SON DAKİKA



Haber > Gündem > Dilin altındaki yararlı bakla

Dilin altındaki yararlı bakla

08 Mayıs 2016 Pazar - 10:38








Batı’da yalanlar iki türlüdür. İkisinin de rengi vardır.Ölmekte olan hastaya yakında iyileşeceğini söylemek türünden palavralara “beyaz yalan” derler. Öteki türlüsünün, sağlam birine vitamin diye zehir yuttururken aynı lafı etmenin adı da kara yalan olur o hesapça.

Ama günlük yaşamı renklendiren sayısız kıtırdan pek azı katıksız iyi niyet ya da kopkoyu melanet kapsamındadır. Büyük çoğunluğu çaresizlik ve akılsızlıktan kaynaklanan gri yalanlar sınıfına girer. Hatta yalan olup olmadıkları tartışmalıdır kimi zaman.

                                                                                              ***

Bir İngiliz gazetesi yayımladığı en büyük yalancılar listesinin başına Amerika’nın eski başkanı Bill Clinton’u koydu. Nedeni? Monica adlı bir yosmayla yediği herzeyi inkâr etmiş, karşı yöndeki iddialar kabul görünce görevden alınmanın eşiğine gelmiş olması.

Oysa tartışmalıdır o hikaye. Aşna fişnelik için Beyaz Saray’ın başkan odasından başka yer bulamayan Bill’in densizlik ve acemi zamparalık şampiyonu olduğu su götürmez. Ama “yalancı” mıdır?


Kamera merceklerinin, yani seçmen gözlerinin içine bakarak şöyle dedi:

“Ben o kadınla cinsel ilişkiye girmedim.”

Sonradan Monica’nın bir mavi giysisi ele geçti. Üstünde bulunan sperm kalıntısının şaşkın başkana ait olduğu anlaşıldı laboratuarlarda ve bu yabancılık kayıtı sayıldı.

Bill’in yandaşları “Hukuk yanlışı yapılıyor. Belirlenen olay ‘cinsel ilişkiye girmek’değildir” diye ayağa kalktılar. Karşıtları ise büsbütün öfkelendiler, “Kepazeliğe bir de laf oyunbazlığı rezaleti ekleniyor,” diyerek…

                                                                       ***


Saman altından su yürütmeye çalışırken samanları ıslatmasına yuh çeksem de, acırım Bill Clinton’a. Çünkü halden anlarım. Başta onun selefleri, çoğu erkek aynı yollardan geçmiş de izini belli etmemiştir.

Kendimi ise genelde doğrucu bilirim. Ama karşı cinsle ilişkiler açısından sicilim koyu gridir. Ve iddia ederim ki kabahat değildir bu. Çünkü kaçınılmazdır.

                                                                ***

Apaçık konuşalım mı?

Sevgili feministler, sizin safınızdayım. “Ne demek kabahat değil,” diye hemen kızmayın, biraz empati lütfedin.


Kanı yüksekçe dozda testosteronlu bir erkek yerine koyun kendinizi. Çok çekici bulduğunuz zekâ yoksunu dilber abuk sabuk sorular soruyor:

“Sana evet dersem bana saygın eksilmez mi?”

“Sırf  güzelliğime kapılmadığıma emin misin?”

Hep sevecek misin beni?

Hiç yalan söylemeyecekseniz şöyle konulmanız gerekebilir:


“Sana fazla saygım yok ki eksilsin.”

“Güzelliğinden başka ilgimi çekecek bir özelliğini göremiyorum.”

“Kimse kimseye ‘hep’ sevme sözü veremez. Boş lafı bırak da işimize bakalım!”

Öyle konuşursanız ne olur?

Hava alırsınız.


İster istemez grinin bütün tonlarından yararlanarak dil dökeceksiniz. İnsan türünün sürüp gitmesi o sayede.

Yanlış anlaşılmasın. Erkekleri “mazur” göstermeye çalışmıyorum.

Kızan kızsın müsibetlere. Ama beklentileri gerçekçilik dışına taşırmamak için, herkes birbirini olduğu gibi görebilmeli.

Aklarıyla, karalarıyla, grileriyle.

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap