SON DAKİKA



Haber > Gündem > Gönül bulantısı

Gönül bulantısı

27 Kasım 2016 Pazar - 08:30








Jean-Paul Sartre “Bulantı” romanında insanoğlunun ve kendinin nasıl yaratık olduğuna bir türlü akıl erdiremediği için kafası çıkmazda bocalayan kişinin çilesini anlatır. Sırpların taptığı Ratko Mladic adlı yaratık da yakalanmasından önce unutmaya çalıştığım bir şeyleri gündeme getirince benim gönül bulantımı nüksettirirdi.  Düşünürdüm: Evet, nasıl bir şey insan dediğimiz canlı? Hayvandan nesiyle ayrılıyor? Zekâsıyla mı? Hayır. Ratko çok zeki. Harp Okulundan birincilikle mezun olmuş.  Sevgi, şefkat, merhamet gibi özelliklerle mi? Alçak o birinciliğin ödülü süslü tabancayla kendini vuran kızı Ana’nın mezarını ziyaret ettikçe ağlarmış.  Ama aynı Ratko günlük notlarında Boşnak kızlarının sistemli biçimde ırzına geçilmesi ve erkek tutsakların öldürülmesi için verdiği emirleri serinkanlılıkla kâğıda döküyordu.  Kodeste polislerden istediği şeyler arasında Tolstoy’un romanları da var. Tolstoy’un! Gelmiş geçmiş en “vicdanlı” yazarın... 

***

Zor bir empati isteyeceğim sizden. Kendinizi o biçim emir almış bir subay yerine koyun. Karşınızda 15 yaşında, eline erkek eli değmemiş, gözleri dehşetten büyümüş bir kızcağız var. Otel odasında çığlık çığlığa yalvarıyor. Zorla “görev” yaptıktan sonra arkanızı dönüp giyindiğiniz sırada kendini pencereden atıyor kız.  Ertesi gün aynı odaya başka bir kız getiriyorlar. Sürükleye sürükleye. O da ayaklarınıza kapanarak yalvarıyor. Tekrarlayabilir misiniz görevi?  Ratko’nun subayları arasından emre itaatsizlik eden çıkmadı. O tür sayısız olay kayda geçti.  Önünüzdeki hendeğin içine yüzükoyun yatırılmış bir oğlan düşünün. O da çocuk denecek yaşta. Bir ana doğurmuş; yıllarca emek verilerek büyütülmüş. Suçu yok, ama elleri arkadan bağlı. Ne yapacağınızı beklerken nefes alıp verdikçe omuzları kalkıp iniyor. Elinizdeki tüfeğin namlusu ensesine dayalı. “Hadi” denince tetiği çekebilir misiniz?  Çektiler. Sekiz binden fazla delikanlının nefesi öyle kesildi.  Emir kulu askerler arasında duraksayanlar oldu. Onların tereddütlerini kimler giderdi, biliyor musunuz? Papazlar. Vaazlarında dinlerinin “Düşmanını bile sev” mesajını pazarlayan kara cüppeliler Sırp Ortodoks Kilisesi’nin talimatıyla dağ yamaçlarında askerlere bağırdılar:  “Çekinmeyin, vurun! Günahınızı peşin peşin bağışlıyoruz!”  Ratko’nun kızının niçin intihar ettiği de biliniyor. Babasının sicili öyle iğrenç ki, onun hakkındaki savcılık iddianamesini okuyunca bu dünyanın yaşanacak yer olmadığına karar vermiş. 

***

Kudurgan hayvan yıllarca Saraybosna’nın gırtlağını sıkıp karnını deşti. Kenti çepeçevre saran tepelerdeki topçu ve nişancılar eğlence diye insan avladılar. Ona kızanlar kasap demekteler. Kasaplara büyük hakaret.  Yakalandığında Sırp faşistleri ayağa kalktı. “Yaşasın ulusal kahramanımız!” diye böğürdüler günlerce.  Kahramanın 16 yıl boyunca elini kolunu sallayarak oralarda dolaştıktan sonra “yakalanması” ise ekonomisi düze çıkamayan ülkenin Avrupa’ya kapağı atması yolunda bir taktik çalımı. Birliğin Balkan hesaplarına da uygun düşüyor.  Yüce uluslararası adaletin yargı gösterisi başlayınca Hollanda’nın katliamdaki rezil rolü bir kere daha sırıttı. Cephanesiz kalan Boşnak delikanlıları o ülkenin Birleşmiş Milletler tarafından güvenlik bölgesini korumayla görevlendirilmiş Sırp birliğinin “Bize sığının, silahlarınızı bırakın” sözüne kandılar. Ratko hırlayınca Hollanda birliği aradan çekilip hepsini cellatlara teslim etti.  Sonraki soruşturmada Batı Avrupalı komutanın kem kümlerinin özü inanılır gibi değildir: “Sırplar çok kalabalıktı. Korktuk. Kendi askerlerimizi tehlikeye atamadık.” Daha sonra bölgedeki NATO birliklerinin Ratko’yu kıstırması geldi gündeme. Çok fırsat çıktığı halde yapmadılar. Bir BBC programında o zaman o birliklerin komutanı olan Amerikalı generale söz konusu görevin niçin yerine getirilmediği soruldu. Yanıtı: “Kovalamaya değil, rastlarsak yakalamaya yetkiliydik. Rastlamadık.” Sarkozy sevindi. “Mesele kalmadı, Sırbistan buyursun” diye kollarını açtı.  Ona da, Avrupa’ya da, papazlara da, Birleşmiş Milletler’e de, NATO’ya da, uluslararası adalete de başlayacağım ama... Halim yok.  Midem bulanıyor. 


Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap