Karadeniz’de bir kentin sakinleri, bir sorun nedeniyle Çin’e savaş açar. Çinliler, haritaya bakar ki, Karadeniz’in kıyısında küçük bir Türk kenti. Savaşı kabul ederler. Bunun üzerine kentin ileri gelenleri toplanır. Halk büyük bir merakla sonucu beklemeye başlar. Toplantı çok uzayınca, Karadenizlilerin sabrı taşar ve salonu basarlar. Gençlerden biri, ‘’Nedır karar veremedınız. Çin’den mi korkaysınız?’’ der. Oturum başkanı şu yanıtı verir: “La ne korkmasi! O kadar insani nereye gömeceğuk, oni düşınıyruk!’’

DEMOKRATİK TEPKİDEN IRKÇILIĞA

Doğu Türkistan olarak da adlandırılan Çin’e bağlı Uygur-Sincan Özerk Bölgesi’ne yönelik iddialar sonrasında gelinen nokta neredeyse bu fıkraya döndü. Ankara’da çekik gözlü bir kadını linç etme girişimi sırasında, saldırganları engellemeye çalışan göstericinin sözleri şöyleydi: “Keşke elimden gelse de hepsini gebertsem, ama olmaz böyle...'’ Sanki “Nereye gömeceğuk’’ der gibi. Her çekik gözlüye Çinli diye saldıranları mı, Uygurların işlettiği Çin lokantasını tahrip edenleri mi, konsolosluk basarak Türkiye’nin onuruna halel getirenleri mi ararsınız! Demokratik protesto hakkı, ırkçı bir zemine oturtuldu, çekik gözlü avına dönüştürüldü. Bazıları, ‘’Çinli kanına ne kadar susadığını’’ açıklayacak denli gaddarlığın doruklarına götürdü işi. Ülkemize konuk olarak gelenlerin yaşamı, huzuru devlete ve bizlere emanet değil mi?.

YALAN VE ABARTILI KAMPANYA

Uygurların da, bütün ezilen halkların da daha özgür bir dünyada yaşama istekleri asla görmezden gelinemez. Ancak halkların daha özgür yaşama isteklerini, çıkarlarının bir aracı yapmak isteyen küresel güçler de görmezden gelinemez. Türkiye’nin olduğu gibi Çin devletinin de egemenlik hakları vardır. Elbette hukuk içinde kalmalıdır. Sosyal medyada Çin karşıtı bir rüzgar estirildi. Tekmelenen çocuklar, katledilen insanlar. Sonra anlaşıldı ki bu fotoların ve videoların Çin’le ilgisi yok. Çin’de oruç tuttukları için insanların öldürüldüğü iddiası da gerçek dışı. Uygurlar camide ibadet ediyor, oruçlarını tutuyor.

ERDOĞAN BU KEZ HAKLI

Uygur- Sincan Özerk bölgesinde CIA kaynaklı El Kaide başta olmak üzere dinci şiddet gruplarının saldırıları yeni değil. Çin devletine karşı büyük bir uluslararası komplo var. Çin bu saldırılara kaşı kendini korumak gerekçesiyle insan hakları haller de yapabiliyor. Peki neden şimdi? Türkiye, NATO ve ABD dışında bazı seçenekler arıyor. Çin’le yapılan füze anlaşması bunlardan biri. Geç de olsa devlet adına açıklama yapan Erdoğan’ın ‘’Bu yalan iddia ve saldırıların Çin’e yapacağım gezi öncesine gelmesi manidar’’ sözleri fevkalade önemli. Ülkücü kesimin, olası bir uluslararası kampanyanın parçası olmamaya özen göstermesi gerekir.