Halkın önüne, “ben ne dersem odur” mantığı ile konan 24 Haziran’a doğru, ben diyeyim “toz toprak”, siz söyleyin “bulanık su”, birileri deyiversin “karman çorman” bir  gidiş sürüyor.

“Binilmiş bir alamete, gidiliyor kıyamete” dercesine!

Aha işte, geçen hafta Cumhura başkanlık etmeye aday olanlar açıklandı.

Dün de, artık yürütme adına sistemde işleri olmayacak yasama organı için milletvekili adayları sıralandı.

Ancak, bu yapılanmada biline ki, milletvekilleri eskisi gibi iş yapan, aş yaratan değil, Anayasa ya göre yasama görevini yerine getiren (inşallah) kişiler olacaklar.

Olacaklar olmasa da diyeceksiniz ki; “bugünkü iktidar muhalefete düşerse sistem yine ters yüz edileceğine göre, sen hangi değerlendirmeyi yapıyorsun?”

Haklısınız,onun için listeler ve listelerdeki isimler üzerinden dem vurmayı, değerlendirmeyi gelin bir gün sonrasına bırakalım.

Çünkü, Türkiye’de demokrasinin tarifi de “Türk Tipi”ne göre yapılıyor. Demokrasinin kitabına göre değil. Onun için “Böyle demokrasi de, ancak bu kadar değerlendirme olabilir” diyerek yarını bekleyelim.

DÖVİZE NEREDEN BAKTIĞINA BAĞLI...

Döviz rekor üstüne rekor kırıyor.

Hem de; “2018’de ortalama dolar kuru 1.8 TL olur” tahmini yapanların sevk ve idaresinde...

Ama birileri hâlâ, “O olur, bu gelir ise dövizin ateşi düşer” deyip de, 4 TL’nin ardından söz etmiyorlar mı! Gel de; “Devlet fakir kulunu sevindireceği zaman ona önce eşeğini kaybettirerek üzer, sonra da buldurarak sevindirir”mantalitesini hatırlama bakayım!

Boşuna tekrarlayıp durmuyoruz; “Nereden baktığına bağlı” diye!

Kalkar, hedeflenen 1.8 TL yerine, rekor kırılan 4.5 TL’den bakarsanız. “Dövizin ateşi düşer” beklentisine girmeniz kadar (A)normal bir şey yoktur.

DERSİNİ KALDIRIP, ÖĞRENİLMESİNİ BEKLİYORUZ...

Önceki gün katıldığım bir toplantıda, “Bizim zamanımızda ortaokuldaki Tarım dersi kalktı. Bugün ise tarımsal ürün ithalatı arttı” ifadesini benim yaşlardaki bir meslektaşımdan duyunca, bugün bu ülkeyi yönetenlerin, atalarımızın “Ağaç yaş iken eğilir” sözü ile ne anlatmak istediklerini bilmediklerini anladım!

Ve bugün dersi, yani temeli olmayan bir tarımdan sadece söz ettiğimizi hatırladım.

Bunun da “adam diksen büyütür” verimlilikteki Türkiye topraklarında bırakın insan gıdasını, hayvanların yemi olan samanın bile yurt dışından alınır hale getirdiğini...

*

Ez cümle: Yurttaşlık dersi kaldırıldı; vatandaş olmayı artık beceremiyoruz!

Tarım dersi kaldırıldı; dünyanın en verimli topraklarında üretim yapmıyoruz!

Milli Güvenlik dersi kaldırıldı; güvenliliğimiz için milli birlik ve beraberlikten asla taviz vermememiz gerektiğini söyleyip duruyoruz!