SON DAKİKA



Haber > Gündem > "Korkusuzca ileriye atılmaktır!"

"Korkusuzca ileriye atılmaktır!"

18 Aralık 2015 Cuma - 10:21








Değerli okurlarım, yazmaya başladığım günden bu yana ilk kez içinde bulunduğumuz duruma ve yaşanılanlara yorum getirirken, bütün cümlelerim tek bir yöne takılıyor ve orada kalıyor. Çocuklar... Çocuklarımız... Savaşın çocukları... Çocukların yalnızlık sarmalında kaldığı, o şen kahkahalarının kurşun sesleriyle ‘sus-pus’a döndüğü savaş günlerindeyiz. Gözlerim ilk olarak şehit çocuklarının “Gitme baba” diye haykıran çaresizliğine, ardından Suriye’de, Irak’ta savaşın ortasında kan ve gözyaşı içinde kalakalmış çocuklara takılıyor. Bir çaresi olmalı bu dayanılmaz acıların. Ve çaresizlik bir kader olmamalı asla!

Çocukların üşüdüğü, aç kaldığı, öldüğü, ağladığı, yalnız bırakıldığı, büyüklerinin sofrasına ekmek getirmek için çalıştırıldığı, uyumak için yastık-yorgan bulamadığı bir ortamda, büyüklerin hırslarını, hayallerini, öfkelerini, nefislerini, iktidar heveslerini yazmak konusunda epey zorlanıyorum açıkçası... O küçücük bedenlerin baharı, çiçeği, böceği sevmek, hayatın renklerini keşfetmek yerine; savaşı hayat bilmelerinden daha acı, daha utanılası ne olabilir ki biz büyükler için. Bir bebeğin melek yüzüne değen kurşunun açtığı yaradan daha derin yara açılabilir mi yüreğimizde? Gözyaşlarına kan karışmış çocuk resimlerini yalnızca Ortadoğu coğrafyasında mı görmekteyiz?

Güneydoğumuzda da umutsuzluk ve kan evvelâ çocuklarımızı vurmakta... Topraklarımızı ‘Vatan’ bildiren hatıralarımız, PKK ve hain işbirlikçileri tarafından tek tek yıkılmakta... Nihayetinde geldiğimiz nokta; belirsizlik, kargaşa, korku ve göç... Bu acı ve korku hiç silinmeyecek biçimde kazınıyor çocuk hafızalarına... Belirsizlik ortamları kurulmaya görsün; korku ve tehdit her yerde! Değerli okurlarım, aziz canlar; insanları en çok hırçınlaştıran, öfkelendiren ve zaman ilerledikçe daha da saldırgan hâle gelmelerinin ana sebebinin ‘belirsizlik ortamı’ olduğuna inanmaktayım... Belirsizlik tahammülsüzlüğü, tahammülsüzlük sabırsızlığı, sabırsızlık da insanda sağduyuyu yok ettiği için ‘kargaşalar’ kaçınılmaz oluyor. Bakmayın öyle herkesin her konuda yorumlar yapıp, fikir yürütmesine...

Bugün kendi korkularıyla yaşamaya çalışanların, yarına dair öngörüleri, doğru çözümleri ve seçimleri olabilir mi? Bilgi ve akıl, güvenli ve özgür ortamlarda değerini bulur ve sağlıklı olarak kullanılır... Bu nokta da ancak ve sadece insan duygularına ve vicdanına seslenebiliyoruz. Tarihten ve yaşadıklarımızdan edindiğimiz tecrübeleri kullanarak, bugün ve yarın olabilecekler konusunda tahminler yapıyor, çıkmazlardan ‘çıkar yol’ nasıl olur, anlatmaya çalışıyoruz. Yapılan ve kurgulanan korku üzerine siyaset, bu strateji, insanları daha rahat denetim altına almak için kullanılıyor...

Korkularla; düşünme, anlama, kavrama, sorgulama, akla vurma, çıkarımlar yapma kabiliyetiniz köreltiliyor. Karşı çıkışlarınız ve cesaretiniz yok ediliyor... Kısacası, korku ve tehditle size verilen öğüt, “Menfaatine bak, uyumlu ol, itaat et, sorun çıkarma, kendine en yakın duran güce teslim ol”... Bu sese kulak verdiğinizde, ideallerinizin ömrünü kısaltıyorsunuz. Bu öyle ileri boyutlara varıyor ki, inandığınız değerleri bir çırpıda yıktığınızın farkında bile olmuyorsunuz... Milletin tamamının umut ve güvene ihtiyaç duyduğu bir günde sen nefsine ve korkularına yenik düşüyorsun maalesef... Evet, candan aziz gördüğümüz Türkiye’miz karanlık bir dehlizin içindeyse eğer, -ki öyle- o hâlde yol göstericileri, yol yürüyenleri, deva nöbetçileri, ehliyet sahipleri vakit kaybetmeksizin doğru adreste, “Ben buradayım” demelidir.


Daha evvel ‘geleneğin temsilcisi’ olma noktasında şans verilmiş lakin samimiyet sınavında sınıfta kalmış olanlara, yeni bir fırsat vererek; milyonların enerjisini tüketmek, dava heyecanını yormak; ülkeye zarardır. Ülküye vefasızlıktır, çocuklarımızın vebalini almaktır... Yenilik, bir türlü yenilenemeyenlerle değil, bilâkis ‘yenilerle’ gelir. Yenilik ise beraberinde ‘değişimi’ getirir ki; bu durum, bir bakarsınız, sosyal ve siyasî bir cemiyetin ötesinde, bir ülkenin ve hatta kocaman bir coğrafyanın yüzünü güldürür... Bunca bilinmezlikler ve tehditler arasında yeni umutların kapımızın eşiğinde olduğunu görmenizi dilerim. Ok yaydan çıktıysa; bizlere düşen, korkusuzca ileriye atılmaktır.

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap