SON DAKİKA



Haber > Karadeniz > Dört harfin aklı

Dört harfin aklı

16 Ekim 2016 Pazar - 11:00








Toplumları en derinlemesine incelemiş olan düşünürlerden birinin ünlü sözü: "İnsanın hiçbir özelliği bana yabancı değildir." Peki, caniliğin bile kendinize yabancı olup olmadığı sorulsa, siz ne cevap verirsiniz? "Bana yüzde yüz yabancıdır, içimde cinayete yatkınlığın zerresi yok" diyenler aynaya tam cesaret ve dürüstlükle bakamayanlardır. Birini öldürmek istediğimiz anlarımız olmuştur hepimizin. Ama aynı anda fren yapmışızdır. Yazık ki freni tutmayanlar var.

Genlerin, ortamın, geçmişteki olayların etkisiyle bilinçlerinin içinde ya da altında karmakarışık dürtüler kaynaşan sayısız hemcinsimiz yaşıyor gezegende. Zaman zaman aralarından seri katiller de çıkıyor. Birinin duruşması vaktiyle ülkemizde yapılmıştı. Feci bir herifti katil. Tanımadığı üç insanı takkadak vurmuştu kafalarından. Cüzdanlarıyla telefonlarını alıp gitmişti. İnkâr etmiyordu. Pişmanlığı falan da yoktu. Kahkaha atarak anlatıyordu marifetlerini. "Başka birini de astım" diye böbürleniyordu. Ne yapmalıydı bu yaratığı? Kenan Paşa'ya sorsak "Beslemeyelim, biz de onu asalım" derdi. Çoğu insan da öneriye katılırdı canla başla.

Ama öyle tepkiler çözüm değil. Çünkü aramızda dolaşan "canavar" sayısını bilen yok. Hadi birini astık, gömdük; ya da ömür boyu kodese tıktık, üstüne kilit vurduk, "Bu iş bitti" dedik. Bitmiyor ki. Benzerlerinden biri her an sizi, beni, sevdiklerimizi enseden kurşunlanacak kurban diye gözüne kestirebilir. O olasılığı kısıtlamak istiyorsak, lanetlemenin ötesine geçmek şart. *** Söz konusu katili savunmakla görevlendirilen avukat istifa etmek istemişti. "O cinayetleri savunamam" diyerek... Yanlıştı bu. Görevi cinayetleri savunmak değildi ki.

Caniyi savunmaktı. Ne anlamda? Merhamet dilemeye, yasalarda gedik bulmayamı çalışmalıydı? Hayır. Konunun tatlıya bağlanacak yanı yoktu. Suç elbette cezalandırılacaktı. Ancak, tekrarının ve yaygınlaşmasının önlenmesi amaçlanıyorsa, suçun "anlaşılarak" cezalandırılması doğru olurdu. Cinayet gibi olağanüstü yoldan çıkmaları bırakın, çocuğunuzun küçük bir yalanını yakaladığınızı düşünün. Diyelim ders çalışmamışken çalıştığını söyledi. "Yalancı!" diye tokadı basabilirsiniz.

Ne olur? Ders çalışması kolaylaşır mı, zorlaşır mı? Yalancılığı azalır mı, artar mı? Yine uygun bir ceza verir, ama önce ruhsal durumunu ve ders konusundaki sorunun niteliğini anlamaya çalışırsanız, çok daha olumlu sonuç alınabilir. *** Bugün nüfusumuzun her kesimi farklı nedenlerle ve değişik ölçülerde kabahatli. Türkler de, Kürtler de, siviller de, askerler de, "laikçiler" de, "dinciler" de yanlışlar yaptılar. Zaman zaman iç ve dış fitne uzmanlarının oyunlarına geldiler. Bereket versin, henüz onarılamayacak hasar yok toplumda. Zararın neresinden dönülse kârdır.


Elverir ki hatalar tekrarlanmasın. Bunun ilk şartı başkalarında eleştirdiğimiz özelliklerin kendi içimizde de az çok bulunduğunu fark edebilmek, "karşıdakileri" melun gibi görmekten kaçınmaktır. İşlenmiş suçlar varsa ve toplum yararı gerektiriyorsa cezalandırılır. Ama söve saya değil, nedenlerini anlaya anlaya. Ve gidere gidere. Hekim yaklaşımının engizisyon yargıcı tavrından çok daha tedavi sağlayıcı olduğunu görelim artık.

Kan davasına dönüşen düşmanlıklar toplumları çıkmaza sokuyor. "Scrabble" denen, tahta harflerle çözülen sözcük bulmacası oyununu bilir misiniz? Şimdi dört harf geldi gözümün önüne. "E" "C" "Z" "A" diye de dizilebilirler, "C" "E" "Z" "A" diye de. Şu kavşakta toplumumuzun birincisini seçmesinde yarar var. Sonunda "A" "C" "Z" "E" düşmemek için.

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap