Özellikle Doğu Karadeniz’de her zaman önemli bir ekonomik
değer olan fındık, yeni sezonda ve gelecek yıllarda değer artışını sürdürecek
bir ürün olarak dikkatleri üzerine çekmeye devam edecek. Geçen yıl açıklanan
taban fiyat ve doğru adımlarla değer kazanan fındık, TMO’nun zamanında devreye
girmesi, peşin ödeme, lisanlı depoculuk sisteminin de doğru işletilmesiyle
üreticinin elinden itibaren değer artışı yaşadı. Ürüne olan talep artışı ve
stokçuluğun önlenmesi de bu değer artışını destekledi ve gelecek yıllarda da
istikrarla sürmesini sağlayacaktır.
Ancak bu sezon fiyattan ziyade ürünün hasadı ve pazara
hazır hale gelmesi, yani insan faktörü daha fazla öne çıkacak gibi. Korona
salgını ve tedbirleri sebebiyle; sosyal mesafe kuralları ve kısıtlamalar
nedeniyle süreç biraz sıkıntılı geçecek gibi. Çay üreticisi bugünlerde bu
sıkıntıları yaşıyor. Normalleşme geçişi ne kadar uzun sürerse bu sıkıntılarda o
oranda artabilir. O yüzden özellikle bölgemizde sosyal mesafe ve kısıtlama
kurallarına uyum sağlamak son derece önemli. Zira fındık her aşamasında insan
emeğine yoğun ihtiyaç duyulan bir ürün!
Ama bu sezon sorun olmayacak tek konu ise yukarıda da
belirttiğimiz fiyat meselesidir. Geçen sezon gerçek değerini bulmaya başlayan
fındık üreticinin de, tüccarın da, sanayicinin de ihracatçının da yüzünü
güldürmüş, bundan sonra da güldürmeye devam edecektir. Ürünün bol olması ya da
az olması da artık bu değeri düşürmez, aksine az olması daha da artmasına sebep
olur. Artık biliyoruz ki; fındık başta çikolata sanayi olmak üzere kullanıldığı
her alanın tek vazgeçilmez ana hammaddesidir. Fındığın kullanım çeşitliliği
arttıkça ve insanlar bu lezzeti talep ettikçe bu değer daha da artacaktır.
Artacaktır diyoruz çünkü artan talebe karşılık üretim artışı yok! Aksine
daralan bir üretim söz konusu. Sürekli genişleyen şehirlerin ve yoğun inşaat
sektörünün kuşatmasında olan mevcut fındık bahçeleri her geçen gün daha da
daralmaya devam ediyor! Eğer buna dur denilmezse, her geçen gün daha da daralan
mevcut üretim ve üretim alanları dünya da oluşan talebi karşılamakta her yıl
daha da yetersiz kalacak. Dünya da fındık üretimi ile ilgili girişimler olsa da
Türk fındığının, Karadeniz fındığının özellikle Giresun Kalite fındığın yerini
tutmuyor/tutması da mümkün değil!
O yüzden bu değer sadece bize münhasır bir değer olarak
kalacak! O yüzden ilk etapta yapılacak en önemli şey, mevcut üretim alanlarını
korumak, kalitesini ve verimini artırmak olmalıdır. Bunun da en önemli ayağı
yine insan faktörüdür. Yanlış uygulamalar ve politikalar yüzünden yıllardır
bahçesine ürününe küstürülen fındık bölgesi insanı yeniden bahçeye
sokulmalıdır. Bahçeden gelecek ürünle/gelirle hayatını idame
ettirecek/geçinebilecek hale getirilmelidir. İşte bunu başarabilirsek hem
fındığın değerini artırmış hem de bölge insanının istihdam ve gelir darlığı
meselelerini de çözmüş oluruz.
Şu an da dönümde alınan ürün miktarı ortalaması
bölgemizde 50-100 kg arasındadır. Doğru bakımla bu verim 200-300 kg’a
çıkabilir. Yani mevcut üretim alanında dahi üretim 2-3 kat arttırılabilir. Bu
da artan talebi şimdilik dengeler/karşılar.
O yüzden fındığın bu sezon ve bundan sonraki sezonlar
için en büyük sorunu artık ürün fiyatı değil, fındığı toplayacak, bakacak ve
değerini artıracak insan faktörüdür. Bakış açısını değiştirmek ve pozisyonu
yeni bakış açısına göre almak çok önemli ve değerlidir. Elimizdeki değerin ve
potansiyelin farkına varır ve buna göre davranırsak kazanan üretici ve ülkemiz
olur…