SON DAKİKA



Haber > Köşe Yazıları > MİRAÇ GECESİ, GÖKTEN SALDIRMAK...

MİRAÇ GECESİ, GÖKTEN SALDIRMAK...

17 Nisan 2018 Salı - 08:00








Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nun "Özellikle Mübarek Günleri Seçiyorlar" beyanını Milli Gazete'de sürmanşet olarak görünce neleri hatırlamadım neleri!

Önce Sayın Karamollaoğlu'nun açıklamasından iki satır verelim:

"Maksat Suriye'deki iktidarı aşağı indirmekse, niye o iktidar değil de, başka bölgeler bombalanıyor. Çünkü maksat farklı. Başkaları kendi aralarında anlaşıyorlar, katledilen, yok edilen, zulme uğrayan masumlar ve Müslümanlar."

*

Gelin hep birlikte hatırlayalım.


Hatırlamayanların da geçmişe dönüp, araştırarak gerçeği görmelerini temenni edelim.

Bu sütunlarda, hemen hemen her dini bayram (Ramazan ve Kurban) sırasında ve sonrasında, "Müslümanların Kutsallarını Bekliyorlar" başlığı atıp, gerçekte Haçlı aleminin; kamufleli olarak İsrail güdümünde, ABD merkezli, genelde de İngiltere ve Fransa destekli ve de maalesef Türkiye gaflet ve delâletli toplu tüfekli, uçaklı, bombalı İslâm ülkelerinin maruz kaldığı saldırılarla ilgili yazılarımızı, uyarılarımızı hatırlayalım.

Ve de "kimyasal saldırı" aldatmacası ile, Türkiye'nin bir gecede "Kardeş Esad"dan, "Düşman Esed"e çevirdiği gerekçeyle öyle veya böyle dünya coğrafyasında adı "İslâm Ülkesi" diye geçen Suriye'nin başkenti Şam'a, bu kez uçak gemilerinden füze, uçaklardan bombaların gökten kandil gecesi yağdırılmasındaki ilginç tesadüfe kafa yoralım!

Hangi kandil gecesi?

Kayıtlarda; "Âlemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimize, Mekke döneminde bir gece, Yüce Yaradan’ın sonsuz kudretinin eserlerini temaşa etmesi için önce Mescid-i Aksa’ya, oradan da semaya yaptırılan hikmet yüklü yolculuk… Kâinatın yüce yaratıcısının daveti üzerine gerçekleşen mucizevî buluşma" diye tarif edilen Miraç'ın gerçekleştiği Kandil Gecesi...


*

İşte, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ile bu coğrafya da önce "Kürdistan", ardından da "Büyük İsrail Devleti"ni gerçekleştirme hedefli siyonizmin lejyonerliğini yapan ABD, İngiltere ve Fransa'nın son olmayacak en yakın saldırı, Miraç Kandili gecesinin sabaha karşı olan zaman diliminde zuhur ettirildi!

Hem de, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı'nın, "Geç kalmış bir harekât" olarak nitelediği saldırı!

Acaba; Sayın Çavuşoğlu, "Geç kaldılar. Miraç gecesinin sabahını beklemelerine lüzum yoktu! Gecenin tam ortasında saldırıp, sabaha kadar sürdürebilirlerdi" mi demek istedi?

Her ne için olursa olsun; "Vah vah ki vah vah!"


*

Gelelim, İHH denilen İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı Başkanı Bülent Yıldırım'ın gazetelere önce  "Atılan füzeler içimizi serinletmedi" başlığı ile geçen Afyon'daki vahlanmasına!

"Atılan bu füze içimizi serinletmedi. Çok az vuruş yapıldı ve o tesislerin yok edilmediğini düşünüyoruz" diye açıklama yapıp, adeta Haçlı dünyasından daha fazlasını, yani Şam'ı yerle bir etmesini beklediğini ima edercesine zikirde bulunan Yıldırım'ın; "Bir danışıklı dövüş gibi atış yapıldığını düşünüyoruz. Önümüzdeki günlerde yine kimyasal silahın kullanılması tehlikesi ve riski olduğunu biliyoruz" ifadesi ile dikkat çektiği gerçeğe...

"Gerçek" diyoruz çünkü, Ortadoğu coğrafyasında kimyasalları üreten ABD, kullanan da direkt veya endirekt olarak İsrail olduğu için, risk her zaman mevcuttur. Ama İsrail'in yapıp da, geçmişte Saddam'a, bugün ise Esad'a mal etmesi şekliyle bu gerçek tehlike daima vardır.

Bu gerçekler ortada iken Sayın Yıldırım, "daha fazla serinlemek" için ne olmasını bekliyor?


*

Size bir de Trump'un "Barbarlığa karşı güçlerimizi birleştirdik" diyerek kimi değil kimleri kast ettiğini sormak isterim.

Vatikan'ın emrindeki Trump, "barbar" diye sadece Suriye'deki Esad'ı mı? Yoksa geçmişte atalarının yaptığı gibi, bugün de "bir cümle alemimi" kast etmiştir?

Ya da; sokak tabiri ve kelimenin tam anlamıyla, "Esad bahane Müslümanlar şahane" hesabı ile mi?

*


Bugünü, Yenişafak'ta Trabzonlu İbrahim Karagül'ün yazısından, "inşallah herkes anlar" hesabıyla bir bölüm alıp sonlandıralım:

"Coğrafyada en büyük kavga Türkiye kavgasıdır. Bütün savaşların ana sebebi Türkiye'yi dar bir alana sıkıştırmak, tarih dönüştürücü gücünü keşfetmesine ve kullanmasına engel olmak, kendisiyle birlikte bir coğrafya biçimlendirilmesinin önünü kapatmaktır. Suriye savaşının 'Türkiye Cephesi açmak' için çıkarıldığını artık biliyoruz."

Ve de Sevgili İbrahim'in bu yazısına, "Keşke bunlar bizi yanlarında tutarak, dahası öne atarak Suriye bataklığına sokarlar iken, bizi yönetenler bu gerçekleri görebilseydiler" temennisini ekleyerek tamamlayalım.

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap