Trabzonspor ve Sanat

Son birkaç haftada İstanbul’da arka arkaya çok özel programlara katıldım.

Bunlardan ilki Beylerbeyi Trabzon Kültür Derneğinde gerçekleştirilen ‘Trabzon’da Sanat’ konulu söyleşiydi. Konuklar; yazar, senarist, yapımcı ve yönetmen Tayfun Pirselimoğlu ile ressam, öğretim görevlisi, heykeltıraşSüleyman Saim Tekcan’dı. Saim Tekcan'a göre, Osmanlı İmparatorluğunun iki büyük şehri vardı. Biri İstanbul, diğeri Trabzon’du. Tayfun Pirselimoğlu, Trabzon'daki eğitim hayatının kendi çocukluğu döneminde çok üst düzeyde olduğunu dile getirdi. Eğitimin yanında, şehrin kozmopolit oluşu, tarihi ve Trabzon'un ticaret yollarının merkezinde olmasının da buradan çok sanatçı çıkmasına sebebiyet verdiğini dile getirildi. Bu iki değerli sanatçı çocuklukları ve gençlikleri döneminde Trabzon’daki sanat sevgisini, sanata olan ilgiyi gözleri dolu dolu anlattılar. Artık o günlerden eser yoktu. Birçok kitapçının yer aldığı Uzun Sokak artık cafelerle dolu. Tayfun Pirselimoğlu ile söyleşi sonunda ayaküstü sohbet de ettim. Sinema filmi çekmenin günümüzde çok zor olduğunu söyledi. Üzülerek. Laf arasında Trabzon şehrinin sadece Trabzonspor ile anılmasından da rahatsız olduğunu dile getirdi.

Sonraki günlerde Zifin filminin galasına katıldım İstanbul’da.Trabzonlu yönetmen İsmet Eraydın’ın neredeyse tamamı Trabzon’luamatör ve bazı tiyatro profesyonellerindenoluşturduğu oyuncu kadrosu ile çektiği bir filmdi Zifin. Filmin tamamı Trabzon’da ve Sis Dağı’nda çekildi. Pandemi döneminde başlayan çekimler yokluktan, parasızlıktan dolayı o kadar uzun sürdü ki film ancak şu günlerde vizyona girdi. Galaya oyuncuların bazıları da katıldı. İsmet Eraydın önceki yıllarda çektiği Tepenin Uşakları filminin yönetmeniydi. O zaman da isimsiz insanlarla yola çıkmıştı.

Galanın sonunda yönetmen ve oyuncular film çekimi sırasında yaşadıkları zorlukları anlattı. Sponsor bulmakta o kadar zorlandılar ki İsmet hoca oyunculara ilk teklifi yaparken; ‘önce filmi çekelim, izlenir ve para kazanırsak size ödeme yaparım’demiş. Yine de yol ve yemek, filmin kurgu ve çekim masraflarını karşılamak için Trabzon’daki bazı firmalar hatır gönül ilişkileriyle filme sponsor oldular. Ama neredeyse hiçbir oyuncu para almadı. Galaya; 2015 yılında Kalandar Soğuğu filmini çeken yönetmen Mustafa Kara da geldi. Hem İsmet Eraydın ile hem de Mustafa Kara ile sinema üzerine konuştum. Onlar da tıpkı Tayfun hoca gibi şu günlerde film çekmenin çok zor olduğunuanlattılar. Lakin gerek Tayfun hoca, gerek Mustafa Kara ve gerekse İsmetEraydın sinemayı çok seviyor ve üretmek istiyorlar.

Trabzon şehri futbola ayırdığı enerjinin, takıma gösterdiği ilginin ve verdiği paranın zekâtını bu sanatçılarımıza ayırsa ben inanıyorum ki hem bu sanatçılarımız Türk sinemasına çok daha büyük katkı sağlayacak hem de şehir futbolun yanında sanatı, sanatçısıyla da gönüllerde taht kuracak. Şu imkânsızlıklara rağmen ortaya nice kaliteli eser koyan bu sanatçılarımıza ve ismini burada anmadığım şehirden çıkan değerlerimize biraz daha destek, biraz daha imkân, biraz daha ilgi gösterebilsek... Trabzonspor şehre büyük değer katıyor, bunu asla inkâr edemem ama şehrin ileri gelenleri, siyasileri, belediye başkanları ve yaşayanları sanatçılarımıza da sahip çıkmalı.Zifin şu an vizyonda..