SON DAKİKA



Haber > Karadeniz > Bir güneşin ardından

Bir güneşin ardından

03 Şubat 2016 Çarşamba - 10:29








Anlatmak isterim, konuşmak isterim, düşünürüm, insanım. Eksiği olmadan yansıtmak, ‘unuttuğum olur’ diye özür dilemek isterim. Oysa ben şu 30 yılın içerisinde onunla yaşayan, daha fazlasını istemeye de hakkım olmadığını bilen biri olarak belki de benim gibi düşünen, onunla yıllarını geçirmiş binlerce gönül insanının rehberliğini yaparım onu da bilemem. Teşekkürler Süleyman abim...

Mohandas Karamçand Gandi demiş ki; “İnsanlara duyduğum sevgi ve saygı, varlığımın kanunudur.” Doğru bir sözdür, inanmışım lakin benim de bu güzel insanla yıllarım geçmiş, binlerce köşe öykü yazmış olsam da tema odur ki; Gülmeyi bilmeyen insan dükkan açmasın. Bir Çin atasözünden başlangıçla gönül hoşluğu içerisinde anlatmak isterim...

Süleyman Restoran 30 yıl öncesinden bugüne dek güler yüzle açılmıştır. Buradan kimler gelip kimler geçmiştir. Ben diyeyim “Cumhurbaşkanları, Başbakanlar, Bakanlar, bürokrasinin en üstü” siz deyin ki “Daha üstü”. Siz bilemezsiniz ben bilirim, konu bu değil. Konu yağmur, konu rüzgar değildir, konu gönül dünyasıdır ki; mitoloji anlatımı ile hep beraber bakalım...

*Bir insan gelir ki onu tanımaz, onun da bu dünyada, yanında sonsuza kadar inandığı, güvendiği tabi ki dostları olamayacaktır, çünkü bu dünya baki değil fani dünyadır. “Süleyman kardeşim bu benim üvey kızımdır, düğünü vardır. Burası pahalı bir restorandır, benim gücüm yoktur. Lakin babayım, kızımın boynu bükük kalmasın. Bana başka bir salonla düğün pazarlığı yapman için geldim. Yardımcı olur musun? Rahmetli Suat Seymen beni sana gönderdi.” “Alo Yalçın gelsin, buyur abi kızımızın düğün gününü al. Unuturum bir de bilezik alın adımıza...” Gün gelir düğün yapılır, gelin Süleyman abinin eline sarıldığında onun gözlerini ben gördüm, ben yaşadım.

*Bir mektup gelir cezaevinden, “Oku şunu Selim” der. Okurum. Allah düşürmesin, içeride eli kolu bağlıdır, mahkumu bir selam da mutlu eder. “Abi sağol iyiyim, seni unuttuğumu sanma, hatırını sorayım demiştim”in, aslında mahkumun isteği yoktur, ben yazılmayanı yazılmış gibi eklerim.


-“Abi senden başka halimi kim anlar? Burada mağdur da olsam, kimseye açlığımı belli etmem, ellerinden öperim.”

-“Alo Rüştü gelsin.”

-“Buyur abi...”

-“Hemen cezaevine şu kardeşe şu parayı çıkartın.”

On dakika sonra para gider.


-“Abi burada para istediği yazmıyor, ben söyledim.”

-“Önemli mi oğlum. Demek ki onun rızkıidi. Ne fark eder? Ha senin tarafından ha başkası tarafından.” Bunun gibi binlerce gerçeği yazarım. Abim bu işlerden bilirim rahatsız olur, gizli kalmasını arzu eder. Dayanamadım, affına sığınarak, ben gördüm, ben yaşadım. Bu mekana parası olan da gelmiştir, olmayan da.

Bu mekanda hoş sedayı yaşayanlara her zaman yer var, gök var. Moralin mi bozuk? İşte Süleyman Restoran, var git kafanı boşalt. Diğer tarafta hastane var, git yat uçan balonunu ara. Çünkü biliriz, eğlence ile zevk, arseniğe benzer. Gramla alındığında ilaç, çok alındığında zehirdirler. Onun için yıllarca insanların huzur yeridir Süleyman Restoran. Ben yaşadım, yaşayanlar da bilir.

TEŞEKKÜRLER ABİ

Sen şu Trabzon’a dolu dolu 30 yılını verdin ama Trabzon’dan bir şey istemedin. Sen en güzelini yapma uğraşı verdin, dönüp arkana bakmadın. Sen insan kalbi gördün, ‘sen misin?’ diye sormadın. Sen “Yapamaz”lara kulak asmadın, en güzelini yaptın. Fakirin fakirliğini, mazlumun mazlumluğunu bildin. Gönül aldın, gönlünü verdin. Bu şehirdeki markanı, eğer ki Kırklareli’ndeki ama -kör- sanatçı kardeşim biliyor da, seninle telefonda konuşurken ağlayabiliyorsa; görmeyen gözlerden akan yaşı da ben gördüm. ben yaşadım...


TEŞEKKÜRLER ABİ

Baba Hikmet Onur hep derdi de, sen ben inanmazdık.

-Bakın oğullarım Tevfik Fikret demiş ki;

Zulmün topu var, güllesi var, kalası var

Hakkında bükülmez kolu, dönmez yüzü var


Göz yunmayın güneşten, ne kadar nuru kararsa

Sönmez ebedi, her gecenin bir gündüzü var.

Bu güneşin ardından, yine seninle doğacak güneşin umudu ile teşekkürler Süleyman abi. Gönül isterdi ki; Yale Üniversitesi mezunu olup ta Süleyman Restoran’ı daha iyi anlatabileyim. Her şey paslanıyor abi lakin eski sevgiler, gönül muhabbetleri paslanmıyor. Mülki amirleri unutur. Bu Nobel ödülü değil ki. İnan abi elimden gelse bu şehre hizmetlerinden ötürü heykelini yapar, batan güneşin ardından yine bu heykelin ardında seninle doğan güneşi beklerim. Tekrar tekrar teşekkür ederim sevgili abim, SAYGILARIMLA...

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap