Bir kimse biraz haddini bilecek dostum. Kim ve ne olduğuna bakacaksın. Sonra da haddin yeterli çıkarsa, kendini rakibine karşı eş tutup, onu eleştirir veya ona lâf atarsın. Sayın Davutoğlu kiiim, sen kim Mahsun? Senin güya sanatçı takıldığın yerde Başbakan Davutoğlu seni tuvalet bekçisi olarak dahi kullanmaz.

Adamın binbir dereden kariyeri var, sen ise İstanbul’a PKK sermayesi ile düşmüş keçi çobanından başka bir şey değilsin (Bizim köyün keçi çobanlarından özür dilerim). Senin bu memlekette kime, nereye ne hizmetin var? Şimdi kalkmışsın koskoca TC Başbakanı’na “Zalim” diyeceksin. Hööst... Otur oturduğun yerde, çeneni kapat. “Sen git sanatını(!) icra et” diyeceğim ama senin sanatla dahi ilgin yok. Güya türkü söylerken(!) bağırtın; ağzından mı, boğazından mı yoksa başka yerinden mi çıkıyor belli değil.

Dinleyeni mest edeceğin yerde kafasını oyuyorsun. İnsan müzik dinleyeceğini sanırken, senin sesinle sadece kulakları tırmalanıyor. Cırla babam cırla. Karadeniz’de biz böyle sese “S... karga gibi cırlıyor” deriz. Bir de sözüm ona PKK sermayesi desteği ile güya film mi çeviriyorsun, yönetmenlik mi yapıyorsun, onlar da faso fiso. Senin yapıtlarına ancak senin seviyende adamlar ilgi gösterir. Eğer tabii onlara da ‘yapıt’ demeye birilerinin dili varırsa. Haddini bil Mahsun efendi. Baktın ki; yıllarca çalış çabala, bağır çağır bir yerlere gelemedin, şimdi de bu güzel ülkenin güzelim demokrasisini senin gibi çirkin bir adam çirkince kullansın ve TC Başbakanı’na “Zalim” desin.

Eh işte Sayın Başbakan da sana ağzının payını verdi. Ben olsam sana cevap dahi vermezdim. Sayın Davutoğlu ne denli kibar bir insanmış ki senin gibi kı...lara bile cevap veriyor. Hadi bakim sen toz ol, ense tıraşını görelim. Git kendi çapında, keçileri dağlarda otlat. Bundan sonra sana ancak iki çift bir tek keçi düşer o kadar. Tüm Türk Milleti artık bu adamı veto ediyor. Ne kaseti, ne şarkısı(!) ne de sözüm ona filmlerine göz ucu ile bakmayacak. Onun gözüktüğü Tv’leri dahi ‘şırak’ diye kapatacak.

BAŞBAKAN DAVUTOĞLU VE KENTSEL DÖNÜŞÜM

Sayın Davutoğlu ile başlamış iken devam edelim. “Silopi bitti, Sur ve Cizre’nin eli kulağındadır” dedi. Evet acelesi yok, yavaş yavaş fakat bitecekler. Şüphesiz bitecekler. Buralarda PKK’nın yıktığı binaların yerine ‘Kentsel Dönüşüm Projeleri’ ile fıstık gibi binalar kurulacak. Trabzon’da bunların örneğini gördük. Çömlekçi, Zağnos Vadisi ve Tabakhane’deki köhne binalar yerle bir oldu. Denize nazır yapılar yanında, denize bakan sokak bacalar yapılacak ya.

İşte bu hükümet buraları da katillerden temizledikten sonra Kentsel Dönüşüm teorileri, pratik ile yaşanır şehirler haline dönüşecektir. Tek üzüntüm şehit olan evlatlarımızdır. Bir de Sayın Başbakan’dan dileğimiz şudur. Oralarda kurulacak site ve yeni yerleşim yerlerine bu toprakların PKK’dan kurtuluşu için şehit olan aslanlarımızın isimlerinin verilmesidir. Kendileri bu dünyadan ebediyete göçtüler, bari isimleri kalsın yadigâr. Ne olur, aman ola bu şehitlerimizin geride kalan gözü yaşlı eş ve evlatları asla unutulmasın. Maddi ve manevi mutlaka desteklensin asla mağdur olmasınlar Sayın Başbakan...