Trabzon Tabip Odası Başkanı Mehmet Duman, sağlık alanında yaşanan sorunlar ve halk arasında "Sarı Serum" olarak bilinen uygulama hakkında açıklamalarda bulundu. Sarı Serum'un kontrolsüz kullanımının ciddi sağlık riskleri doğurduğunu belirten Duman, son günlerde bu nedenle ölüm vakaları yaşandığını ifade etti.
B vitamini içeren bu serumun, tedavi edici bir etkisinin bulunmadığını vurgulayan Duman, vatandaşların doğru sağlık bilgisiyle bilinçlendirilmesi gerektiğini söyledi. Kış aylarında artan mevsimsel enfeksiyonlara da değinen Duman, toplu yaşam alanlarında hastalıkların hızlı yayılabileceği konusunda uyarılarda bulundu.
Duman ayrıca, özel sağlık kuruluşlarının işleyişi ve hasta-hekim ilişkilerine dair değerlendirmelerde bulunarak denetim mekanizmalarının önemine dikkat çekti. Trabzon Tabip Odası Başkanı Mehmet Duman muhabirimiz Bahar Akbuğa’nın sorularını yanıtladı. İşte o söyleşi…
ARTIK NET GÖRÜYORUZ
Sarı Serum’un yanlış ve aşırı kullanımı sağlık üzerinde nasıl olumsuz etkiler yaratabilir?
Öncelikle Sarı Serum kavramını açıklamamız gerekiyor. Sarı Serum, aslında bir ilacın serum içerisine katıldığında ortaya çıkan renk değişiminden kaynaklanıyor. Örneğin, B vitamini içeren bir ilacı seruma eklediğinizde, bu serum sarı bir renk alır. Halk arasında bu duruma "Sarı Serum", "atom" veya "kokteyl" gibi çeşitli adlar veriliyor.
Bu kavram aslında yeni değil. Acil servislerde özellikle grip olan ya da kendini halsiz hisseden hastaların tedavisinde kullanılan bir uygulamaydı. Ancak zamanla bu ilaca yönelik talep arttı ve vatandaşlar, eczanelerden, sağlık kabinlerinden ya da internet üzerinden "Sarı Serum" adıyla bu ürünü temin etmeye başladılar.
Ne yazık ki, bu tıbbi ürünün kontrolsüz ve bilinçsiz şekilde kullanılması, ciddi tehlikeler doğurdu. Son günlerde, özellikle geçtiğimiz bir hafta içerisinde bu yanlış kullanımın ölümlere yol açtığına dair üzücü haberler aldık. Kontrollü bir şekilde uygulanmadığında ne kadar tehlikeli olabileceğini artık daha net görüyoruz
DOĞRU TEDAVİ ÖNEMLİ
Sarı Serum'un içinde B vitamini olduğunu belirttiniz. Peki, B vitamini vücutta ne gibi etkiler yaratır?
B vitaminini tedavide genellikle alkol tedavisi ve alkol zehirlenmesi durumlarında kullanıyoruz. Ancak grip tedavisinde Sarı Serum'un iyileştirici bir etkisi olduğuna dair herhangi bir tıbbi kanıt bulunmamaktadır. Sarı Serum alan bir hasta, "Bu tedaviyi aldım ve çok iyi oldum" şeklinde bir geri bildirimde bulunmaz.
Halk arasında "kokteyl" veya "atom" gibi farklı adlarla anılan bu uygulamalar, aslında çoğunlukla serumun rahatlatıcı etkisi ve içinde bulunan ağrı kesiciler sayesinde bir iyileşme hissi yaratır. Ancak bu durum, B vitamininin ya da Sarı Serum'un direkt bir rahatlatıcı etkisinden kaynaklanmaz. Bu yüzden, doğru bilgiye sahip olmak ve doğru tedaviyi tercih etmek sağlık açısından çok daha önemlidir.
ÇOK BÜYÜK RİSK
Türkiye’de Sarı Serum nedeniyle yaşanan vakalarla ilgili bir istatistik var mı?
Son bir hafta içerisinde üç kişinin bu durumdan etkilendiğine dair haberler aldık. Ancak bu bilgileri basından takip ettiğimiz kadarıyla biliyoruz. Net bir istatistik ya da veriye dayalı bir kayıt elimizde bulunmuyor. Ayrıca bu vakaların kesin olarak B vitamini nedeniyle gerçekleştiğini söylemek de doğru olmaz. Belki de seruma eklenen başka bir ilaç ölümcül bir reaksiyona yol açmıştır.
Burada asıl tehlike, bu ilaçların damar yoluyla direkt dolaşıma katılmasıdır. Eğer ilacın yan etkisi veya alerjik bir reaksiyon ortaya çıkarsa, müdahale edilmesi gereken süre çok kısadır. Hasta güvenli bir alanda değilse, yani bir hastanenin acil servisinde veya müdahale edebilecek donanımlı bir sağlık kuruluşunda bulunmuyorsa, bu durum ölümle sonuçlanabilir.
Özellikle ev ortamında ya da yeterli güvenlik önlemlerinin alınmadığı, sağlık açısından uygun olmayan yerlerde serum takılması çok büyük risk taşır. Bu yüzden, vatandaşların bu tür tedavilerin yalnızca güvenli sağlık ortamlarında yapılması gerektiği konusunda bilinçlenmesi büyük önem taşıyor.
TAMAMEN YANLIŞ ALGI
Sarı Serum'un yayılmasını engellemek için devletin veya sağlık otoritelerinin alması gereken önlemler nelerdir?
