Afganistan'daki 5 yıllık iktidarı ABD müdahalesiyle 2001 yılında sona eren Taliban, 20 yıl sonra ülkenin kontrolünü yeniden ele geçirdi.

Taliban’ın Afganistan’ın başkenti Kabil’e girmesiyle, sosyal medyadan ve haber ajanslarından yansıyan fotoğraflar, yaşanan trajediyi de gözler önüne serdi.

Afganistan’da adeta bir insanlık dramı yaşanıyor…

Ve dramın başrolünde de her zaman olduğu gibi kadınlar ve çocuklar yer alıyor…

Cumhurbaşkanı ilk uçakla ülkeyi terk etti.

Onlarca erkek hareket halindeki uçağa tutunarak kaçmak istedi.  

Afgan kadınlar ise kendilerinin ve çocuklarının yaşamları için endişe ederek yeni düzene karşı çıkıyorlar. Afgan Mülteciler Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği'nden Zakira Hekmat, Afganistan'da kadınların "Bizi Taliban götürmesin, bu ölüm daha şereflidir" diyerek intihar ettiğini açıkladı. Kadının adının olmadığı ülkede yaşananlar tek kelimeyle korkunç…

Afganistan’ın ilk kadın belediye başkanı Zarifa Ghafari, yaşamından endişe ettiğini belirterek, “Ben ve ailem için yardım edecek kimse yok. Taliban gelecek ve beni öldürecekler. Ailemi bırakamam. Zaten nereye gideceğim ki” dedi.

Afganistan’da muhabirlere konuşan bir kadın, "Geleceğimi düşünüyorum, beni öldürürlerse kızlarıma ne olacak. İki kızım annesiz kalacak" diyerek endişesini dile getirdi.

Kabil'de yaşayan kadın bir üniversite öğrencisi, Taliban'ın Kabil'e girmesiyle gördüğü korku dolu kadın simalarını şu sözlerle anlattı. “Hepimiz eve gitmek istiyorduk ama toplu taşıma kullanamıyorduk. Sürücüler bir kadını taşımanın sorumluluğunu almak istemediklerinden bizi araçlarına almıyorlardı. Durum başka bir şehirden gelen ve yurtta kalan kadınlar için daha da kötüydü; korkmuşlardı ve nereye gideceklerini bilmiyorlardı.”

Üniversite öğrencisi devam ediyordu;

“Görebildiğim tek şey kadınların korku dolu ürkmüş yüzleriydi. Afganistan kadınları sahip oldukları sınırlı özgürlükler için çok bedel ödedi. Bir yetim olarak eğitim alabilmek için halı dokudum. Pek çok maddi sorun yaşadım ama geleceğim için bir sürü de planım vardı. Her şeyin böyle sonlanacağını hiç beklemiyordum. Öyle gözüküyor ki hayatımın 24 yılı boyunca ne elde ettiysem yakmam gerekiyor artık.”

***

Afganistan’da yaşananları gördükçe, ne kadar şanslı olduğumuzu bir kez daha hatırladık. 

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün o günün zor koşullarında kurduğu laik ve demokratik cumhuriyetin ne kadar önemli ve değerli olduğu bir kez daha gözler önüne serildi.

 Atatürk; demokratik, laik, insan haklarına, kadın-erkek eşitliğine, hukukun üstünlüğüne dayalı Türkiye Cumhuriyetini bizlere armağan etti. O sadece dahi bir komutan değil aynı zamanda kadın ve erkeğin eşitliğine inanan büyük bir liderdi.

Ulu Önder, 1934 yılında kadınlara seçme ve seçilme hakkı vererek kadınların erkeklerle eşit olabilmesinin yolunu açtı.  Bu hak dünyadaki birçok ülkeden daha önce Türk kadınına verilirken, Batı bu konuda Atatürk'ü örnek aldı.

Atatürk’ün kadına verdiği önemi anlatan çok sayıda sözü bulunmaktadır.

“Bir toplum, bir millet erkek ve kadın denilen iki cins insandan meydana gelir. Mümkün müdür ki, bir toplumun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça, diğer kısmı göklere yükselebilsin!” sözü ise bugün Afganistan gibi ülkelerde yaşananları net bir şekilde açıklamaktadır.