Halk 12 yıl büyük bir destekle; yolsuzluğun, yoksulluğun, yasakların biteceği, herkesin kardeşçe kucaklaşacağı vaadi ile AKP’yi iktidar yaptı. Bütün hatalara, yanlışlara, ayrımcılıklara, işlenen suçlara karşın, desteğini sürdürdü. Hatta parti başkanını cumhurbaşkanlığına çıkardı.

Seçmen, iktidarın 13. yılında AKP’ye tek başına iktidar vermeyerek, muhalefetle uzlaşmaya zorladı.

Cumhurbaşkanı seçilmesine karşın anayasaya aykırı olarak siyasete ve partisine müdahalelerde bulunan, yeni vesayet sistemi kuran Erdoğan’a da, “Başkanlık hayallerinden vazgeç” mesajı verdi.

Oysa o, iktidara, siyasete, devlet işlerine, memleketteki her şeye müdahale etmeyi görevinin gereği sanıyor. Ya da “Anayasa ne derse desin, ben bildiğimi okurum” diyor.

Koalisyon görüşmelerinin en duyarlı yerinde şartlar koşuyor, koalisyonları kötülüyor, erken seçim vurgusuyla memleketi yeni ve belirsiz bir seçime sürüklemeye çalışıyor.

ABD, IŞİD ve PKK

Erdoğan yönetimi, bir süre önce askıya aldığı ABD’nin yeni egemenlik projesi Büyük Ortadoğu koalisyonuna yeniden döndü. Terörle mücadele adı altında yeni saldırı ve egemenlik anlaşmaları imzalanarak Türkiye’nin üsleri açıldı.

Yakın zamana kadar zımnen de olsa desteklenen Irak Şam İslam Devleti örgütüne (IŞİD, ki DEAŞ diyorlar) karşı göstermelik bir iki operasyon yapıldı.

Seçim öncesinde PKK ile varılan anlaşma kamuoyuna açıklanınca, Erdoğan kendi atadığı hükümete karşı balans ayarı yaptı. Toplumu büyük beklentilere sokarak PKK ile oturduğu masayı, kendisi yıktı.

YENİDEN ŞİDDET, KAN VE GÖZYAŞI

Seçimde darbe alan AKP’de, erken seçimle tek başına iktidar için ortam hazırlanması çabaları öne çıkarıldı.

Derken Türkiye bir anda, bazı karanlık güçlerin senaryoları, hükümetin savaşçı hedefleri ve terör örgütlerinin katkılarıyla korkulu terör yıllarına geri döndü. Her gün asker ve polis şehit haberleri, öldürülen PKK’lılar, yol kesmeler, bombalamalar, sınır ötesine yönelik hava akınları...

Türkiye’nin birliğini, anayasasını, barışını gözetmesi gereken kişi, hükümet kurulmasının da, demokrasinin de, barışın da önünde engel gibi görünüyor.

TEK DERDİ!

Erdoğan dün Endonezya’da tek derdini açıkladı: İslam, İslam, İslam!

Erdoğan kişi olarak olmayabilir ama, devletin laik olması gerekmez mi? Kendisini mi, devleti mi temsil ediyor? Tek bir İslam anlayışı mı var? Her dinden, inançtan, mezhepten, cemaatten, hatta inançsızlıktan olan insanlar, anayasaya göre eşit değil mi?

Derdi sadece din ya da İslam olamaz; temsil ettiği ülkenin her derdi, her sorunu, her insanı onun derdi olmalıdır.

KORSAN YETKİLER!

Türkiye, “korsan bir başkanlık sistemi” ve geçici hükümetin “korsan uygulamaları”yla büyük bir kaosun içine yuvarlanıyor.