SON DAKİKA



Haber > Gündem > Kutlu doğum haftası

Kutlu doğum haftası

22 Nisan 2017 Cumartesi - 10:30








Kutlu doğum haftası ve şiirimizde peygamber sevgisi

Peygamber Efendimizin doğum tarihi hicrî takvimde 12 Rebiülevvel, milâdî takvimde ise 20 Nisan'dır. 1989 yılında başlayan Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri bir dönem hicrî takvim, bir dönem de miladî takvim esas alınarak gerçekleştirilmiştir. Diyanet İşleri Başkanlığı 2007'te bir genelgeyle Kutlu Doğum etkinliklerinin 14-20 Nisan tarihleri arasında yapılmasını, bu tarihlerin dışında program düzenlenmemesini kararlaştırmıştır. Kutlu Doğum Haftası'nda Peygamberimiz yâd edilir ve kendisine salâvatlar okunur.

Çeşitli etkinlikler yapılır. Kutlu Doğum Haftası deyince Peygamber konulu şiirler akla gelir. Milletimizin Hz. Peygamber’e duyduğu sevgi, bağlılık ve hürmet hislerinin göstergesi olan türler arasında binlerce örneğiyle en çok kaleme alınmış olan tür naattır. Arapça bir kelime olan naat; "bir kimsede bulunan özellikleri methederek anlatmak" anlamını taşır. Edebî bir terim olarak da Hz. Muhammed (sav)’in methini konu edinen, O’nu övme amacıyla yazılan manzum ve mensur eserlere verilen bir isimdir. Şairlerimiz bu türde en az bir örnek yazmaya çalışmıştır. O; kalemlerin yazmaktan, gönüllerin sevmekten usanmadığı bir nurdur, hatemü’l enbiyadır.

Onun sevgisi yüreklere sığmayıp kâğıtlara taşmıştır. Tarih boyunca hiç kimse onun kadar sevilmemiş ve övülmemiştir. Zira o, sevgiye layık olanların tartışmasız bir/incisidir. Kalemler onu yazmakla bitiremedi. O yazıldıkça daha çok keşfedildi; daha çok sevildi. İslâm’la şereflenen milletimiz ona olan hasretini ve sevgisini mısra mısra nakşetti bembeyaz kâğıtlara; kâğıt bittiyse de ona duyulan derin muhabbet bitmedi, bitmeyecek...

O, zaman yaşlandıkça gençleşecek; onun sevgisi yüreklerde yaprak yaprak açacaktır. Türk edebiyatında asırlardan beri yazıla gelen zengin bir naat birikimi vardır. Divan edebiyatından, son dönem Türk edebiyatına kadar gelmiş geçmiş birçok şair, Peygamber Efendimize olan o derin sevgi ve muhabbetini şiir diliyle ifade etmeye çalışmışlardır. Türk edebiyatında ilk naat; Türklerin İslamiyet’i kabulünden kısa bir süre sonra, Yusuf Has Hâcib’in 1069’da Kaşgar’da tamamladığı İslâmî Türk edebiyatının da ilk örneği olan Kutadgu Bilig’de görülür. Daha sonra Edib Ahmed Yüknekî’nin Atabetü’l-Hakayık ve Hoca Ahmed Yesevî’nin Dîvân-ı Hikmet’inde yer alan naatlar dikkat çeker.


Mürettep divanlarda ve mesnevilerde tevhid ve münacattan sonra Hz. Peygamber’in methedildiği naat bölümü gelir. Hemen hemen bütün nazım biçimleriyle naat yazılabilir. Türk milleti Hz. Muhammed(sav)’e duyduğu derin ve samimi sevgiyi en güzel ve etkili ifadesi ile naatlerde dile getirmiştir. Naatler yazılmakla kalmamış, bestelenerek de huşu ve ihtiramla dinlenmiştir.

Divan Edebiyatında naat yazan şairler arasında Ali Şir Nevai, Necatî, Şeyhî, Ahmet Paşa, Kanunî Sultan Süleyman (Muhibbî), Nâbî, Fuzulî (Su Kadidesi), Yahya Bey, Bağdatlı Rûhî, I. Ahmet (Bahtî), Nef'i, Neşati, İzzet Molla ve Şeyh Galip gibi isimler sayılır.

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap