SON DAKİKA



Haber > Gündem > Hükümetin Güneydoğu politikası

Hükümetin Güneydoğu politikası

01 Şubat 2016 Pazartesi - 10:04








Güneydoğu’da PKK terörüne karşı hükümetçe yapılan tedbir uygulamalarına dönük gerek muhaliflerden ve gerekse konuya mantıklı yaklaşan yazarlardan bazı eleştiriler gelmişti. Bu eleştirileri getirirken yapıcı olması yanında, Vatanın birliği söz konusu olduğunda, tüm ayrımcılığın ve şahsi ikbâllerin bir tarafa bırakılmasından yanayız. Zira bugün Güneydoğu’da TC Devleti ve Hükümeti; vatanın, devletin ve milletin birliği ve varlığına kast edilmiş davaları çözmekle meşguldür. Hiç sözü uzatmadan, Güneydoğu’da tedbir amaçlı önce silahlı sonra da siyasal ve yapısal tüm kararları desteklediğimiz ve sıradan vatandaşın da bu kararların destekçisi ve arkasında olduğunu belirtmek isterim. Kendilerince bir takım siyasi çıkar peşinde olanlar sözü kıvırıp, ötesinden berisinden kendi menfaatlerine yönlendirmek isteyebilir.

Elbette mahut barış süreci(!) meselesinde bir takım zaafların olduğu ve uluslararası PKK çetesinin buralarda külliyetli miktarda yığınak yaptığı bugün tüm yoğunluğu ile sürdürülen mücadeleler esnasında gözükmektedir. “Acaba ‘keşke bu kadar toleranslı olunmasa idi’ demek daha mı doğru olurdu?” diye düşünüyorum. Fakat bir de o zaman yöre halkının gerek baskı ile gerek kandırılarak veya gerekse de ikna yolu ile tesis edilen devlet karşıtlığı ile devletin halkı üzerindeki şefkat ve koruyucu kanatları arasında mukayese yapma imkânı da bulunamazdı sanırım. Elbette bu mücadele esnasında aslanlar gibi evlatlarımız şehit olmakta. Fakat şunu da unutmamak gerekir ki; bu devlet üzerinde hesapları olan Batı’nın hesabı, ne yazık ki İstiklâl Harbi’nin bitmesi ile bitmiş değil. Hesap aynen devam etmekte.

O zaman Türkiye’yi Batı’dan Çanakkale’den ele geçiremeyen Hristiyan alemi, bugün bu ülkeye Doğu’dan girme planlarını daha sinsi ve karanlık emellerle bidayette, Anadolu’nun tüm insanlarının birlikte yaptığı mücadeleye bugün onları birbirine düşürerek yapmayı planlamaktadırlar. Bu plan içerisinde Hristiyan aleminin yanında yer alan iki yüzlü İran devlet politikası da, ne yazık ki İslam alemini arkadan hançerlemektedir. Yani son on yılda Dünya’nın parlayan yıldızı haline gelen bir TC Devleti, bugün nerede ise tüm Batı aleminin hedefi haline gelmiştir. “Etrafımızda hiçbir dost kalmadı” diye hükümeti eleştiren zihniyetin, neden etrafta dost kalmadığını iyi analiz etmesini temenni ederim. Elbette dış politikalarda bir takım hataların yapıldığını “Keşke böyle yapmasa idiniz” şeklinde bendeniz de bazı eleştiriler getirmiştim.

Fakat neticede, niyetleri zaten her durumda TC’ye karşı kötü olan çevrelerin, dost edinilmesini de zorla tesis etmek için belki de bugünkünden daha fazla taviz vermemiz gerekecekti. Bu tavizler de ileride eskinin kapitülasyonlarına dahi Fatiha okuturdu. Zira niyetler belli, TC’yi teslim almaya azmetmişler. Sonuçta hükümetin yapmakta olduğu tüm ıslahat ve tedbirlerin farkında olan Batı ve Hristiyan alemi, bu parıltıyı söndürmek için el birliği ile fitne ve fesadını hızlandırmaya çalışmaktadır. Bu şartla altında onlara ya teslim olacaksınız veyahut ta bugün olduğu gibi kafa tutacaksınız. Yani bazı muhalif dostların(!) dediği gibi çevre ile kötü olmak zorundasınız. Peki ne olacak böyle? İyi olana kadar, herkes haddini bilene kadar devam. Mustafa Kemal ne dedi? “Ya istiklâl ya ölüm.” Ötede başka köy mü var?

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap