SON DAKİKA



Haber > Gündem > Etnik esasa dayalı özerkleşme ayrışma ve kopuşu

Etnik esasa dayalı özerkleşme ayrışma ve kopuşu

03 Ocak 2016 Pazar - 10:30








Türkiye’de şiddet dalgası özerklik ya da kantonlaşma üzerinden arttırılırken, Diyarbakır’da Demokratik Toplum Kongresi adı verilen platform, "özerklik bildirgesi" açıkladı. Bildirge, yakın zamanda olacaklar açısından önemli. Öyle ki, Demirtaş’ın deyişiyle "Her türlü bedel ödemeye hazır" bir yol haritası bu.

20-25 BÖLGELİ TÜRKİYE

Kürt vatandaşların yaşadığı bölgelerde özerk yönetimler kurulmasını öngörüyor bu bildirge. Belirli bir bölgede bu durumun kabul edilmesinin olanaksız olduğu düşünülerek tüm Türkiye için bir modele dönüştürülmüş. İlçe, il ya da bölgelerin bir araya gelerek, kendi parlamentoları, güvenlik birimleri, hatta bayrakları olan bölgeler-devletçikler kurmasını içeriyor. Diyelim ki Trabzon, Gümüşhane, Giresun, Rize, hatta Artvin bir araya gelip özerk bir bölge oluşturacak. Ya da sadece Oflular, sonunda Of Cumhuriyetine, pardon kantonuna kavuşacak. Ya da Artvin ve Rize’deki Laz kökenli insanlarımız kendi özerk bölgelerini ilan edecek.

DÜNYADAN ÖRNEKLER

Bu sistemin uygulandığı yerler var. Kantonlaşmaya en iyi örnek İsviçre. Klasik bir devlet sayılmayacak İsviçre, 26 kantondan oluşuyor. Kantonlar bağımsız devletçikler gibi. Hepsinin üzerinde İsviçre devleti var. Özerk bölgelere örnek ise çok çeşitli. Sözgelimi Rusya Federasyonu’nda çok sayıda ve çok farklı yetkileri bulunan özerk bölgeler mevcut. Yanı başımızdaki Gürcistan içinde 3 özerk bölge vardı. Güney Osetya ve Abhazya bağımsızlık ilan etti. Fiili olarak Gürcistan’ın sınırları içinde tek özerk bölge, başkenti Batum olan Acaristan. Etnik esasa göre değil, coğrafi esasa göre örgütlenen Almanya var. Ama bu sözü edilen özerklikle ilgisi yok.


AVANTAJLARI

Özerkleşme, bugünkü yerel yönetimlerin yetkilerinin arttırılması gibi gösterilse de, kesinlikle öyle değil. Bazı alanlarda işlerin daha iyi yürütülmesi, kararların daha fazla katılımcı ile daha demokratik biçimde alınması açısından özerk bölge ya da kantonların avantajları olabilir. Ancak bugünkü Türkiye ve dünya gerçekliğinden, bugünkü jeopolitikten bakıldığında özerkleşme, hem toplumsal-siyasal birliğin korunması, hem hizmetlerin görülmesi hem özgürlüklerin korunması ve geliştirilmesi açısından çok ciddi sorunlar yaratma potansiyeli taşıyor.

ETNİK AYRIŞMA VE ÜNİTER YAPI

Öncelikle önerilen özerklik etnik temel üzerinedir. Böyle bir yeniden örgütlenme, etnik, mezhep ve kültürel esaslı bir yapılanmayı getirecektir ki, bu çağdışı, baskıcı ve ırkçı bir ayrışmayı, hatta boğazlaşmayı tetikleyecektir. Etnik kökencilik, mezhepçilik, bölgecilik artacak, yereldeki güç odakları ve derebeyleri için yeni egemenlik alanları ortaya çıkacaktır. Türkiye’yi bir arada tutan en önemli unsur üniter yapıdır. Yani, sınırları belli olan egemen Türkiye Cumhuriyeti topraklarında, kökeni ne olursa olsun her kişinin eşit yurttaş olduğu; egemenliğin esas olarak merkezdeki yönetim ve karar organları aracılığıyla kullandığı, ancak bir kısım yetkinin kontrollü biçimde yerel yönetimlere devredildiği bir yapı. Bugünkü üniter uygulamada ciddi sorunlar olabilir. Ama daha çok demokrasi, katılımcılık ve hukuk devleti ile bu sorunları aşmak pekala mümkündür.

PİRUS ZAFERİ


Özerklik ya da kantonlaşma, merkezi yönetimi zayıflatıp, toplumun bütünündeki ortak yaşama ve ortak gelecek anlayışını önemli ölçüde ortadan kaldıracaktır. Bugünkü yapı içinde bile ayrılmayı savunanlar varken, Türkiye ve Ortadoğu gerçekliği içinde özerkleşme, etnik-milliyetçi kutuplaşmayı arttıracağı için, Kürtler açısından diğer ülkelerdeki etnik kardeşleriyle birleşme eğilimini güçlendirecektir. Ki yol, Kürtler ve bölge halkları için emperyalist tuzaklarla doludur. Ancak çok daha vahimi var. Türkiye’deki Kürtlerin yüzde 60’ı batıda yaşamaktadır. Etnik temele dayalı bir parçalanma, batı bölgelerindeki Kürtlerin yaşamını zorlaştıracak, hatta kutuplaşma ve ayrışma hızlandıkça, her etnik kesimin kendi nüfus çoğunluğu olduğu yere gitmesi gibi, çok vahim, insanlık dışı manzaraların yaşanabileceği bir ortam oluşacaktır. Bu da Türkiye için bölünmek anlamına gelecektir. Kürtler içinse bu Pirus zaferi olacaktır; yani kaybedilen şeyler yanında kazanılanın anlamsızlaştığı bir zafer.

DENGESİZLİK ARTACAK

Bu yapılanma, toplumsal, ekonomik, siyasal, kültürel alanlarda bazı açılardan avantajlar getirse de, esas olarak büyük sorunlar yaratacaktır. Sözgelimi yoksul bölgelerle zengin bölgeler arasındaki ara açılacak, özerk bölgelerin vergi ve diğer ekonomik olanakları farklı olacağı için, vatandaşların hizmet almasında da ciddi sorunlar oluşacaktır.

BAŞKANLIĞA UYGUN

Özerkleşme, merkezi devlet düzeyinde de yeni bir siyasi yapılanmayı zorunlu kılacaktır. Özerk bölgeler, eyaletler ya da federe devlet yapılanmaları ile oluşacak düzenin bugünkü parlamenter-üniter sistemle gitmesi mümkün olmayacaktır. Erdoğan’ın savunduğu başkanlık sistemi ya da federal sistem, özerkleşmeye en uygunudur. Yani Erdoğan yönetimi ile PKK-HDP’nin istediği yeni yapı, merkezi idare açısından kesişmektedir. Başkanlık sistemi özerkleşme-eyaletleşme istemlerini arttıracak, belki de zorunlu kılacaktır. PKK’nın şimdilik Türkiye için talep ettiği şey aslında özerkleşme de değil, federasyondur. Özerkleşme ve kantonlaşma, federasyona giden yolda sadece bir aşamadır. Federasyon yürümezse yapılacak tek şey ayrılmaktır. Ama bu aşama tamamen aradan çıkabilir.


ÇÖZÜM VAR

Oysa, daha çok demokrasi, özgürlük, hukuk, eşitlik ve kardeşlik içinde, üniter Türkiye ile hala her türlü sorunu çözebilme olanağımız vardır. Bütün bunları üniter yapı içinde en azından makul düzeyde değiştirmek, hayalci ve maceracı önerilere göre çok daha kolaydır. Yeter ki silahlar terk edilsin, başta meclis olarak meşru zeminlerde samimi diyalog kurulsun.

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap