Güneydoğu sorunu bütün şiddetiyle devam ediyor. Maalesef çözüm süreci çözüldü gibi duruyor. Diyarbakır'ın Sur, Şırnak'ın Cizre ve Silopi, Mardin'in Nusaybin ve Dargeçit ilçelerinde bütün şiddetiyle yapılan operasyonların hedefi; teröristlerin temizlenmesi, kamu güvenliği ve otoritesinin ilçelerde sağlanması. Bu, devletin öncelikli olarak görevi.

UMUTLAR YOK OLDU

Devam eden operasyonlarda çok sayıda terörist etkisiz hale getirildi. 1 Kasım seçimlerinden sonra 150'ye yakın asker ve polis kardeşimiz şehit oldu. Şehitlerimizin yetimleri, eşleri ana babaları yüreklerimizi yaktı. Çatışma ortamında vurulan çocukların sayısı 44 olarak söyleniyor. PKK 'niye direnmiyorsunuz' diye kendi halkına kurşun sıkıyor. Halk doğup büyütüğü ve yaşadığı ilçeleri terk ediyor. İş yerleri ve evler büyük zarar gördü. Umutlar yok oldu. Yerini karamsar görüşler aldı. PKK bu bölgenin yaşanmaz yerler olarak resmedip dünyaya göstermek istiyor. Bakın, devlet buraları ne hale getirdi! Okullar kapalı, camiler bombalandı, dükkanlar kapalı, göç ve korkunç bir travma yaşanıyor. En büyük travma çocuklarda yaşanıyor. En önemlisi halkın duygusal kopuş yaşanmaması için güvenlik güçlerinin ve hükümetin gayretlerinin olumlu yansımalarını görmekteyiz.

DİLİN MAHCUBİYETİ

Bu bölgenin partisi olduğunu hâlâ iddia eden HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş Rusya'ya giderek Türkiye'nin karşısında dil kullanarak zihniyetini, çözümsüzlüğe sürüklendiğini gösterdi. 9 Ekim 2014 tarihinde yaptığı basın toplantısında Selahattin Demirtaş, "Artık şiddet uygulanmamalı, hiçbir yerde şiddete destek olunmamalıdır. Şu saatten itibaren şiddet durmalıdır" derken bugün şiddet yanlısı görüntü veriyor. PKK'ya açıkça 'terörü durdurun, hendek kazmayın, silahları gömün' veya 'bırakın' diyememekte. Siyaset mesleklerin en zor ve karmaşık olanıdır. Akıllarına her geleni dillendirenler sonunda söylediklerini yutmak ve neden oldukları kaosun altında siyaseten ezilen durumunda kalabilirler. Göreceksiniz Selahattin Demirtaş kullandığı dilin mahcubiyetini yaşayacaktır. CHP Güneydoğu'da hiç yok ama Genel Başkanı oraya yakın sorunlu sayabileceğimiz bölgenin insanı.

DIŞ POLİTİKA GÖZDEN GEÇİRİLMELİ

Geçmişte Ecevit zamanında CHP'nin oy aldığı bölgede Kılıçdaroğlu'nun partisi sıfır çekiyor. Onlar kendileri adına bu bölgede neden yoklar, nasıl olunmalı? 8 Ekim 2014 tarihinde CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun söyledikleri önemli: "12 yıldır bu ülkeyi kim yönetiyor? Yanlış dış potikanın iç barışımızı bozacağını defalarca söyledik. Hükümete çağrım, şu dış politikanı yeniden gözden geçir. Türkiye'yi Ortadoğu bataklığına surüklemeyin dedik." Sayın Kılıçdaroğlu, "Ortadoğu Bataklığı"na sürüklenmeden önce mesela kendi ili olan Dersim'de yaşananları Batılı olarak mı görüyor? Ortadoğu meselesi sadece Kürt meselesi değil; işin içinde tarih var, sosyoloji var, petrol rezervleri var. Ortadoğu'yu bütün okumak lazım. MHP bu bölgede hiç yok. Bu bölgede olmayan bir parti nasıl iktidar olacak? Devlet Bahçeli zaten Ortadoğu meselesi sadece Kürt meselesi değil. İşin içinde tarih var, sosyoloji var, petrol rezervleri var. Ortadoğu'yu bütün okumak lazım. olmak istemiyor. Saadet Partisi, Milli Görüş partilerinin bu bölgede şahlandığı dönemleri iyi bilmektedir. Genel Başkanı Sayın Kamalak bu bölgeye yakın vilayetimizden. Bu millet Van ve Urfa belediye başkanlarını halen 'efsane' olarak hatırlıyor. Saadet Partisi hiç olmazsa bu bölge için efsanelerini bulmalı.

OPERASYONLARIN MERKEZİ

Komşu ülkelerdeki gelişmeler nedeniyle terör kısa sürede tamamen ortadan kaldırılamayabilir. Ancak terör örgütünün marjinal hale getirilerek günlük hayatı bu günkü kadar etkilemesi önlenebilir. PKK terör örgütünün bütün gücüyle kıra dayalı şehir savaşını yürüttüğü böyle bir ortamda, sonucu üç önemli husus belirleyecektir. Birincisi siyasi kararlılık, ikincisi güvenlik güçlerinin sabırlı ve kararlı mücadelesi, üçüncüsü bölge halkının siyasete ve güvenlik güçlerine desteği. Operasyonların ağırlık merkezi bölge halkının PKK’nın değil devletin arkasında durmasıdır. Bu nedenle halkın moralinin yüksek tutulması, terör nedeniyle oluşan zararların karşılanacağı ve yaraların sarılacağına yönelik umutların devam etmesi önemlidir.

YÜK AK PARTİ'NİN OMUZLARINDA

Halkın güvenliğini sağlayan ve halkla bütünleşen güvenlik güçleri, terör örgütünün bölgeye tekrar yerleşerek halk üzerinde baskı kurmasını önleyebilir. Bölgede günlük hayat canlanır ve ticaret gelişir. Refahın artması ve halk üzerindeki terör baskısının ortadan kalkması devlete olan bağlılığı artırır. Bütün yük AK Parti'nin omuzlarında. Fransa'da terör yükünü yüklenen muhalefetin terör olayından sonra yapılan seçimlerde başarılı olduğunu kavramak öncelikle muhalefetin işi olmalı. Yoksa Rusya televizyonlarına Türkiye aleyhine konuşan milletvekiline sahip çıkan parti iktidar olmayı çok bekler.