Yazımı bugün (Pazartesi) gazetemde yayınlanabilmesi için seçimlerin sonucu hakkında hiçbir bilgim olmadan dün verdim. Bazen doğru ve gerçek yorumları tarafsız olarak yapabilmek için sonuçların bilinmemesinde fayda oluyor. Şimdi şu anda yazım bu sütunlarda yayında ama seçimler hakkında tüm gerçek sonuçlar da belli oldu. Olmadan, yani dünkü fikrim ve düşüncem ne idi? AKP hükümeti sevabı ve günahları, doğruları ve yanlışları, yaptıkları ve yapamadıkları ile muhasebe yapan vatandaştan acaba ne kadar oy ve milletvekili toplayabildi?

Acaba oy oranı değişmedi de milletvekili sayısını tutturup, dengeli bir hükümet kurmaya imkân bulabildi mi? Buldu ise, demek ki bunca vaveylayı vatandaş düşündü taşındı ve en kötü ihtimalle tüm yapamadıkları, yanlışları ve hatalarına rağmen yaptıklarını; yapamadıkları karşısında yeterli gördü ki "Devam et" talimatını AKP’ye verdi. Eğer bugün sonuçlar AKP’ye "İktidarı bırak kenara çekil" şeklinde bir talimat halini almış ise; vatandaş hatalarını doğrularından, erbab-ı hükümetin günahlarını sevaplarından çok bulmuş demektir. Bakın, Allah-u teala ne diyor: "İnsanların kalpleri benim iki parmağım arasındadır. İstediğim tarafa yönlendiririm."

Eğer iktidarına son verilmişse AKP, hükümet erkanı kendi kendilerini sorgulamalıdırlar. Bir; acaba insanların teveccühüne istinaden devr-i hükümet zamanımızdan dolayı kibirlendik de Allah insanların teveccühünü ters mi çevirdi? İki; acaba bize verilen oyların karşılığında devletin mevcut imkanlarını kendi nefsi arzularımız cihetinde aşırı derecede mi kullandık ki, Allah bu insanların kalplerini bizden soğuttu? Değil mi? Bunların hep irdelenmesi, sorgulanması, nefis muhasebesi yapılması gerekir. "Nerede hata yaptık?" Yok eğer halen daha devam işareti alınmış, ama milletvekili sayısında düşüş olmuş ise şimdiki iktidar döneminde ciddiyet, dürüstlük, doğruluk, hizmet ve ihlas yönünde çok daha dikkatli olunmalıdır. Milletin ahı asla yerde kalmaz.

Bunca ithamlara rağmen devam ise, yine de iyinin daha iyisinin ihlasla devamında muhasebesi çok dikkatli yapılmalıdır. Diğer taraftan, eğer muhalefet cihetinde inançlı ve itikatlı bir güruh sehven ‘taut’a uyup yani Şeytanların iğfasına kapılıp, haksız yere iyilerin karşısında sırf ‘düşmanımın düşmanı dostumdur' mantığı ile bu milletin, devletin ve vatanın düşmanlarına bilerek, bilmeyerek, düşünmeden, nefis ve hırs saiki ile destek verip; devleti, milleti tereddütlere ve bilinmez akıbetlere sürüklemiş ise o takdirde bu komploların günahını onlar yüklenmiş olurlar.

Bu sebeple, muhalefet partileri oylarında bir miktar artış yakalamış ise bu denli artışın ‘onlara, vatana ve millete ne faydası olacak?’ konusunu irdelemeleri de gerekir. Yani ‘ettiği hayır, ürküttüğü kurbağaya değdi’ mi? Acaba bu şekilde, bu devletin ve vatanın akıbeti bir avuç hainin sevinçlerine mahkum mu edildi? Devletin geleceğinin akıbeti ‘düşmanımın düşmanı dostumdur’a değdi mi? Konularını da iyi irdelemek gerekir. Acaba TC yine koalisyonlara mahkum edilerek, tekrar 70’leri mi görecek? Bakacağız. Acaba dünden bugüne ne olmuştur? Bugünden sonra ne olacak? Göreceğiz. Hayırlısı...