Söz konusu Trabzonspor ve O'nun içine düştüğü-düşürüldüğü hal olunca, kurutuluş için çaba göstermesi gerekenlerin icraatları ile ilgili olarak aklıma Ziya Paşa'nın meşhur nasihati geliyor:

"Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir. Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.

Açıklaması; "Nasihat ile uslanmayanı azarlamalı. Azarlama ile uslanmayanı pataklamalı."

Söze Trabzonspor penceresinden baktığımız zaman, kulübü bu hale düşürenler (ki bu yediden yetmişe camianın tümüdür), kendi kendilerini sıygaya çekip (sorgulayarak), yaptıkları yanlışı ortadan kaldırmak için tek vücut halinde hareket etmeyi hür iradeleri ile kaldırmaları gerekiyordu. Ama bunu birlikte hareket ederek, bir araya gelerek yapmadılar, yapamadılar.

Yani tekdiri beceremediler.

İster istemez, kelime olarak kötek, patak biraz ağır olsa da, tam tamına yerine oturmasa da, "Kendi kendinize beceremediğinizi birileri size becertir" anlamına gelecek uygulamayı hak ettiler! Tıpkı demokrasiyi bilmediğimiz için, antidemokratik uygulamaları hak eden toplum gibi!

Trabzonspor'da bu ahval içinde, bu aşamada bana göre doğrusu da yapılmıştır, yaptırılmıştır! Yani kendi iradesiyle yapmadığını-yapamadığını, başkalarının emri ile yerine getirmiştir.

DUVAR PASINI UNUTURSAN...

Şöyle bir soru sorsam:

En doğrusu kaleye sırtını mı, yoksa yüzünü mü dönmektir?

Çokların cevabı hemen, "Yüzünü dönmektir" olacaktır.

Peki; o zaman Galatasaray maçında Trabzonspor hücumda iken Burak hep yüzünü kaleye, sırtını arkadaşlarına döndü de ne oldu? 5 kez ofsayt oldu. Tehlikeli atak olmadı. Gol ise çıkmadı.

Gelelim Galatasaray'da Gomis'in yaptığına.

Arkadaşları top ayaklarında Trabzonspor kalesine hücum ederken, Gomis sırtını önce Onur'un koruduğu kaleye verdi. Arkadaşlarıyla "duvar paslaşması" yaptı. Sonra ara paslarında yüzünü kaleye dönüp ciddi tehlikeler yarattı.

Sorun; demek ki "duvar pası" denilen tarihten gelen futbol gerçeğini unutmamak lazım.

Unutursan ne olur; "Ofsayta düşersin!"

Ofsayttan gol uygulaması ise "Türk tipi uygulama" denilerek bu ülkede henüz hayata geçirilmedi!

YÖNETİM DE OLMALI-OLMAMALI!

Hafta sonu yapılacak kongreye sunulacak yönetim kurulu listesinde; "kimler olmalı?" sorusundan çok, "Kimler olmamalı?" sorusuna cevap bulup, onları bertaraf etmek daha büyük kolaylık sağlayacaktır.

Çünkü, "Kimler olmamalı?" sorusunun muhatapları, "Kimler olmalı?"dan çok çok ama çok fazladır.

Geçmişte edip eylediklerine bakılarak onlar elendiğinde geride az sayıda aday kalacağı için seçmek daha kolay olacaktır!