Önceki yazımızda, Kur'an'ı Kerim'den A'raf Suresi 179'uncu Ayeti hatırlatıp, üstat Necip Fazıl'ın da "İğreniyorum" dediklerini aktardığımız için; ben diyeyim ‘tefe koyanlar’, siz söyleyin ‘ağzını bozanlar’, birileri desin ‘aklını ve vicdanını satanlar’ sahne alıp, çeşitli yollarla tepkilerini dile getirdiler, kinlerini kustular. Anladık ki; bunlardan iğrenmekle günaha girmemiş, hata etmemişiz.

Çünkü; sözümüz hadiselere Allah'ın kitabı yerine, kulun hesabı üzerinden bakanlara idi. ‘Belki imana ve izana gelirler’ diye bir kere daha bunların yani dün neler yaptığını ve söylediğini unutup, bugün nelerden dem vurduğunu hatırlamalarını isteyerek, önce Kur'an'ı Kerim'deki Ayet'e akıl gözüyle bakmalarını isteyelim: "Andolsun, cehennem için de birçok cin ve insan yarattık ki; kalbleri var, fakat onlarla anlamazlar. Gözleri var, fakat onlarla görmezler. Kulakları var, fakat onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir, hattâ daha da sapık... Ve işte gâfiller onlardır!"

Ve de, Şehit olan Yüzbaşı kardeşinin tabutu başında, gösterdiği tepkiyi Allah'ın ‘kul’ değil de, kulun çıkar hesabıyla anlayamayan, anlayamadığı için de ağlayamayanlardan Necip Fazıl'ın nasıl iğrendiğini bir kere daha hatırlatalım: " Ağlayamayan, anlayamayan, içini kanatamayan, yumruğunu sıkamayan insandan, Allah'ın Kur'an da 'belhüm adal-Hayvandan aşağı' diye andığı iki ayaklılardan iğreniyorum!" Ben ne diyeyim? Bu gibiler insana mahsus bir duygu olan iğrenilmeyi bile hak etmiyorlar ya!

MİNİBÜSÇÜLERİN ELİNİ ÖPÜN!

Millet ile devlet olmayı becerenleri bayraklar temsil eder. Türk Milleti'ni de Ay-Yıldızlı Türk Bayrağı. Yukarıdan aşağıya, tepeden tırnağa hırpalanmakta olan Türkiye için, "Türk Bayrağı asın. Ülkenizin birlik ve beraberliğine sahip çıkın. Yıkıcılara, bölücülere tepkinizi gösterin" diye yazanlardan olduk. Trabzon'da ‘adam gibi’ ayağa kalkan, bayrak asan tek minibüsçüler ve bazı dolmuşlar oldu. Geri kalan, (işadamı Emre Aksoy'un dışında) ne bir işadamı, ne doğru dürüst esnaf, ne de doğu ve güneydoğu yanarken, evlerinde rahat rahat oturanlar. Şana'da, Söğütlü'de, Çukurçayır'da gökyüzüne binaları dikenler... Hani neredesiniz? Nerede bayraklarınız? Hiç uzatmaya, evelemeye gevelemeye gerek yok. Trabzon eski Trabzon değil. Birlik ve beraberliğin sembolü, başka yerlerde örnek gösterilen, örnek alınan Trabzon, zinhar değil. Ben minibüsçüleri alnından öpüyorum.