Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Millete Hizmet Yolunda ulusa seslendi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Mayıs ve Haziran aylarında yapılan sokak eylemleri ile 17 Aralıkta başlatılan komplo, asla ve asla tek başına Hükümetimizi, partimizi hedef alan değil; doğrudan doğruya milletimizi, yani sizleri, ülkemizi, vatanımızı, istikbalimizi hedef alan saldırılardı. Gerek Gezi eylemlerinde, gerek 17 Aralık komplosunda, Türkiye içindeki aktörler, ajanlar, maşa ve taşeronlar kullanıldı; ama bu tuzaklar yurtdışında kuruldu ve düğmeye de Türkiye dışından, Türkiye aleyhtarı çevreler tarafından basıldı. Türkiyenin istikrarla büyümesinden, kararlı reformlar yapmasından, küresel bir güç haline dönüşmesinden, ekonomisini büyütmesinden, terörü sona erdirerek kardeşliğini yüceltmesinden rahatsız olan çevreler, içerdeki piyonlarını kullanmak suretiyle kutlu yürüyüşümüze kastettiler dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Millete Hizmet Yolunda konuşmasında; 2013 yılının artık geride bıraktıklarını ve yepyeni umutlarla, yepyeni heyecanlarla, yeni bir yılı, 2014 yılını karşılamaya hazırlandıklarını söyledi. 2014 yılının ülkeye, millete ve tüm insanlığa barış, huzur ve bereket getirmesini dilediğini belirten Başbakan Erdoğan, 2014ün; 2013 ve önceki tüm yıllardan çok daha iyi geçmesini; dünyanın her yerinde, çatışmaların sona erdiği, acıların dindiği, yoksulluğun azaldığı; dostluk, kardeşlik, birlik ve dayanışma duygularının güç kazandığı bir yıl olması temennisinde bulundu.
HEDEFLERE ULAŞMAMIZA ŞURADA ARTIK SADECE 9 YIL KALDI
Türkiyede de 2014 yılının, barış, huzur ve refah atmosferinde, istikrarla ve güvenle kalkınan, sorunlarını çözmüş, daha ileri demokratik standartlara doğru ilerleyen bir Türkiye için yeni bir milat olmasını gönülden arzu ettiğini belirten Başbakan Erdoğan, 2023 yılına ve bu yıl için belirlediğimiz hedeflere ulaşmamıza şurada artık sadece 9 yıl kaldı. Önümüzdeki 9 yıl boyunca, daha çok çalışarak, daha fazla üreterek, özellikle de istikrar ve güven ortamını en güçlü şekilde muhafaza ederek, inşallah, dünyanın en büyük 10 ülkesinden biri konumuna yükseleceğiz diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, 11 yıl içinde Türkiyenin ekonomisini 3.6 kat büyüdüğünün altını çizerek, dünyada birçok ülkenin ekonomisi daralırken, gelişmiş ülkelerin ekonomileri yerinde sayarken, Türkiyenin, 2013 yılının son çeyreğinde 4.4 oranında büyüme kaydettiğini ve ilk 9 aylık büyüme oranının yüzde 4 olduğuna vurgu yaptı.
2023 HEDEFLERİMİZ, BİZİM İÇİN ASLA HAYAL DEĞİLDİR
11 yıl önce, 230 milyar dolardan devraldıkları milli gelirin, şu an itibariyle, 822 milyar doları aştığını kaydeden Başbakan Erdoğan, Önümüzdeki 9 yıl içinde, milli gelirimizi 2.5 kat artırabilirsek, 2023 yılında, hedeflediğimiz 2 trilyon dolar milli gelir seviyesine ulaşmış olacağız. 11 yılda 3.6 kat artırdığımız milli gelirimizi, önümüzdeki 9 yılda 2.5 kat daha artırabileceğimize yürekten inanıyoruz. Aynı şekilde, 11 yıl içinde ihracatımızı 4 kattan fazla artırdık, 36 milyar dolardan 152.5 milyar dolara yükselttik. Önümüzdeki 9 yıl içinde ihracatımızı 3.5 kat daha artırdığımızda, belirlediğimiz 500 milyar dolar hedefini yakalamış olacağız. 11 yılda 4 kattan fazla artırdığımız ihracatımızı, önümüzdeki 9 yılda 3.5 kat daha artırabileceğimize, bu büyük hedefe de kolaylıkla ulaşabileceğimize inanıyoruz. Kişi başına milli gelirin 25 bin dolara ulaştığı, yoksulluğun çok azaldığı, işsizliğin gelişmiş ülke ortalamalarına çekildiği, yüksek enflasyon, yüksek faiz gibi sorunların kalmadığı bir Türkiyeye şurada sadece 9 yıl kaldı. 2023te, inşallah, kendi denizaltılarını, kendi uçaklarını imal eden, kendi ürettiği uyduları kendisi uzaya fırlatan, genç ve dinamik iş gücüyle, her sektörde rekabet gücü olan, uluslararası büyük markalara sahip bir Türkiyemiz olacak. Demokrasinin çok daha ileri standartlara ulaştığı, kardeşliğimizin daha da güç kazandığı, herkesin birbirine hoşgörüyle yaklaştığı, birbirinin yaşam tarzlarına, özgürlüklerine, değerlerine saygı gösterdiği; dünyada Hakkın, adaletin, vicdanın savunucusu konumunda bir Türkiyenin vatandaşları olarak hayatlarımızı sürdüreceğiz. İçerde ve dışarıda kronik sorunlarımızı çözmüş şekilde, geleceğe güvenle bakan, çalışan, üreten, emeğinin hakkını alan, sofrası bereketli, evi huzurlu, ülkesi ve milleti güvenlik içinde bir Türkiyeye 2023 yılında inşallah ulaşmış olacağız. 2023 hedeflerimiz, bizim için asla hayal değildir.
BİZ, DUALARLA YÜRÜYEN BİR MİLLETİZ
Bugünün Türkiyesine 2002 yılından bakılması gerektiğini vurgulayan Başbakan Erdoğan, 2002 yılının şartlarında, 2013 Türkiyesini hayal etmek bile mümkün değildi. Ama biz, önce hayaller inşa ettik, sonra hayalleri hedefe dönüştürdük, 11 yıl boyunca bu hedefler için mücadele verdik ve işte bambaşka, çok farklı bir Türkiyeye kavuştuk. Birçoklarına gelecekte ulaşılamaz görünen, bir hayal gibi görünen nice seviyeye de ulaşacağımızdan hiç kuşkunuz olmasın. Çok çalıştığımızda, dayanışma ve birlik içinde olduğumuzda, birbirimize inandığımız ve güvendiğimizde, özellikle de, özgüven içinde, inançla hareket ettiğimizde, emin olun, bizim için hiçbir hedef ulaşılamaz olmayacaktır. 11 yıl içinde nice zoru başaran, nice zorluğu aşan, nice engeli, engellemeyi geride bırakan Türkiye, önümüzdeki 9 yıl ve sonrasında da, tarihinden ve ecdadından aldığı ilhamla, bu kutlu yürüyüşe devam edecektir. Aziz vatandaşlarım özellikle şunu bilmenizi isterim. Biz, dualarla yürüyen bir milletiz. Selçuklu Devletinin temel harcında dualar vardır. Osmanlı Devletinin hamurunda, başta Şeyh Edebali olmak üzere, nice gönül erinin hayır duaları vardır. Türkiye Cumhuriyeti, 23 Nisan 1920de, Ankara Hacı Bayram Camiinde okunan hatmi şerifle, Ulusta, Eski Meclis binasının önünde yapılan dualarla kutlu yürüyüşüne başlamıştır. İstiklal Şairimiz Mehmet Akif Ersoyun da en güzel şekilde ifade ettiği gibi, gökten şehitlerin dahi Âmin dedikleri dualarımız vardır. Büyük Şair Arif Nihat Asyanın dizelere döktüğü gibi, biz, Allaha, bizi sevgisiz, susuz, havasız, ama en önemlisi vatansız bırakmaması için her daim dua eden bir milletiz. Biz çalışkan bir milletiz, cesur, kahraman bir milletiz. Ama Şair Sezai Karakoçun da ifade ettiği gibi, en nihayetinde, kaderin üstünde bir kader olduğuna, göklerden gelen bir karar olduğuna yürekten inanan bir milletiz ifadelerini kullandı.
2 BÜYÜK SALDIRIYA MARUZ KALDIK
Vatanın, Cumhuriyetin fedakarlık üzerine, kahramanlık üzerine, şehitlerin kanı üzerine olduğu kadar, hayır duaları üzerine bina edilmiş, hayır dualarla ayakta duran ve dualarla geleceğe yürüyen bir ülke olduğunu sözlerine ekleyen Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
Şundan emin olunuz ki, bu topraklar üzerinde ezanlar okunduğu müddetçe, bu milletin fertlerinin iki dudağından, ihlasla, samimiyetle, inançla dualar döküldüğü müddetçe; bizler de milletçe çalıştığımız, emek sarf ettiğimiz, gayret ettiğimiz sürece, hiç kimse, hiçbir el, hiçbir emel, bağımsızlığımızı, kardeşliğimizi ve dirliğimizi bozamayacaktır. Sıkıntılar aşılır, zorluklar geride bırakılır, badireler tek tek atlatılır ve bu kutlu millet, kutlu yürüyüşüne kesintisiz olarak devam eder. Yeis, keder, karamsarlık, umutsuzluk, bizim millet olarak hiçbir zaman karakterimiz olmadı. Tarihte, en çaresiz zamanlarda, elimizle, dilimizle bir şey yapamaz hale geldiğimiz dönemlerde, kalbimizle ettiğimiz samimi dualar işte bunun sayesinde aydınlık şafaklarla kucaklaştık.
Sarıkamışta on binlerce yiğidimizi kaybetsek de, Çanakkalede bir o kadar zayiat versek de, onlarca cephede nice Mehmeti yitirsek de, topraklarımızın neredeyse yarısı işgal edilse de, dualardan ve duanın yüreğimizde açtığı inşirahtan asla vazgeçmedik. Şimdi bakınız aziz vatandaşlarım, 2013 yılı, her bakımdan, 90 yıllık Cumhuriyet tarihimizde müstesna konuma sahip bir yıl oldu. 2013 yılı boyunca, iç politikada, demokratikleşmede, sosyal hayatta, dış politikada, özellikle de ekonomide tarihi nitelikte başarılar elde ettik, rekorlar kaydettik, küresel ölçekte projeler başlattık. Cumhuriyetimizin kuruluşunun 90ıncı yıldönümünü kutladığımız 2013 yılı, adeta 2023ün bir müjdecisi, bir ön habercisi oldu. Bütün dünyada küresel finans krizinin etkileri en ağır şekilde devam ederken, Türkiye, rekorlarına rekor, reformlarına reform ekledi. 90 yıllık Cumhuriyet tarihimizin en parlak, en umut verici yılını yaşarken, işte bu başarılara, yani milletimizin umuduna, yani ülkemizin istikbaline ve istiklaline yönelik maalesef yıl içinde 2 büyük saldırıya maruz kaldık. Mayıs ve Haziran ayında yapılan sokak gösterileri ile 17 Aralıkta kurulan komplo, Türkiyenin bu en parlak, en başarılı yılını doğrudan hedef aldı.
17 ARALIKTA BAŞLATILAN SALDIRILAR DOĞRUDAN DOĞRUYA MİLLETE YAPILDI
17 Aralık operasyonunu değerlendiren Başbakan Erdoğan, Mayıs ve Haziran aylarında yapılan sokak eylemleri ile 17 Aralıkta başlatılan komplo, asla ve asla tek başına Hükümetimizi, partimizi hedef alan değil; doğrudan doğruya milletimizi, yani sizleri, ülkemizi, vatanımızı, istikbalimizi hedef alan saldırılardı. Gerek Gezi eylemlerinde, gerek 17 Aralık komplosunda, Türkiye içindeki aktörler, ajanlar, maşa ve taşeronlar kullanıldı; ama bu tuzaklar yurtdışında kuruldu ve düğmeye de Türkiye dışından, Türkiye aleyhtarı çevreler tarafından basıldı. Türkiyenin istikrarla büyümesinden, kararlı reformlar yapmasından, küresel bir güç haline dönüşmesinden, ekonomisini büyütmesinden, terörü sona erdirerek kardeşliğini yüceltmesinden rahatsız olan çevreler, içerdeki piyonlarını kullanmak suretiyle kutlu yürüyüşümüze kastettiler. Burada sizlere, 2013 yılı Mayıs ayındaki gelişmeleri tekrar hatırlatmak isterim. 2013 yılı nasıl ki Cumhuriyet tarihimizin en parlak yılıysa, 2013 yılı Mayıs ayı da, inanın, Cumhuriyet tarihimizin en parlak aylarından biriydi. Bir tek ay içinde, bakın üst üste neler yaşadık. Mayıs ayında, İstanbula 46 milyar dolarlık 3üncü Havalimanı ihalesini gerçekleştirdik ve dünyanın en büyük havalimanını yapmak için kolları sıvadık. Ankarada Japonya Başbakanını ağırladık. Japonya ile Türkiyede 22 milyar dolarlık bir yatırımla Nükleer Santral kurulması için ilk adımları attık. Yine Mayıs ayı içinde, İstanbul Boğazına, 2,5 milyar dolarlık bir yatırımla, 3üncü Köprünün temelini attık. Mayıs ayı içinde İstanbul Borsası, 93 binin üzerine çıkarak, tarihinin en yüksek seviyesine ulaştı, rekor kırdı. Merkez Bankası rezervini biz 2002 yılında 27.5 milyar dolar olarak devralmıştık.
Mayıs ayı içinde, Merkez Bankası rezervimiz 135 milyar dolara ulaşarak rekor kırdı. Gösterge faizi biz 11 yıl önce yüzde 63 seviyesinden devralmıştık. Mayıs ayı içinde, gösterge faiz tarihinin en düşük seviyesine, yüzde 4.6ya kadar geriledi. Tam 4 kredi derecelendirme kuruluşu, art arda, Türkiyenin kredi notunu Mayıs ayı içinde artırdı. Yine Mayıs ayında, IMF ile ilişkilerimizde tarihi bir gelişme yaşandı. Bildiğiniz gibi bizden önceki iktidardan23,5 milyar dolar borçla devraldığımız IMFe 14 Mayısta borçları tamamıyla ödeyerek sıfırladık o defteri kapattık, artık IMFye borcumuz yok. 2013 yılı Mayıs ayında, enflasyonda, sanayi üretiminde, dış ticarette yeni rekorlara şahit olduk. İşte tam bu esnada, üst üste bu büyük başarıları yaşadığımız bir anda, ağaç, park, çevre kılıfına gizlenmiş bir saldırı başlatıldı. 12 tane ağacın sökümü olayıyla böyle bir saldırı.Türkiyeye çok ağır bedeller ödetildi. Borsada, faizlerde, rezervlerde, döviz kurlarında ciddi dalgalanmalar yaşandı ve Türkiyeye ağır bir fatura yüklendi diye konuştu.
