ABD, iki hafta önce; Suriye’den çekilmekten söz ediyor.

Ardından, kimyasal silahlar gökten ölüm yağdırıyor. İsrail, sisli havadan yararlanarak, işini görüp geriye çekiliyor.

Sonra da, “Esad kimyasal kullandı” diye BM merkezli ABD, AB ve Ortadoğu’da “Büyük İsrail Devleti” heveslileri sahne alıyor.

Türkiye’de, saldırıyı Esad’a ihale etmeye çalışanlarla aynı telden dem vuruyor.

Hiç uzatmaya, evelemeye gevelemeye gerek yok.

Sadece bir ay önce Yurt Gazetesi’nde Ortadoğu’yu kendinden iyi bilen Hüsnü Mahalli’nin şunları yazdığını bilip de, nelerin döndüğü konusunu değerlendirin yeter: “Irak ve Suriye’den gelen haberlere bakılırsa ABD karanlık işler peşinde. IŞİD’çiler Irak’ın birçok yerinde Haşdi Şabi’ye saldıracak.

Nusra ve müttefiki gruplar Doğu Guta ya da İdlip’te kimyasal kullanıp ‘Esad kullandı’ diyecekler. Bekleyin görün.” Yeri gelmiş iken, FilistinGazze konusunda İsrail’i yerden yere vuranların, söz konusu Suriye ve bu ülke üzerinden Yahudilerin kurdukları Büyük İsrail Devleti hayali karşısında tek kelime.

ARAP YEMEKLERİ LOKANTASI...

Trabzon’a hatırı sayılır Arap turist akını var.

Var olmasına var da, onların damak tadına ve sofralarına uygun yemekler yapan bir lokanta var mı?

Yok. O zaman bu ihtiyacı gidermek gerekmiyor mu? 

Mesela, Trabzon’da en çok konakları yerlerden biri olan Arsin’de sahil gezinti alanında böyle bir lokanta açılamaz mı?

Dünya da örnekleri var. Türkiye’de bir dünya ülkesi olduğuna göre!

ÜRETMEDEN KALKINMAK!

Üretimin olmadığı, üstüne üstlük bir de tasarrufun da yapılamadığı bir ekonomide kalkınmadan ve büyümeden söz etmek “abesle iştigaldir!”

BİNBİR MASAL DEĞİL, ÖLÜM!

Bizim geçmişte bildiğimiz, “Binbir Gece Masalları” kitapları idi.

Bugün gördüğümüz ise, bu ülkede “Ölümün bin bir Türlüsü” ile karşılaştığımızdır.

Çünkü, Türkiye’de ölmek kadar kolay ve ucuz bir şey yok...

MİLLİ-GAYRİ MİLLİ!

Bir yandan “özelleştirme” adı altında Türkiye Cumhuriyeti’nin yerli şirketleri yabancılara satılıyor.

 yabancılara satılıyor. Öte yandan, “Milli ve Yerli olmak” tan söz ediliyor!

Nasıl denir? “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” denir mi?

Denmez mi? Sanırım bazıları “Milli!” olmak ile,”Gayri Milli” olmayı karıştırıyorlar! Helâl ile haramı karıştırdıkları gibi!

YATAKTA FINDIK ÇUVALI!

40 yıldır fındığı dinleyip, okuyup, yazıp;  20 senedir de fındıkçılarla bir arada olduktan sonra; “Fındıkçı karı kocanın arasında bir çuval  fındık yatar” sözünün ne anlama geldiğini anladım!