Kolay değil, dünya devletleri arasında, imparatorluktan sonra savaşarak, can vererek, kan vererek, millet olma özelliğinin en belirginini taşıyan ülke Türkiye’dir. Bir Çanakkale Savaşı’dır ki; hala PENTAGON dahil çoğu ülkede silahlı kuvvetlere ders olarak okutulur. Öyle ki; Avustralya’nın ataları Anzaklar bu savaşta mağlup oldukları halde, bugün Avustralya eğer millet olmuşlarsa; bunun en önemli faktörü üniter yapıya sahip, Atatürk’ün inşa ettiği Türkiye Cumhuriyeti’dir... "Nerede İngiliz var, Osmanlı ve de Türkler her zaman zulüm ve de zarar  görmüştür" mantığının ötesinde, torunları ABD devletlerinin ülkemiz üzerindeki yansımalarına baktığımızda işte Kıbrıs Savaşı en kısa örnektir.

"Sen üretme ben veririm." 1945 model askeri malzemeler. Hemen arkasından "Benim silahımla Yunan’a vuramazsın" yansımaları, yakın tarih hepimizin gözü önündedir... Dünya üzerindeki çoğu devletlerin yaşam süreçlerinde İngiltere, ABD’nin ulusal çıkar payları hesaplanmadan; o ülkenin rejimi de, sınırları da, İngiltere’nin yazacağı ABD’nin uygulamaya sokacağı senaryodan başka bir şey değildir. Bu değişmez, perdeleri inmeyen bir tiyatrodur... Bugünlerde Türk insanının yavaş yavaş önüne getirilmek istenen 'Başkanlık Sistemi'nin getiri ve götürüsünün sancılarını bu insanlara eğer muhtarlarımız anlatacaksa; her dakika, her gün, her ay, her sene ülke adına bu yaşamsal kırılmadaki İngiltere ve ABD’nin yüksek payını aklımızdan çıkarmadan, en kutsal emanet olan canımızı ortaya koyacağımız bu topraklar için, elimizden geldiğince insanlara anlatmalıyız...

İNGİLİZ SİYASETİ DEĞİL MİDİR Kİ...

Güneydoğu Anadolu’nun sınırlarını İngiliz binbaşı çizerken, savaşa savaşa can vererek çekilen ordumuz Anadolu’da yeni cephe oluşturmak gayretindeyken, yapılacak bir şeyin kalmadığı o günlerde Musul ve de Kerkük’teki haklarımızın baki kalacağı var sayılırken, sonuçlarında Amerikan siyaseti ile bu günlere gelindiğinde ‘çağın siyah elması’ petroldeki hakkı bırakalım. Ülke bütünlüğünün, bir arada yaşamanın faziletini, kendi istekleri, arzuları ile değil de Brüksel’de (varlığı kime yarar bilinmez) NATO’nun yanında en büyük müttefikimiz, Orta Doğu’da düşmanımızı besleyen, ona hamilik yapan ABD’nin PKK ile ilişkilerini görebiliyorsak, başkanlık sistemi olmadan da bu ülkenin hiçbir bölgesinde özerklik olmuyorsa, düşüneceğimiz tek devlet ABD ve de İngiltere’nin gizli emellerinden başka bir şey değildir. Ağır sanayisi olan bir Türkiye ile bu türlü oyunlar oynanır mıydı? Hayır arkadaşlar! Onlardan vize yiyen biz değil, uygulayan biz olurduk...