TÜRKİYEYE KARŞI KURDUKLARI YENİ BİR TUZAĞI UYGULAMA PLANINA GEÇİRDİLER
Süreci sabırla ve suhuletle aştıklarının altını çizen Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: Biz, bu süreci sabırla ve suhuletle aştık. Yeniden yaparız, daha iyisini yaparız dedik ve Türkiyenin aldığı yaraları yıl içinde tek tek tedavi ettik, kayıplarımızı telafi ettik. Ekim, Kasım, Aralık aylarında, Türkiye yeniden atağa geçti, yeniden şaha kalktı. İlk 9 aylık büyüme oranımız yüzde 4 olarak gerçekleşti. Kasım ayında tarihimizin en yüksek ihracat seviyesine ulaştık. Turizm gelirlerimiz ve turist sayısında aynı şekilde tarihimizin rekorlarını kaydettik. Borsa İstanbul yeniden canlandı, faizlerdeki artış durdu. Merkez Bankası döviz rezervimiz bir kez daha rekor kırarak, 136 milyar dolarla Cumhuriyet tarihimizin en yüksek seviyesine ulaştı. Enerji noktasında, Türkiyeye çok büyük kazanımlar sağlayacak adımlar atıldı. MARMARAY adını verdiğimiz, Türkiyenin 153 yıllık hayali, küresel ölçekte bir proje tamamlandı ve İstanbula, Türkiyeye hizmet vermeye başladı. Asya-Avrupa kıtaları böylece birbirine bağlandı. Ankara İstanbul Hızlı Tren Projesi tamamlanma ve açılma aşamasına geldi.
Bütün bunlara ek olarak, Diyarbakırda tarihi bir buluşmayı gerçekleştirdik. Terörün sona erdiği, artık şehirlerimize şehitlerin gelmediği, silahların sustuğu, siyasetin süreçlere egemen olmaya başladığı bir anda, Diyarbakırda, Sayın Barzaninin, 38 yıldır ülkesinden uzak kalan Şivan Perverin, değerli sanatçımız İbrahim Tatlısesin ve onbinlerce Diyarbakırlının bulunduğu tarihi bir buluşmaya şahit olduk. Diyarbakırda da, diğer 80 vilayette de, insanlar sevinç gözyaşları döktüler. 76 milyon, Diyarbakırdaki buluşmayı, Yeni Türkiyenin, güçlü, büyük ve kardeşlik içindeki Türkiyenin buluşması, kucaklaşması olarak değerlendirdi. İşte bu üst üste gelen başarıların, bu büyük kucaklaşmanın hemen ardından, 17 Aralık komplosuyla Türkiyeye yeni bir saldırı daha düzenlendi. Türkiyenin başarılarından, büyüyen ekonomisinden, aktif dış politikasından, küresel ölçekli projelerden rahatsız olan çevreler, Türkiyeye karşı kurdukları yeni bir tuzağı uygulama planına geçirdiler. Gezi olayları nasıl Ağaç, Park, Çevre kılıfına saklandıysa, 17 Aralık komplosu da, yolsuzluk kılıfına saklandı. Bizim, Hükümet olarak, daha en başından itibaren, daha partimizi kurduğumuz andan itibaren, yolsuzluk konusundaki tavrımız son derece nettir. 11 yıl boyunca yolsuzluklara asla göz yummadığımız gibi, yolsuzluk yapanlar karşısında bir an olsun tereddüt etmedik, onlarla yolumuzu ayırdık, onları derhal hukuka teslim ettik. Yolsuzluklara karşı dik bir duruş sergilediğimiz için Türkiyeyi 3 kattan fazla büyüttük. Yolsuzluklara müsamaha göstermediğimiz için, çalışanların 13.5 katrilyon zorunlu tasarruf borcunu, 3.5 katrilyon Konut Edindirme Yardımını ödedik; ülkemizin 23.5 milyar dolar IMF borcunu sıfırladık, Merkez Bankası rezervlerimizi 136 milyar dolara biz çıkarttık.
