Sezon başına tekrar dönmek istiyorum. Çaykur Rizespor 4 yıl mücadele verdiği Süper Lig'den geçen sezon sonunda dramatik bir şekilde küme düşme üzüntüsü yaşayarak, camiayı derin bir üzüntüye boğmuştu.

Başkan Kalkavan yönetim olarak devam kararı alırken, teknik direktör Hikmet Karaman ile de yola devam edeceklerini söylemişti. Zaten eski başkan Metin Bey, "Ben giderim, Hikmet Hoca” kalır diyerek hocasının arkasında olduğunu defalarca deklare etmişti. Sanırım bu olay Türkiye’de ilk oldu. Cumhurbaşkanının ani bir Rize ziyaretinde o iki dudağı arasından çıkan sözler sonrası Rizespor kulübünde görev değişikliği olmuş, A.Ş ortaklarından Hasan Kemal Yardımcı yeni yönetimi ile görevi Sayın Metin Kalkavan’dan devralmıştı.

Türkiye’de ilk olan bir kulüpte sezon sonunda küme düşen bir takımda başkanın görevi bırakması değil, küme düşüren teknik adamın göreve devam etmesi olayı. Böylece eski başkan Kalkavan bir kez daha sözünü tutarak dediğini yaptı. Yeni Başkan Sayın Yardımcı, hocası Karaman’a yüzde yüz destek vererek onunla yollarına “devam” edeceğiz açıklaması yapmıştı ve öyle de oldu. Taki, Elazığspor maçı yenilgisi ve sonrası yaşanan gelişmelere kadar.

O defterleri yeniden açmanın gereği yok ve asıl mevzuya gireyim. Bu takım ligin bitimine iki hafta kala haftalardır tek başına zirvede ve şampiyonluğun en büyük adayı ise yatıp kalksın Başkan Hasan Kemal Yardımcı'ya dua etsin. Bir başkan düşünün, Mehmet Cengiz Tesisleri'nden ayrılmıyor, teknik kadro ve futbolcularının yanında oluyor. Bir başkan düşünün, borç gırtlağa dayanmış; "Bıktım, usandım" demeden eldeki tüm imkânları seferber ediyor, Ankara – İstanbul – Rize arasında mekik dokuyor. Yine bir başkan düşünün, takım birçok maçta bıçak sırtı karşılaşmalara çıkacak ve takımına sürekli moral “şırınga” ediyor. Hoca sahada yanlış taktikle oynuyor ve pes ediyor, futbolcunun morali yerlerde ama Başkan Yardımcı, iç sahada yaşanan 3-0’lık Altınordu maçından beş dakika sonra soyunma odasına iniyor ve "Kaldırın kafanızı!" diyerek takımını bir hafta sonra oynayacağı kritik MKE Ankaragücü maçına hazırlıyor.

Sezon boyunca sadece bir tek deplasman maçını kaçırıyor, o da oğlunun düğününün denk gelmesi nedeniyle. Düğünde ev sahibi aile Yunan müziği sirtaki çaldırıyor, Başkan o esnada “Ha si..." diyor, "Takım Giresun’da mağlup” diyerek aklının en mutlu gününde Rizespor maçında olduğunu duygularıyla işaret ediyor. Bunun yanında beni en çok mutlu eden olay ise açık ara altyapı tesisleri. Başkan sekiz yıldır el atılmayan kalıcı tesis için dev bir hamle yapıyor ve modern altyapı tesisleri için kazmaları kendi elleriyle vuruyor. Sokakta taraftarı ile iç içe. Tüm ilçeleri tek tek dolaşıyor ve onları maça davet ediyor. İşin özeti, sevgili Çaykur Rizespor taraftarları bana göre bu sezon ne Üzülmez ne futbolcu ne taraftar...

Hepsi hikâye. Bu takım eğer Süper Lig'e bir yıl aradan sonra yeniden dönecekse Başkan Hasan Kemal Yardımcı '12. adam' görevini tek başına yerine getirdiği için. Geçenlerde yazmıştım mecazi olarak; 'bu başkanın etinden, sütünden, yağından, kemiğinden, derisinden yararlan Rizeli' diyerek. Hasan Kemal Yardımcılar da bu camiadan gelir geçer, kimler gelip geçmedi ki! Önemli olan Rizespor kulübü ve bu kulübün kendi ayakları üzerinde durması için kalıcı gelir. Tabi bir de benim için olmazsa olmazı altyapı. Bu takımın şampiyonluğu yüzde 50 beni sevindirir, geri yüzde 50’si de altyapıda yapılan yeni yatırımlar.