SON DAKİKA



Haber > Gündem > AK Partili yıllar

AK Partili yıllar

12 Ocak 2016 Salı - 10:03








Ülkenin doğusu başka, batısı bambaşka bir hayatı yaşıyor. Peki, nereden nereye geldik? Tarafsız bir dille yazacağım. 2001 yılında Ecevit hastalandı ve koalisyon hükümetlerinin geçimsizliği zirveye ulaştı. Tüm bu olayların ardından ortaya iki yeni parti çıktı. Muhafazakar kesimin eski milli görüşçüleri ile liberal kanattaki eski ANAP’lılar birleştiler. AK Parti’yi kurdular. Bir yanda da gençliği ve gücü ile öne çıkan Cem Uzan kısa sürede tüm Türkiye’de teşkilatlandı ve yarışa dahil oldu. 2002 seçimlerinde Erdoğan, sıra dışı bir propaganda uyguladı.

Laiklik ile bir derdi olmadığını, artık değiştiğini ve herkesi kucaklayan büyük bir parti kurduklarını duyurdu ve başarılı oldu. 2002-2016 tam 14 yıl oldu. Neler yaşadık bu 14 yılda? Acil eylem planıyla duble yollar yapıldı. Hastaneler, okullar inşa edildi. Günlük hayatı frenleyen bürokrasi rafa kalktı. Ak yıllar geldi. İstikrar adına yurttaş rahat nefes aldı. Peki, buzdağının görünmeyen yüzünde neler oldu? Siyasi hesaplaşmalar başladı. MGK’da ‘bize omuz attı’ denilen subaylar tek tek içeri alındı. Bir zamanların devrimci gazetecileri bir bir toplandı.

Baskıya dayanamayan genç nesil Gezi Parkı’nda isyan bayrağı açtı. “Biz tek tip olmak istemiyoruz” dedi. Yıllar sonra Abdullah Gül şöyle söyledi: “Tayyip Bey öfkeli davrandı, Gezi Parkı’nda bu kadar güç kullanmaya gerek yoktu” dedi. Güneydoğu’da bir açılım süreci başladı. Hepimiz mutlu olduk, çünkü şehit haberleri durmuş, Ana dilini eline alan Kürtler duraksamıştı. Hatta HDP yerine ilk defa kendi kimlikleri dışında bir partiye oy vermeye başlamışlardı.

Fakat sonradan anlaşıldı ki; terörün durma sebebi açılım süreci değil, devletin örgüte hareket alanı bırakması yani tolerans tanımasaydı. Doğu’da kontrolü ele geçiren örgüt ve siyasi uzantısı terör faaliyetlerine ara vermişti çünkü yönetim artık mutlak surette onlardaydı. 2002-2016 arasında bu gelişmeler olurken, Sayın Erdoğan mecliste şöyle sesleniyordu: “Artık kan durdu; Ben her türlü Milliyetçiliği ayaklar altına alıyorum.” Belki de hümanist bir yaklaşımla söylemiştir. “Türklüğü neden ayaklar altına alsın?” dedik hepimiz. Ancak sonradan gördük ki, “Türklük” Anayasa’dan çıkarılmak istenecekti.

Reis-i Cumhur Erdoğan konuşmalarında artık “Türk” kelimesi yerine “Türkiyeli” sözcüğünü kullanacaktı. Türkiye kimlik karmaşası yaşarken, bir anda zenginleşen müteahhitlerle tanışacaktı tıpkı Özal’lı yıllarda olduğu gibi. İşte tam bu yıllarda SOMA faciasının patladığı anda bir tekme geldi Türk halkına. Adı Yusuf Yerkel. Başbakanlık Müsteşarı hesap sormak isteyen vatandaşa tekme atıyordu. “One minute” ile Ortadoğu liderliğine soyunan yeni Türkiye’nin lideri bize “Provokasyon var, dış güçlerin oyunu hepsi” diyordu. Oyunun son perdesi! Paralel Yapı.


14 yıl boyunca “Beraber ıslandık biz bu yağmurda” şarkısını söyleyen Fethullahçılar ve AKP’liler artık rakipti. “Her şey 17 Aralık yolsuzluk operasyonu ile başladı” deseler de herkes biliyordu. Cemaat ve hükümet artık güç yarışındaydı. Ders kitaplarından Atatürk kelimesi çıkarılıyor, Osmanlıca zorunlu ders oluyordu. Halbuki kimse Osmanlı torunu olduğunu inkar etmiyordu ama Atatürk yeni Türkiye’nin önünde bir engeldi. “Yeni nesil biat kültürüyle büyümeliydi.” Artık Kürt sarmalında eriyen ve özgürleşme adı altında ayrışan bir Türkiye vardı.

Duble yollarda şehit cenazeleri süratle gidiyordu. Askerliğini Ziraat Bankası şubesinde bedelli yapanlar için Milliyetçilik vaktiydi. “Bu dünya yalan dünya, nimetleri yalan asıl cennet diğer tarafta” diyen vekiller artık gayrimenkul zenginiydi. Diyanet günden güne dini değiştiren fetvalar veriyor. Daha fenası dini siyasete alet ediyor. Başarısız muhalefet liderleri varken, “Olsun; yapsınlar, yol da yapıyorlar” düzeni devam edecektir. Rusya’da Putin iktidara geldiğinde herkes güçlü bir ülke için onu tercih etti. Ardından Putin güçlendikçe Ruslar iktidarı denetleyen bir mekanizmaya ihtiyaç duydular ama artık çok geçti. Türkiye’de demokrasi, Afrika’daki demokrasi. Başkanlık sistemi çok bir şey ifade etmiyor, demokrasi çoktan öldü. Oflu Hocanın dediği gibi “Gömün gitsin”. Sevgiyle kalın...

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap