Türkiye çok önemli ve kritik bir seçim sürecini geride bıraktı. Ve seçimle birlikte yeni ve kritik bir siyasi dönem başladı. Milletin iradesi “Koalisyon” dedi. 13 yıldır tek başına iktidarı tercih eden Milli irade; bu sefer parçalı, çok renkli ve paylaşımcı bir gelecek istedi. “Bir olalım, iri olalım, diri olalım” söylemini, ‘beraber olmak, birlikte olmak’ anlamına gelen koalisyonla sürdürmek istedi. Ancak, sisli ve puslu havaların hakim olduğu ve bir türlü gelmek bilmeyen yaz mevsimi gibi, yarının belirsizliği can sıkıcı. Ardından güneş mi açacak, sel mi gelecek? Belli değil. Siyaset; bir kez daha göstermiştir ki, millet için ve millete rağmen, kişisel egolarla tek başına sürdürülebilir bir olgu değildir. Sonuçta son sözü halk söylemektedir.

Sonuca saygılı olmak ve halkın iradesine sahip çıkmak, emaneti en iyi şekilde temsil etmek gerekir. Bir örnekle devam edelim; Mehter takımını Çorbacıbaşı yürütür, Mehteranbaşı yönetir. Yürüyüş kolunda önde olan Çorbacıbaşı, iş icraya gelince yönetimi “Hasduuur” komutuyla Mehteranbaşı’na bırakır ve o coşku, cesaret ve heyecan verici asıl icrayı Mehteranbaşı yönetir. Sonuç, muhteşem nizamlı ve intizamlı bir gösteridir. Yani görev bilinciyle ve kurallar dahilinde her şey kusursuz işler. Bu örnekten sonra, önümüzdeki süreçte koalisyon ihtimallerini değerlendirecek olursak; milli iradenin yüzde 40 onayını alan AK Parti, Mehteranbaşı’dır ve süreci yönetecektir.

Ancak bu sefer yalnız değildir. Yanında bir yardımcı alması gerekli. Seçimini doğru yapıp, coşkulu bir icrayla milleti heyecanlandırması lazım. Alternatifleri olması, işini biraz güç kılıyor. Ama yapacağı seçim hem kendi hem de ülkenin geleceği açısından çok önemli. Yanlış seçim; kötü bir icra ve memnuniyetsizlik olur ki, sonuçta takımı hepten kaybedebilir. Çoğumuza göre, görünen ve beklenen en mantıklı koalisyon ihtimali ‘AK Parti+MHP’ beraberliğidir. Her iki parti de ülkenin istikrarı ve geleceği için, kendi izole ideolojilerini ve ideallerini bir kenara bırakıp birlikte yola devam etmelidirler. Doğru paylaşımlarla ve ortak paydalarda birleşmeleri ve süreci doğru yönetmeleri; gelecekte, erken ya da normal sürede yapılacak bir sonraki seçimde her iki partiyi de güçlendirecektir.

Türkiye’nin siyasi geleneğinde hep muhafazakar ve sağ tandanslı partilerin güçlü ve halkın tercihi olduğu göz önüne alındığında da yapılması gereken budur. CHP’li bir koalisyonu ne AK Parti ne de CHP tabanına açıklayamaz. Olası bir birliktelik ihtimalinde, icra döneminde zıt görüşlerin çarpışması kaçınılmazdır. ‘Ne koparsak, ne yaparsak kardır’ anlayışı hakim olur. Birbirlerine zarar verirler, ama daha çok ülke zarar görür… HDP’li bir koalisyona ihtimal dahi vermiyorum/vermek istemiyorum. Ne ‘AK Parti+HDP’ ne de ‘MHP+CHP+HDP’ birleşimli bir koalisyon bu ülkenin faydasına olmaz/olamaz. Çünkü HDP, bu milletin bir parçası olan Kürtleri değil, açık açık terör örgütünü temsil ediyor. Geçmişte de, bugün de, gelecekte de tek amaçları; her türlü icraatları ve söylemleriyle bu ülkeyi bölmek/parçalamak olanların ‘çözüm süreci’ söylemiyle geldikleri nokta zaten çok tehlikeli. Daha ötesine müsaade edilmemeli.