bir devrimle ya da kurucu bir irade ile olur. Ancak değişiklik, mevcut parlamenter sistem içinde, gerekli uzlaşma yaratıldığında her zaman olabilir. Dolayısıyla anayasanın tamamının değişmesi yeni bir kurucu irade ile gerçekleşebilir. Bu açıdan "yeni bir anayasa yapmak"tan daha çok, "anayasayı değiştirmek"ten söz etmek daha doğru.

ZURNANIN ZIRT DEDİĞİ YER

Bugünkü anayasa tartışmaları, anayasanın değiştirilemez ilk 4 maddesinde gelip takılmaktadır. Birinci madde "Türkiye devleti bir cumhuriyettir" demektedir. Yani, devletin biçimini net olarak koymaktadır. İkinci maddede en nazik nokta ise "…Atatürk Milliyetçiliğine bağlı, ... , demokratik, laik ve sosyal bir hukuk" devletinden söz etmektedir. Üçüncü maddede "Türkiye devleti, ülkesi ve milleti ile bölünmez bir bütündür, dili Türkçe’dir" demektedir. Dördüncü maddesi ise "bu 3 maddenin değiştirilemeyeceğini, değiştirilmesinin dahi teklif edilemeyeceğini" söylemektedir. Yani bu anayasa çerçevesinde yeni bir anayasa mümkün değildir. Ancak 4 madde dışında değişiklikler olabilir. Bu değişiklikler de ilk 4 maddeye aykırı olamaz. Anayasa konusunda en talepkar olan AKP laikliğe aykırı istemler ve süper başkanlık istemleriyle; HDP ise özerklik, resmi dil ve benzeri taleplerle bağlanmaktadır.

ERDOĞAN NE İSTİYOR?


Erdoğan yönetiminin anayasa değişiklik isteminin daha özgür, demokratik ve hukukun işlediği bir düzeni kurma amacı taşımadığı çok açıktır. Asıl amaç, "Yeni Türkiye" hedefinde somutlanan, her türlü yetki ve inisiyatifin tek kişide toplandığı, hükümet ve meclisin, bağımsız yargının, demokratik tüm mekanizmaların simgesel ya da temsili bir düzeye indiği "Süper Başkanlık" ya da modern padişahlık (krallık) rejimine geçilmesidir. Özgürlük, demokrasi, millet ya da ulus iradesi, bu amaç yolunda kullanılan siyasal yalanlardan, masallardan, aldatmacadan başka bir şey değildir.

DİKTATORYAL DÜZEN

Daha ötesinde, demokrasinin temel unsuru, temel dayanağı, olmazsa olması olan "güçler ayrılığı" ilkesine son veren, yasa yapıcı ve halk adına deneyleyici meclisi bir kişinin iradesine bırakan; yürütmeyi temsil eden hükümeti bir kişinin memurlarına ya da kapı kullarına dönüştüren; çağdaşlığın, adaletin, vicdanın özünü oluşturan hukuku, yargıyı, tek adam yönetiminin keyfiyetine terk eden bir anti demokratik, otoriter, diktatoryal düzen getirilmek istenmektedir. Her inanç, düşüncenin garantisi, her türlü ayrımcılığın engeli, birlikte yaşamanın en önemli çimentosu olan laik sistemi yıkıp, yerine çağdışı dinci bir sistem getirilmek amaçlanmaktadır. Her türlü muahelefetin baskı altına alındığı ya da bertaraf edildiği, her türlü yozlaşmaya açık bir düzen kurulmaya çalışılmaktadır.

İŞTE GERÇEK NEDEN

Erdoğan ne demişti: "Biz Türkiye’nin yönetim şeklini değiştirdik. Anayasa da buna uygun olarak değiştirilmelidir." Yani anayasayı açıkça ihlal ettiğini açıklayan Erdoğan, bu fiili durumun, anayasaya karşı bu darbenin, kural haline dönüştürülmesini istemektedir. İşte anayasanın değiştirilmek istenmesinin temel nedeni budur. Yoksa, ülkenin bu yakıcı gündeminde halkın iddia edildiği gibi bir anayasa değişiklik istemi yoktur. Bugünkü anayasa, hukukun temel ilkelerine uygun kullanıldığında bile, Türkiye çok daha özgür ve demokratik olacaktır.


Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap