Başbakan Ahmet Davutoğlu, 7 Haziran akşamı, AKP Genel Merkezi’nde yaptığı balkon konuşmasında, “Yarın yeni bir güne yeni bir dava aşkıyla ‘Ya Allah Bismillah’ diyerek başlayacaksınız dava arkadaşlarım” diye hitap ediyordu. Konuşmasında üzerine basa basa ifade ettiği “dava arkadaşlarım” söylemi çok dikkatimi çekmişti. Öyle ya, dava adamı olmak için davanız, o dava için ortaya koyduğunuz ilkeleriniz olmalı. AKP siyasetinde ise devlet ilkelerinin bile nasıl yok edildiğini göremeyen var mı?

Aynı “dava adamı” ifadesini, yakın zamanlarda Sayın Bahçeli gazetecilerin, ‘MHP vekillerine Bakanlık teklifi gelirse tutumunuz ne olur?’ sorusuna verdiği, “Bizim partililerimiz değil, dava arkadaşlarımız vardır. Dava ne alınır ne satılır” söyleminde duyduk. Bu samimi söylem, MHP’nin şimdiye kadar ortaya koyduğu ilkeli duruşunun da bir özetiydi. (Bu arada, Sayın Bahçeli’nin bu söylemini; daha dün yani seçimler esnasında, “Dava adamlığı ve Ülkücüyüm” söylemlerini radikal bularak ‘Herkesin adamı olmalıyız’ kafasında olanlara yüzünü dönen teşkilatçıların dikkatine sunarım.)

***

Zekâ ve düşünceye dayanan, inançtan yoksun bir dava olabilir mi? Yüce fikirli dava adamlarının ömürleri, zirvelerin aşkıyla yanar tutuşur ki; zirvelerin yolları korkaklara, ürkeklere ve idealleri ile hemhal olmayanlara kapalıdır bilesiniz. Dava sesi öyle siyaset mikrofonlarına sığmaz, ırmakları coşturur, sizi ölüme bile yalın ayak koşturur. ‘Dava sahibi olmak’ demek, ‘iddia sahibi olmak’ demektir. Dava sahibi mesele çıkarmaz, mesele edinir. Bir şeyleri mesele edenler gafletin, o şeyleri mesele edinenler mahrumiyetin, mesele çıkaranlar ise ihanetin açığa çıkmasına sebep olurlar.

Bu insanlar edindikleri meseleyi, başkalarına da mesele eder ki, işte bu noktada ülkücü/lük konuşmaya başlar. Türk Milleti bu insanlara zaman zaman kızsa da, gizliden gizliye haklılıklarına onay vermiş, saygı duymuştur. ‘Türkeşçiler’ diye tanımladıkları ülkücülerin, 78’ler de halkın yüreğindeki onayını hatırlayın... Bu gönül adamlarının her zaman, ülkeleri ve ülküleri adına ortaya koydukları iddiaları olmuştur.

Onlar Allah rızasının nasıl kazanılacağını, nerde olduğunu iyi bilirler. Şimdi, bir siyasi ahlak erozyonu yaşanmışta, bir zatı muhterem yolundan ayrılmış. Derde bakar mısınız? Davası için terlememiş birisinin yokluğu, bizim davamız olabilir mi? Demek ki neymiş efendim? Dava adamlığı, ünvanla, parayla, isimle, artistlikle, beş yıldızlı hayatla olmuyormuş. “Yürek” dedik. “Gönüllülük” dedik. “Bulunduğun ortama, yol arkadaşlarına ve davana inanmak”dedik. 

Şaşırmamayı, bundan böyle enerjimizi boş işlere harcamamayı öğreneceğiz. Ülkücünün nefesi millettir. Bu nefes tükenmez, tükenmeyecektir. Sarılın birbirinize, en çok da, inancınıza ve ülkücü kardeşliğinize... Yazımı sonlandırırken bir hatırlatma; yönetenler halkın duasıyla yürür ve başarılı olur. Halk yönetenleri için dua ederse bu memleket payidar olur. Hele hele anaların duasını almayı hiç unutmayın Davamızın tek sahibi Allah, bizlerin yardımcısı olsun. İnşallah.