Hiç ama hiç uzatmaya, evelemeye gevelemeye gerek yok... Devlet-i aliyedeki yetkilerini kullanıp, haksızlık yaparak; seçimle iş başına gelmiş, Türkiye Okul Sporları Federasyonu Başkanı Ayhan Pala’ya önce 2 ay ceza kesip, ardından da görevden almak için bahane uydurmaya çalışanlara birileri artık “durun” demeli ve “Nedir bu kin ve nefretiniz?” diye de sormalı... Bunu diyecek tek etkili de, yetkili de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Süleyman Soylu’dur. Sayın Soylu, tıpkı 9 ay önce Trabzon’dan geri alınmak istenen ve Temmuz ayında yapılacak olan Dünya Okul Sporları Olimpiyatları için ortaya koyduğu doğru ve takdire değer tavrı burada da göstermelidir. Başta da bu konuyu en iyi bilenlerden Trabzon Milletvekili Sayın Salih Cora olmak üzere tepeden tırnağa kadar herkes bu haksızlığa karşı da Bakan Soylu’nun yanında yer almalıdır. Şunun şurasında 5 bine yakın sporcu ve spor adamının katılacağı dünya çapında bir organizasyonun yapılmasına 6 ay kalmış, Gençlik ve Spor adına görev üstlenmişler, federasyonu başkansız hale getirmek için çaba gösteriyorlar! Bu nasıl bir iş, nasıl bir mantıktır? Bu vesileyle konuyu Habertürk’te gündeme taşıyan spor adamı, meslektaşımız Mehmet Atalay’a ve dün de gazetemizde ele alan Asım Kemal Güner’e teşekkür ediyor, tüm meslektaşlarımı da kendilerine ilettiğim bilgileri kullanarak kamuoyu adına göreve çağırıyorum.

CUMA’DA SELFİ UYARISI!

Eski Milletvekili, Belediye Başkanı Asım Aykan’ın tepkisi ile Umre’den naklen yayınla yapılan selfi konusu Trabzon gündemine bayağı oturmuş! Baksanıza, dün Cuma’ya gittiğimiz camide bile hoca namazdan önce vaaz ederken konuya öyle bir değindi ki sormayın! Hatta tepkisini o dereceye taşıdı ki, “Kabe’ye gidiyorlar. Namaz kılarken ‘çek bizi, çek bizi’ diyerek poz bile veriyorlar” diyerek de söylenmedi değil... * Yanlış mı konuştu? Tamamen doğru... Üzülme be hocam! Ümmetin; ibadetin gizli, para pul işinin açık olması gerektiğini bilmediği (isteyerek veya istemeyerek), bunun için de tam tersini yaptığı bir zaman diliminde, Türkiye’de yaşıyoruz... Hiç değilse, sen çokça imam, hoca gibi bu yanlışı görmemezlikten gelmiyor, cemaatine açık açık doğruları yanlışları anlatıyorsun. Ya Allah rızasını kazanma yerine, başka hesaplar için anlatmayan, uyarmayanlar; haram ile helâle yer bile değiştirenlerin öteki alemde düşecekleri çukuru, kaynak kazanı bir hatırlasana!

HANGİ HÜSEYİN?

Bir Usta işi Hüseyin olmak var, bir de Hasta işi... Usta işi gibi Hüseyin, adının Peygamber’in torunundan geldiğini bilir, ona göre hareket eder. Hasta işi Hüseyin ise, işi gücü ihanet ve hançerlemek olan Arapların meşhur Şerif lakaplı olanı gibidir. Önemli olan, Usta’nın hangi Hüseyin’i tercih edip etmediğidir! DÜN ve BUGÜN’ÜN FARKI.. Tek cümle ile... Dünün önceliği yardımlaşma idi; bugününkü ise yarışma. Hem de bugün, “Amaca ulaşmak için her yol mubahtır”ı ilke edinecek kadar!