17 ARALIK KOMPLOSU, YOLSUZLUK AMBALAJINA GİZLENMİŞ BİR SUİKAST GİRİŞİMİDİR
Yolsuzluklara göz yummadığımız için, 17 bin kilometre bölünmüş yol inşa ettik. Düşünün ki Cumhuriyet tarihinde 6 bin 100 kilometre bölünmüş yol, 79 sene bu. Öbür tarafta 10 yılda 17bin kilometre bölünmüş yol. 205 bin yeni derslik açtık, 99 yeni üniversite kurduk, 2 bin 203 yeni sağlık tesisi, hastane, sağlık ocağı; 615 bin yeni konut yaptık diyen Başbakan Erdoğan, Yolsuzlukların olduğu bir ülkede bunlar olabilir miydi? diye sordu. Erdoğan, Yolsuzluklara asla geçit vermediğimiz için, Türkiyenin dış yardımlarını 3.5 milyar dolara çıkardık, Moğolistandan Şiliye kadar; Somaliden, Eritreden Kırıma kadar, yoksulların, mazlumların, mağdurların, dostlarımızın, kardeşlerimizin yanında olduk, şehitliklerimize, ata yadigârı eserlerimize sahip çıktık. Yetimin hakkını koruduğumuz, Milletin hazinesine sahip çıktığımız için, Türkiyeyi savunma sanayiinde büyüttük, dünyada savaş gemisini yapabilen 10 ülkeden biri haline getirdik; Türkiyeyi kendi tankını, helikopterini, savaş gemisini, uçağını, roketlerini, piyade tüfeklerini, kendi uydusunu üretebilen bir ülke konumuna yükselttik. Milletin hazinesinden çalanlar, bunu milletten gizleyebilseler bile, Allahtan gizleyemezler. Biz işte böyle bir şuurla hareket eden, milletin de, Allahın da huzurunda hesaba çekileceğini bilen ve buna göre hareket eden bir kadroyuz.
Milletin ve Allahın huzuruna alnımız ak çıkmak bizim yegâne gayemizdir ve inşallah son nefesimize kadar bu gaye uğruna yaşamaya devam edeceğiz. Tekrar ediyorum: 17 Aralık komplosu, yolsuzluk ambalajına gizlenmiş bir suikast girişimidir. 17 Aralık komplosu, milletin Hükümetini hedef almıştır. 17 Aralık komplosu, bunun da ötesinde, milli iradeyi, demokrasiyi, sandığı hedef almıştır. Bu komplo, Türkiyenin ekonomisini, Türkiyenin uluslararası ölçekte başarılı bir bankası olan Halkbankı, Türkiyenin enerji yatırım ve anlaşmalarını, Türkiyenin aktif, onurlu dış politikasını hedef almıştır. Düşünebiliyor musunuz? 10 yıl önce biz iktidara gelmeden Halk Bankasının ederi 1 milyar doların çok altındaydı. Ama şimdi Halk Bankasının ederi 25 milyar dolar. Acaba Halk Bankasına karşı yapılan bu komplo ne ile izah edilecek? Bu komplo, hangi partiye oy verirseniz verin, hangi partinin gönüldaşı olursanız olun, ayrım yapmaksızın sizleri, sizin sofranızdaki ekmeği, sizin cebinizdeki parayı, sizin alınterinizi hedef almıştır. En önemlisi de bu komplo, Diyarbakırda oluşan kardeşlik tablosunu, 1 yıldır susan silahları, çözüm sürecini, kardeşliğimizi, artık güç kazanan siyaseti hedef almıştır. Yargı ve Emniyet başta olmak üzere, devlet kurumları içine yerleşmiş bir örgüt, dışarıdan aldığı talimatlarla, Türkiyenin istikrarına, güven ortamına, Türkiyenin büyüyen ekonomisine ve kardeşliğine suikast girişiminde bulunmuştur. Tabi ki dürüst davranan gerek yargı mensuplarını gerekse emniyet teşkilatımızdaki mensuplarımızı tenzih ederim. Ama bu oyunun içerisine bulaşan bu oyunda aktif rol alanları tarih affetmeyecektir dedi.
