“Bayram gelmiş neyime, Kan damlar yüreğime” diye feryat ettirecek dereceye varan 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nün birini daha geride bıraktık. Ne ilginçtir ki; günümüzde basının en önemli unsurlarından olan iletişim teknolojisinde azami derecede ilerleme yaşanırken, onu kullanan insan (basın mensubu) unsurunun hak ve hukuku asgari şartlara doğru hızla akıyor. Yani, 1961 Anayasası’nda gazetecilerin çalışma koşulları ile ilgili yer alan ve “Bayram” dedirten hakların bugün yerinde yeller esiyor. Ama ne hazindir ki, bu ülkede halâ basın özgürlüğünden dem vuruluyor. * Böyle bir tablo içinde de olsa Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu’nun, 10 Ocak ile ilgili bir geleneksellik oluşturup, Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Dairesi Başkanı meslektaşımız Ahmet Yoloğlu’nun da organizesi ile gerçekleştirdiği buluşmayı bir kenara koymak, önemsememek mümkün değildir. TSYD adına Antalya’daki seminer nedeniyle katılamadığımız organizasyon için teşekkür ederken, Genel Sekreterimiz Celal Kadıoğlu’nun kendisine armağan ettiği maskot hamsilerin arasındaki yer aldığı fotoğrafın Sayın Başkan Gümrükçüoğlu’nu, bu şehrin bir maskotu olmadığını da hatırlatmıştır umarım!

HOCA İLE CEMAAT HESABI!

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, Van Büyükşehir Belediyesi’nin personeline bütçesinin yüzde 39.8’ini harcadığını ve bunun da olması gerekenin çok üzerine çıktığını belirterek, hükümet olarak gereken denetimi yapacaklarını söylemesi, ister istemez Sayıştay’ın kaldırılan hesap inceleme yetkisini akla getirmedi değil! * Hem de, ‘yerel yönetimlere özerlik’ payesini de azami düzeyde verip de, şimdi kullanılan o payeden şikayet ederek. * İnsan ister istemez, “Hoca yellenen de cemaat boca eder” diye düşünmüyor değil! Öyle ya, sen devletten Sayıştay’ı kenara iterek denetilmeyi kaldırırsan, elin oğlu da, “Hükümet neymiş ki?” diyerek, tüyü bitmemiş yetimin hakkından aldığı paraları teröristlere bile verir. Nasıl olsa denetleyen yok... En azından şimdiye kadar... 7-8 yıldır...

BİZDEN HATIRLATMASI!

Şu bizim iş, öylesine enteresan hale geldi ki; alçak yerdeki tepecikler kendilerini dağ zannetmeye başladılar! Haddini, hududunu bilmeyerek, “Ben var basın var, ben yok basın yok” misali, kendilerini doruklarda gezinen etkili ve yetkili sananlara, hele bir de ötede beride, yandan arkadan konuşanlara iki cümlemiz var. Birincisi; büyüdükçe mütevazi olmayı öğrenin ki, insanlık adına kazanımınız olsun! İkincisi; olup biteni bir kenara koymadan, yapıp-ettiklerini unutmadan ozanın dediğini anlayabilmektir: “Sen seni bil sen seni. Sen seni bilmez isen koparırlar enseni!” BUGÜNÜN MÜSLÜMANLARINA! Hiç öteye beriye atlamaya, hele hele kıvırmaya gerek yok. Mehmet Akif Ersoy, 80 yıl öncesinden bugünü tespit etmiş. Hem de bakın ne kadar? “Müslümanlık nerde! Bizden geçmiş insanlık bile...  Adam aldatmaksa maksat, aldanan yok, nafile!  Kaç hakiki Müslüman gördümse, hep makberdedir; Müslümanlık, bilmem amma, galiba göklerdedir.”