Aslında bu konuda alınacak en etkili önlem, toplumun bilinçlendirilmesidir. Sizlerin, yani basının doğru ifadelerle halka gerçekleri aktarması büyük önem taşıyor. Vatandaşların, sağlıkla ilgili yanlış algılardan kurtulması gerekiyor. Örneğin, bazı hastalar "serum takılınca hemen iyileşiyorum" gibi bir inanışa sahip. Ancak bu doğru değil. Bir hastanın iyileşmesi, sadece serumla değil, altta yatan sağlık probleminin doğru şekilde tedavi edilmesiyle mümkün olur.
Acil durumlarda, örneğin ateşli bir hastaya damar yoluyla ateş düşürücü verilmesi veya alerjik reaksiyon geçiren bir hastaya hızla müdahale edilmesi etkili olabilir. Ancak "Sarı Serum hemen ayağa kaldırır" gibi bir tedavi yöntemi mevcut değil. Bu, tamamen yanlış bir algıdan ibaret.
Tıpta bu tür yanlış inanışlara "plasebo etkisi" diyoruz. Vatandaşlar, seruma eklenen B vitamininin rengini değiştirmesi nedeniyle bu seruma iyileştirici bir anlam yüklüyor. Bu algının değişmesi gerekiyor. Doğru bilinçlenme sağlanmalı ve gerekli olduğu takdirde doğru ilaç tedavilerinin uygulanacağı düşüncesi ön plana çıkmalı.
Unutmamak gerekir ki sağlık profesyonelleri uzun ve zorlu bir eğitim sürecinden geçerek mesleklerini icra ediyorlar. Dolayısıyla vatandaşların bilinçli sağlık hizmeti alabilmeleri için doğru bilgiye sahip olmaları şarttır.
İŞLETME HALİNİ ALDI
Tabipler Odası olarak kendinizi nerede görüyorsunuz? Tabiplerin karşılaştığı sorunlar nelerdir?
Biz de bir meslek odası olarak, diğer meslek gruplarında olduğu gibi kendimize özgü sorunlarla karşılaşıyoruz. Tabiplerin yaşadığı sorunlar çeşitli alanlarda kendini gösteriyor ve biz bu sorunlar karşısında mücadelemizi sürdürüyoruz. Örneğin, birinci basamak sağlık hizmetlerinde aile hekimleri yönetmeliğinde yapılan değişiklikler halkın sağlık hizmetlerinden faydalanmasını olumsuz etkileyebiliyor. Bu tür durumlarda basın açıklamaları yaparak veya çeşitli platformlarda görüşlerimizi dile getirerek çözüm arayışında bulunuyoruz.
Özel hastaneler de kendilerine özgü zorluklar yaşayabiliyor. Ayrıca halk sağlığını tehdit ettiğini düşündüğümüz konular üzerinde de görüşlerimizi ifade ediyoruz. Örneğin, yeni doğan krizi gibi ciddi sorunların önlenmesi için neler yapılması gerektiği konusunda hem kendi aramızda hem de çeşitli platformlarda fikirlerimizi paylaşıyoruz.
Sağlık sektöründe tabiplerin en büyük sorunlarından biri, işletme mantığına dayalı bir sistemde çalışmak zorunda kalmalarıdır. Artık sağlık kuruluşları birer işletme gibi faaliyet gösteriyor ve hekimler performansa dayalı sistemlerle adeta bir yarışa sokuluyor. Bu durum, hastalarla hekimler arasındaki ilişkiyi olumsuz etkiliyor. Eskiden hastalarımız vardı, şimdi ise "müşterilerimiz" oldu diyebiliyoruz. Sağlık hizmeti veren ve alan kişiler arasında ticari bir ilişki algısının oluşması, mesleğimizin temel değerlerine zarar veriyor. Bu nedenle bizler, bu işletme anlayışının sağlık sisteminden uzaklaştırılması gerektiğini savunuyoruz.
İLLE DE DENETİM
Hasta-hekim ilişkisi, işletme içerisindeki müşteri-hizmet veren ilişkisine dönüşüyor dediniz. Bu durumdan nasıl kurtulabiliriz?
Sağlık sektöründe özel hastanelerin sayısı son yıllarda önemli ölçüde arttı. Elbette sağlıkta özel işletmeler olmalı, ancak bu işletmelerin devletle ilişkilerinde denge sağlanmalı. Özel sağlık kuruluşları, devletten pay alır hale geldiğinde, daha fazla kazanç sağlamak amacıyla manipülasyonlara başvurabiliyor. Bu durum, sağlık hizmetlerinin kalitesini düşürdüğü gibi doğum krizleri gibi ciddi sorunlara da yol açma potansiyeli taşıyor.
Bu tür sorunları önlemenin temel yolu, denetim mekanizmalarını güçlendirmektir. Devletin en önemli görevlerinden biri, denetleyici bir rol üstlenmesidir. Eğer kurumlar sıkı ve doğru şekilde denetlenirse, yanlış uygulamaların önüne geçilebilir. Denetim eksikliği sadece sağlık sektöründe değil, iş sağlığı ve güvenliği gibi diğer kritik alanlarda da ciddi riskler doğuruyor. Örneğin, yangınlarda birçok insanı kaybettik ve bu olaylarda iş sağlığı ve güvenliğine dair yeterli tedbirlerin alınmadığını gördük. Bu, denetimsizliğin acı sonuçlarından biridir.
Söyleşi: Bahar AKBUĞA