YARGI, EGEMENLİK HAKKINI MİLLETTEN ALAMAZ
Ne yazık ki, bu ihanete, büyüyen Türkiyeden çıkarları zedelenen malum bazı medya kuruluşları, bazı sermaye çevreleri, bazı siyasi partiler de, fırsatçılık saikiyle destek vermişlerdir diyen Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı: Yargı içinde, örgütlü olarak hareket eden bazıları, egemenliği milletten alıp yargıya devretmek için bu kirli tuzakta piyon olmuş, adeta bir yargı darbesi gerçekleştirmek için sorumsuzca ve militanca hareket etmişlerdir. Şunu burada bir kez daha vurgulamak isterim ki; millet egemenliğinin ve demokrasinin bir gereği olarak, siz bize GİT dediğinizde, biz, bir an bile tereddüt etmez ve emaneti size teslim ederiz. Ama siz bize KAL dediğiniz müddetçe, yetkiyi bize verdiğiniz müddetçe, Allahtan başka hiçbir gücün bizden bu emaneti almasına müsaade etmeyiz. Türkiyede hükümetlerin sandık dışı yollarla değiştirildiği dönem artık geride kalmıştır. Türkiyede Hükümetleri, sadece ve sadece millet iş başına getirir, sadece ve sadece millet, yani sizler görevden alırsınız. Yargı, içinde oluşmuş örgütlerin, ya da dış güçlerin menfaatine değil, sizin adınıza ve ülkemizin menfaatine vazife yapmak zorundadır. Yargı, egemenlik hakkını milletten alamaz. Medya, geçmişte yaptığı gibi, millete istikamet çizemez. Sermaye, geçmişte yaptığı gibi, Hükümet kurup yıkamaz. Uluslararası şer odakları, geçmişte sıkça yaptıkları gibi, içerdeki hain örgütleri kullanarak benim ülkemi karıştıramaz, kaos oluşturamaz, benim bu güzel ülkemde ameliyat yapmaya yeltenemez.
Eski Türkiye de, Eski Türkiyenin alışkanlıkları da artık geri gelmemek üzere tarihte kalmıştır. Yeni Türkiyede egemenlik milletindir. Yeni Türkiyede söz milletindir, karar milletindir, yetki milletindir. 76 milyonun her bir ferdini, kendi iradesine sahip çıkmaya, demokrasiyi savunmaya, ülkesine yönelik bu çirkin saldırılara karşı tek yürek olmaya davet ediyorum. Eğer, bizim Hükümetimize yönelik bu saldırılara göz yumulur, bu siyaset mühendisliği görmezden gelinirse, biliniz ki, ilerde bu tür saldırılar başka hükümetlere karşı da gerçekleşir. 76 milyondan, bir partiyi, bir hükümeti değil, siyaseti, demokrasiyi, milli iradeyi samimi ve güçlü şekilde savunmalarını bekliyoruz. Zira mesele, bir parti ya da bir Hükümet meselesi değil; Büyük Türkiye, Yeni Türkiye meselesidir. Bu saldırılardan, sadece belli bir kesim, belli bir partinin mensupları değil, 76 milyon zarar görmüş, 76 milyon bedel ödemiştir; vesayete karşı alınacak ortak bir tavır da, inanın, 76 milyonun tamamına, tüm Türkiyeye kazandıracaktır. Gençlerimizin, çocuklarımızın, daha özgür, daha demokratik bir ülkede yaşamaları, bağımsız Yeni Türkiyeyi muhafaza edebilmeleri için, bugünden tercihinizi yapmanızı, bu saldırılara karşı yekvücut olmanızı, ülkemize, siyasete, demokrasiye ve kardeşliğimize daha güçlü şekilde sahip çıkmanızı sizlerden bekliyor ve arzu ediyorum. 30 Mart Yerel Seçimlerine sadece 3,5 ay kala ortaya çıkan bu komplonun, iradenizi teslim almasına, iftiraların, algı operasyonlarının sizleri umutsuzluğa sevk etmesine asla izin vermeyeceğinizi biliyorum. Sizler zaten bu komployu, bu tuzağı bozdunuz.
