Evet, Türk siyasi tarihinin üslubu en berbat olan seçiminin (bana göre) partiler bazında mevcutları ve mesajları şöyledir:

* HDP Mevcut: Yüzde 11 civarında tahmin ettiğim HDP'yi, içeriden Selahattin Demirtaş'ın sempatisi, dışarıdan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eleştirileri yüzde 13'ün üzerine çıkarmıştır. Kürt kökenli vatandaşlarımızı ayrı tutarsak, önemli kısmı CHP'den olmak üzere Süreyya Önder'in ifade ettiği gibi "Emanet oylarla..." Mesaj: HDP, Demirtaş faktörünü kullanmayı sürdürmeli. Bunun için de İmralı'dakini öyle veya böyle bu hareketin dışına çıkarıp, emekliye sevk etmeli. Etnik kimlik siyasetinden vazgeçmeli. ‘Türkiye Partisi’ imajının devamı için koalisyon oluşumlarına destek sağlamalıdır.

*

MHP Mevcut: Oy oranı ve milletvekili sayısı artmış olsa da, hiç kimse çıkıp da "Hatırı sayılır oranda" diyemez. Yine klasik tarif ve tabir edilen oranlarda seyir etmiştir. Yani üzerine iktidar alternatifi olarak ilave yoktur. Mesaj: Türk siyasetinin son yıllardaki en dürüst adamı Devlet Bahçeli, artık kenara çekilmeli ve toplumun gözüne kulağına Selahattin Demirtaş gibi hitap eden Prof. Dr. Ümit Özdağ gibi isimlere yol vermelidir. Bu süreçte koalisyon ortağı olmamalıdır.

* CHP Mevcut: Hesaplı veya hesapsız, HDP'ye kaydırılan oylar etkilemiş olsa da, beklenen sıçramayı yapamamıştır. Ama Kemal Kılıçdaroğlu ile derli-toplu politika yapma yolunda mesafe almıştır. Mesaj: Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nun "Gerçek demokrasi için kurallar ve yeni bir Anayasa için herkesle işbirliği yaparız" beyanı esas alınarak, AK Parti ile HDP destekli koalisyona gidebilir. HDP'ye verdiği emanet oyları da geri döndürebilir.

* AK PARTİ Mevcut: Yüzde 41'lik oy oranı halkın teraziyi iyi ayarlayarak yaptığı bir tartı, uyarıdır. Ama gerçek manada bir kayıp değildir. "Kendine gel, aklını başına topla, etrafınız dışındakileri de görün" demektir. Böbürlenmeyi, kibirlenmeyi de bırakın. Mesaj: Kişisel hesap üzerine kurulu devlet başkanlığı sistemi için kimin genel başkan olduğunun anlaşılmadığı, ‘iki arada bir derede’ kalmaktan vazgeçmelidir. Gerçek manada istikrarın toplumun tüm kesimleriyle ittifak yapmaktan geçtiğini hatırlamalı, benlik duygusunu; ben diyeyim "İşin başında olduğu için", siz söyleyin "Büyüklüğünü hatırlayarak", siyasi arenayı, gladyatörlerindeki ile karıştırmayarak üslubu kırıp incitmeyen, nezaketli bir hale döndürmelidir. Bu ülkenin Başbakan ile idare edileceği bir sistem için sandığa giderken, birileri adına devlet başkanlığı hesaplarına boyun eğmemelidir.

*

Ve de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan; yetkilerini kendi deyimi ile ‘fıtratına’ göre değil, TBMM kürsüsünden ettiği yemine bağlı olarak Anayasa ve kanunlar çerçevesinde kullanmalıdır. Hakeza üslubunu da.

*

Sonuç ve olması gereken: Türkiye tarihinin ağzı bozuk en berbat seçimi, öyle veya böyle halkın tercih ettiği şekilde geride kalmıştır. Birileri, uzlaşma, anlaşma, insan olarak birbirine katlanarak kaynaşma anlamına da gelen koalisyonları öcü gibi gösterse de, halkın tercihi bu yönde olmuştur. O zaman olması gereken; Anayasa değişikliği gerektiğini de göz önünde bulundurarak AK Parti, CHP ve HDP koalisyonudur. HDP burada dışarıda kalıp, değişikliklere destek de verebilir.