Evvelce Rusya’nın büyük bir
parçasına Deşt-i Kıpçak denirdi.
Kafkas Dağının kuzeyinde,
Baykal’dan Alplere uzanan bozkırın, dünyada bir benzeri olmayan güçlü devleti
idi, Kıpçak Devleti!
Deşt-i Kıpçak öylesine
güçlüydü ki, 4’ncü ve 5’nci yüzyıllarda Roma, ona vergi verirdi! Fakat dünya
hakimiyetini ele geçirmek isteyen Katolik Hıristiyanlar gözlerini bu topraklara
dikmişlerdi. Bunu da “Hıristiyanlaştırma” yoluyla yaptılar!
Önceleri Deşt-i Kıpçak’ta
başarılı olamadılar. Çünkü Bozkır’da “Tek tanrı inancı” (Hanif İnancı) yaşayan
Türkler vardı.
Papa’nın keşişleri, daha
sonra Moskova’ya geldiler ve Rurik Hanedanını asit ve cıva ile yavaş-yavaş
zehirleyip yok ettiler. Bunu yapmalarının nedeni Korkunç İvan’ın,
Hıristiyanlığı ve Papaya gönüllü olarak itaat etmeyi reddetmesiydi.
Sonra Romanov Moskova’sına
yuvalanmış arşivci keşişler her şeyi tahrif ederek, Rus tarihini kasten 9’ncu
Yüzyıldan başlattılar. Rusların ortaya çıkışını, Bosfor Devletine bağladılar.
Aslında birer Deşt-i Kıpçak
kentleri olan Rus Kentlerini ise, asırlardan beri burada yaşayan Türkleri yok
sayarak, Slav kentleri yaptılar. Bozkır çocuklarının kendilerine Kıpçak
dediklerini bile gizlediler.
Rus bilim insanları arasında
şöyle bir söz vardır; “Rusları fazla kazımayın, altından Türkler çıkar!”
Vatikan ve sömürgeci batı,
Kıpçakların tarihine yaptıklarını devamlı olarak yaptılar.
Dünya medeniyetini,
uygarlığın kaynaklarını antik Grek eserlerine, Roma Hukukuna, Hıristiyan
öğretisine indirgeyip, bunun dışında kalanları “Barbar” “Vahşi” olarak
gösterdiler!
Halbuki heykel ve mimarlık
sanatı Doğu’dan alınmıştır.
Roma Hukukunun, Roma’da
keşfedilmediğini ve onun da diğer ritüeller, semboller gibi, İsa’dan en az
500-700 yıl önce, barbar dedikleri Doğu’da var olduklarını bugün bilmekteyiz.
Ön Türklerin en az 15 Bin yıl
önce Anadolu’ya tekerleği bulmuş, tarımı öğrenmiş, bazı hayvanları ehlileştirmiş
olarak geldiğini ve tüm medeniyetlere beşiklik ettiğimizi, namuslu yabancı
bilim insanları yeni-yeni kabullenmektedir.
Son Türk Devleti olan Türkiye
Cumhuriyeti tarihini, Atatürk vefat ettikten sonra tahrif edip, Türklerin
Anadolu’ya ilk kez 1071 yılında geldiğini, dünyaya dikte ettirdiler!
Tarihimizi çarpıttılar,
eğitimimizi çarpıttılar. Parayla satın aldıkları yobazlar kanalıyla İslam
dinini de istedikleri gibi kullandılar…
Aziz Türk Milleti;
Bu kadar önemli ve uzun bir
çalışma gerektiren konuyu “Günlük Yazı” formatında takdim etmenin çok zor
olduğunu takdir edersiniz.
Bu uzunca girişi yapmamızın
sebebi, Emperyalistlerin güçlendikçe yeni-yeni planlar geliştirdiklerini
anlatmak içindir!
Haçlı Seferleri ile sonuç
alamadılar! Artık savaşarak ülkeleri ele geçirme devrini de kapadılar. Ülkeleri
ekonomik tetikçilerle çökertip ele geçirmek daha masrafsız hale gelmişti.
BOP gibi, insanları-ülkeleri
yok edecek projeler için “Eşbaşkan” yaratıp kendi insanlarına karşı
kullandılar!
Emperyalistler, tarihte ilk
kez BOP için uzun vadeli plan yapıp, ülkemizin başına “İhvancı-Ümmetçi” birini
getirdiler.
Dünya siyasi tarihinde kabul
görmüş bir kural şudur; “Bir defa ihanet eden, her zaman ihanet eder.” 22
Yıldır Türkiye’yi yöneten ve Erdoğan’a biat eden kadronun tamamına yakını çok
zengin oldu!
Türk Milleti fakirleştikçe
bunlar zenginleşti!
Düşünebiliyor musunuz, bizde
dünyanın en zengin 8 siyasetçisi arasına girmiş biri var! Hollanda’nın
zenginleri arasında gösterilen Başbakan var!
Bu hain takımının, ülkeyi
nasıl soyduklarının en büyük kanıtı, ülkeyi yönetenlerin veletlerinin hiç
çalışmadan, devlete kuruş vergi vermeden zengin olmalarıdır.
Demek ki, Erdoğan doğru
söylemiş; “Hırsızlık, evlattan babaya değil, babadan evlada geçer!”
Sağlık ve başarı dileklerimle…