İnsanoğlu, bazen rehavete kapılarak kendini rahat hisseder. Tıpkı ülkemizde olduğu gibi. Hiçbir şeyi araştırmadan, sorgulamadan her taraf güllük gülistanlık örneğini doyasıyla yaşarlar. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu o şartlarda bile yaşanmayan tehlikeli gidişi bugün övündüğümüz Türkiye yaşıyor. Ekonomik göstergeler olsun, hukuksuzluğun açtığı yaralar olsun halkımızın arasına atılan nifak doğumları geleceğimizi tehdit etmektedir.

Kuruluş tarihimize kin kusarak, tüm değerlerimizi hem de halkımızın yararına çalışan kurumlarımızı ne olduğu bilinmeyen karanlık ellere bırakılmasındaki yanlışlıkları sorgulayamaz oluşumuz çok garip. Üstelik demokratik ülke diye geçindiğimiz ülkemizde. Halkımız medya canavarlarıyla uyutularak yoksulluğa terk edilmiştir. Ülkemizde adını koyamadığımız bir körlük başladı.

Ülkemiz ve halkımız acısından geleceğe dönük tehditleri algılayacak gençler de yetiştiremiyoruz. Kısacası, suyumuz yavaş yavaş ısınıyor. Suyumuzun ısındığını farkına vardığımızda iş işten geçmiş olacaktır. Bugün devleti yöneten siyasi bir partinin içinde gerçekleri görebilen çok kişilerin varlığını kesinlikle biliyoruz. Ancak, bu kişiler bile sorgudan uzak lale devrini yaşıyorsa gerçekten burada çok garip işler dönüyor.

Bizler yaşanan tarihimizle övünmeye çalışırken, birileri tarihi ve çevreyi yok etme peşinde. Halkı ve devleti düşünmeden.

Pekiiii, halkımız neden sorgulayan olamıyor?

Genel olarak ülkenin düştüğü açmazlardan neden ilgilerini keserek sessiz kalıyor? Daha nice sorularımız var ama halkımızın yanıtını verecek cesareti yok gibime geliyor. İşte mesele burada! Emeklisinden tutun da devleti yönetenlere kadar herkesin olumsuz bulduğu ekonomik sarsıntı için suskunluk bizi erken seçime götürüyor.

Görevimiz gereği halkın içinde bulunarak, vatandaşlarla yaptığımız sohbetlerde bazı kişiler, 'İktidar daha ne yapsın yollar, havalimanları yaptı' diyor. Vatandaşa bir sorum oldu. 'Sizler emeklisiniz, maaşınızın yükselmesini ister misiniz?' dediğimde, 'Tabii ben senelerce devlete çalıştım. Elbette yüksek maaş almak istiyorum' dediler. O zaman devleti yönetenlere 'Bana neden yüksek maaş vermiyorsun?' diye sormadınız ey millet?

İşte halkın sorgu mekanizması veya algısı tamamen ısındı. Bu nedenle suyumuz ısınmadan, gerçekleri görerek hareketlerimizi yapmalıyız. Ama nasıl? Bugün halka doğuları yansıtmayan yalaka bir basın ordusuyla karşı karşıyayız. Bunları yöneten zihniyete bir sorum var: Sizler Allah diye ilahi gücü hiçe mi sayıyorsunuz?

Halkımız bile bu suçların kapsamındadır.

UNUTMAYIN!