Buna benzer komplolara cüret edilmemesi için, dimdik duracağınıza, Büyük ve Yeni Türkiye hedefine, 2023 hedeflerine sımsıkı sahip çıkacağınıza yürekten inanıyorum. Yapılan 2 büyük saldırıya rağmen, Türkiye, 2013 yılını başarılarla, rekorlarla, önemli reformlarla geride bırakıyor. Bu 2 saldırı, hiç şüpheniz olmasın, Türkiyeyi daha da güçlendirdi. 2014 yılı, inşallah, 2013 yılından çok daha iyi, çok daha başarılı bir yıl olacak. Ekonomide, bu saldırıların yol açtığı kayıpları telafi edecek, inşallah yeni ve daha yüksek rekorlarla ülkemizi tanıştıracağız. Her 2 saldırının da hedef aldığı, hızlı tren, 3üncü köprü, Havalimanı, Nükleer Santral, Boğaza ikinci tüp geçit gibi,onun yanında Kanalistanbulgibi küresel projelerimizi hız kesmeden sürdürecek, inşallah yenilerine başlayacağız. Çözüm sürecini, bu saldırı ve sabotaj girişimlerine rağmen güçlü şekilde muhafaza edecek, süreci daha ileri seviyelere taşıyacak, kardeşliğimizi pekiştirecek ve Türkiyenin ufkunu ve umudunu daha da genişleteceğiz. En önemlisi de, demokratikleşme reformlarımıza ivme kazandıracağız. Her saldırıyla birlikte kan kaybeden vesayet sistemi, bilesiniz ki Türkiyeye de daha fazla reform yapma imkânı tanıyor. Vesayet girişimleri zayıfladıkça, Türkiyenin reform iradesi güçleniyor. 2014 yılı, Avrupa Birliği tam üyelik müzakerelerinin ve yeni demokratikleşme reformlarımızın hız kazanacağı bir yıl olacak. Korku, sindirme ve istismar siyasetinin devre dışı kaldığı bir ortamda, siyasetin reform kapasitesi daha da artacak, 76 milyonu kucaklayan, 76 milyonun her bir ferdinin sorunlarına daha fazla ihtimam gösteren bir süreç başlamış olacak. Sizlerden, 2023 hedefleri için, 2053 ve 2071 hedefleri için, Büyük Türkiye ideali için, umudunuzu, heyecanınızı her daim diri tutmanızı özellikle rica ediyorum.
Hiç endişeniz olmasın: Türkiye emin ellerde, geleceğe doğru yürüyüşünü kararlı şekilde sürdürüyor. Dualarla kurulmuş devletimiz, milletimizin hayır dualarıyla, elbette emekle, gayretle, adaletle, çok daha aydınlık yarınlara doğru koşuyor. Bu süreçte hayır dualarınızı ülkemiz ve milletimizden esirgemeyin. 2013 yılına artık veda ederken, ben de, vefatının 77inci yıldönümünde hürmetle ve rahmetle yâd ettiğimiz Merhum Mehmet Akifin, İstiklal Marşımızın dua niteliğindeki şu dizelerini sizlerle paylaşmak arzusundayım: Ruhumun senden ilahî, şudur ancak emeli: değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli. bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli, ebedî, yurdumun üstünde benim inlemeli. Bu duaya Âmin diyor, yeni yılın ülkemiz, milletimiz ve tüm insanlık için tekrar hayırlara vesile olmasını diliyor; ailenizle, sevdiklerinizle, 76 milyon hep birlikte, barış, huzur, refah dolu nice yıllara erişmenizi Rabbimden niyaz ediyorum.