AKP, Kasım seçimleri ile iktidara gelmeden önce birtakım seçim vaatleri verirken, hiçbir zaman uçuk kaçık ve ‘olmayacak duaya amin’ şeklinde vaatler ortaya atmadı. Hepsi de makul, mantıklı, olabilir ve de olması gereken (eski tabirle ‘mümkün islahatler’) şeklinde idi. Nitekim bazı vaatlerinin gerçekliğe kavuşması için teşebbüslerin yapıldığını duyuyoruz. Fakat verilen bazı sözler hakkında şu an ortada herhangi bir teşebbüsün olmaması, beklentileri olanların nezdinde “Acaba unutulduk mu?” şeklinde istifhamlar doğurmaktadır.

Zira seçim vaatleri içinde Başbakan Sayın Davutoğlu 3 aylık bir miat vermişti. Yani verilen tüm vaatlerin en geç 3 ay içerisinde tahakkuk edeceği şeklinde idi. Bendeniz bir basın mensubu, yazar olarak halkımızın “Abi yazsana ne olur!” dileklerine sessiz kalamamak ve gazetemin halkın tercümanı olması gereği hemşerimiz ve bu konuların ilgili Bakanı Sayın Süleyman Soylu’ya iletiyorum. Bundan sonrası kendi ilgisine kalmış tabii. Öncelikle; “Devlet sektöründe en az iki yıl çalışmış olan taşeron firma elemanlarının devlet kadrosuna alınacağı” vaatleri hakkında, şimdiye kadar hiçbir sesin çıkmamış ve de herhangi bir çalışma emaresinin olmaması, bu elemanların tedirgin olmasına sebep olmakta.

AKP hükümetinin söz verdiği 3 ay vadeli seçim vaatlerinin içerisinde olan bu konunun muhatapları, ne zaman tahakkuk edeceği konusunda merak etmekte ve müjde beklemektedirler. Diğer bir konu; emekli olan devlet memurlarının hizmet ikramiyeleri, bilindiği gibi otuz yıl ile sınırlandırılmış, bundan sonraki emeklerinin gürültüye gittiği eskilerden kalma, bilinen, haksız ve acayip bir uygulama idi.

Bu konunun da 2000 yılından sonra emekli olanlar nezdinde halledileceği açıklanmıştı. Bazı otuz(30) yılı aşkın hizmeti olan emekli memurlar SGK’ya verdikleri dilekçelerinin akabinde gelen ret cevabına müteakip mahkemeye başvurarak, bu haklarını almakta oldukları görülmüştür. Şikâyetçiye, mahkeme kanalı ile alınan haklara, devlet bir de mahkeme masrafını da ilave ederek ödeyip, artı faizini de ekleyince gereksiz zarar uğratılmaktadır. Bu konunun TBMM’de acilen görüşülüp, bir kanunla hak sahiplerini uğraştırmadan gereğinin yapılması daha adil olmaz mı?

Zaten yapılan uygulama da gerçekten saçma sapan bir mantığın ürünü idi. Sayın Bakanımıza emeklilerin bu beklentisini de iletmiş olayım. Son ve diğer bir konu ise; İçerisinde bulunduğumuz coğrafya itibarı ile güvenlik güçlerimizin verdiği kahramanca mücadele, hepimiz tarafından takdirle karşılanmaktadır. Bunların içerisinde bazı evlatlarımız gazi olup tekrar görevlerine devam ederken, bazıları artık ağır yaralı gazi olarak mütebaki hayatlarını sakat geçirmek zorunda kalıyorlar.

Diğer bir kategoride ise bu evlatlarımız şehit olmakta, bunların da geride kalan çoluk çocuğu “Acaba mağdur ediliyor mu?” şeklinde halkımızın haklı meraklarına mucip olmaktadır. Elbette ülkemizde nerede ise maaş bağlanmamış insanlarımız kalmamışken, bu ağır gazi ve şehit evlatlarımızın geride kalanlarına tahsil, geçim, iş ve iaşe şeklinde yeterli devlet yardımı yapılıp yapılmadığı son derece merak konusudur. Bu konuda bizlere de sık sık soru tevcih edilmektedir.  Sayın Bakanımız Süleyman Soylu bu konularda yapılan çalışmaları bizlerle paylaşırsa, biz de bunları halkımıza gazetemiz aracılığı ile iletmekten memnun olacağız...