Büyüklerin arasında oynanan bu tür maçların kendine has şartları vardır. Bunun dışında Galatasaray özelinde ilave şartlar da mevcuttu tabii ki. Ligde iyi gitmeyen işlere... Şampiyonlar Ligi’ne de kötü başlangıçla birlikte... Tartışılmaya başlanan geçen yılın 3 kupalı teknik adamının durumu...

Maçı konuk ekip adına çok daha hassas bir noktaya taşıyan nedenlerdi. Bir anlamda camiaya güven vermek için bu maçı bir fırsat olarak gördükleri kesin. Diğer yandan ligdeki sıralama, Trabzonspor’u kazanmaya iten en önemli etken. Zirve yarışının yanı sıra, Şota için de Avni Aker’deki ilk büyük maç heyecandı tabii ki. Camianın güven testinden geçme noktasındaki önemli sınavından biriydi ‘bizim çocuğun’. Kadrolar açıklandığında; M’bia-Okay ikilisine karşın, Bilal-Rodrıguez ikilisi maçın kilit adamlarıydı bence.

Bu alanda üstünlük kuracak olan takımın kazançlı çıkacağı düşüncesi hakim olmaya başladı kafamda. İlk yarının yarısına gelindiği sırada, içerisinde Marko Marin’in bulunduğu 3 pozisyon yaşandı “Karadeniz Fırtınası” adına... Bu oyuncuyla diğerleri arasında yaşanan uyumsuzluk gün gibi ortaya çıktı. Söz konusu olumsuz durum, Trabzonspor’un öne geçememesine neden oldu. 32. dakikada Constant-Erkan-Marin üçlüsüyle oluşan atak...

Trabzonspor adına ilk yarıdaki iyi işlerin en iyisiydi denebilirdi. Ancak, Marko Marin’in devrenin bitimine 5 dakika kala, üstelik 2 kez ikram ettiği... Ekmek arasına yerleştirdiği köfteyi yemeyi beceremedi N’Doye. Yoksa ilkyarıyı önde bitirenin Bordo-Mavililer olmaması içten bile değildi. İkinci yarının hemen başında Erkan’dı Cimbom’a korkuyu salan. 54. dakikada M.Marin bu kez Erkan’a ikramda bulundu.

Fizik kurallarını alt üst ederek geri çevirdi bu nazik daveti. 59’da bu kez M.Marin’in Leopar Tankı füzesi ikinci kez direğe takıldı. 63’de bu kez Sinan’ın topunun direkte patlamasıyla Maçta tempo, heyecan doruğa çıkmaya başladı. Son çeyreğe girilirken, son iki maçın kahramanı Cardozo hamlesini yaptı Şota. En tehlikeli oyuncusu geçen yıl bu takımdan gönderilen Yasin’in olduğu Galatasaray’ı yenmek arzusuydu bu hamle.

Her iki takım adına ikinci yarıdaki oyun, gerçekten izlenmeye değerdi. Maçın hakemi Cüneyt Çakır, önce Mustafa-Burak, sonra Costant-Burak mücadelesindeki hatalı kararlarının yanında... Erkan’ın pozisyonunda rakibin eliyle yaptığı teması görmezden gelmesi resmen iğrençlikti. Bu güzel maça yakışmayan tek kişiydi... Avrupa’daki yüz akımız...!