Türkiye'de bu ‘satma’ işini iki türlü yapıyorlar. Birincisi; gerçekten Türkiye'yi içeride ve dışarıda ekonomik olarak uzun vadeli olarak borçlandırarak geleceği satıyorlar! İkincisi; içeride ve dışarıda yaşanan olumsuz gelişmeleri bir kenara koyarak, “Önümüzdeki günler daha iyi olacak" diyerek de hayali bir geleceği satıyorlar.

*

Bugün işimiz ikincisi ile; yani yaşadığımız olumsuz gelişmeleri kamufle etmek ve Efkâr-ı Umumiye’yi kandırma ile ilgili... Örnek olarak da her türlü ambargosu kaldırılan İran'ı seçtik. Hani; yanı başımızda duran, en yakın komşumuz ve bir zamanlar 25 milyar dolara kadar dış ticaretimizin bulunduğu, doğalgaz ve petrol alıp çeşitli ürünler sattığımız, vatandaşlarını turist olarak ağırladığımız İran var ya, hah işte orası, bir adım ötesi...

*

Özellikle ekonomik ambargonun kalkması ile ABD ve AB ülkelerinin yeniden hücum ettiği, Çin ile Rusya'nın ise hiç eksik olmadığı İran... Daha dün akşam, "İtalya, İran ile 17 maddelik bir anlaşma imzaladı" haberini dinlerken, "Yine nal toplayacağız" diye yaşadığımız endişeler. Ama endişe edecek yerde, "Gelecek Türkiye'nin" gibi safsatalarla bugünkü gerçekleri örtmeye, geçiştirmeye çalışanları dinledikçe, okudukça üzülmemek elde mi? Gerçi bu zat-ı muhteremler, bundan 10 yıl önce de bugünü gelecekten zaman satarak, "İran ile çok iyi olacak" diye tarif etmemişler miydi? Aynen... İşte bugünün gerçekleri ortada...

*

O gün bugün geldi, oldu... Şimdi yarından, gelecekten dem vuruyorlar. Hem de gerçekleri görmeyerek... Hem de, son açıklamalara göre 11 milyar dolarlık kayıp yaşadığımız Rusya krizini, daha doğrusu İran'ın Rusya ile birlikte hareket ettiğini bir kenara koyarak... Dahası aynı İran'ın, bizim "Defolsun gitsin" diye tamtamlar çaldığımız Suriye'de Esad'ı desteklediğini unutarak... İran'ın "Türkiye'nin Rusya ya da Suriye ile ilgili sorunları bizi ilgilendirmez. Biz Türkiye ile yapacağımız ticarete bakarız" diyeceğini sanacak kadar sığ görüşlü olarak...

*

Bu coğrafya da ki Türkiye-İran ilişkilerinde çabaları ile adı özdeşleşmiş olan rahmetli Ali Osman Ulusoy'un, "İran ile ABD ve AB, gün gelecek anlaşacaklar. Türkiye buna şimdiden hazırlık yapmalı" şeklinde yıllar öncesinde yaptığı uyarının ne anlama geldiği, ne demek olduğu şimdi çok daha iyi anlaşılıyor. Ama ve ancak; bugün Türkiye'nin Orta Doğu coğrafyasındaki siyasi ve sosyal gelişmelerde başta Rusya ve Suriye olmak üzere bir çok ülke ile yaşadığı ve İran'ı da doğrudan doğruya enterese eden karşıtlıkları bir kenara koyup da, "İran'da gelecek Türkiye'nindir" gibi hamasi beklentiler içine girmek isteyenleri, topluma böyle göstermek için çaba sarf edenleri, İran ve İranlıları iyi tanımaya ve de kendi kendilerini kandırmamaya davet ediyorum.

*

Bu gün yaşananlar geleceğin göstergesidir. O göstergelerde değil İran, Orta Doğu coğrafyasında hiçbir şeyin değilse bile çok şeyin Türkiye'nin istediği gibi olmayacağı aşikardır. Onun için, “Görünen köyün kılavuz istemeyeceği” de ortadadır. Bu yanlış hesapla, iç politika malzemesi yapmak için İran ile olabilecekler konusunda geleceği iyi gören, göstermeye çalışanlara; "En kötü gerçek, en güzel yalandan iyidir"i hatırlatarak, "Alemi hayallerle kandırma yerine, gerçeklerle muhatap edin ve sil baştan edin" çağrısı yapıyorum...