SON DAKİKA



Haber > Gündem > Meleğin de hınzırı var

Meleğin de hınzırı var

14 Ağustos 2016 Pazar - 10:30








Sohbetlerimizde ‘bu memleketin hali’ dertleşmesi dışında en çok gündeme gelen konu, kadın-erkek ilişkileridir. Uyumsuzluk ve haksızlıklar konuşulurken; çoğu zaman erkekler bencil, istismarcı, cinsel çıkarları uğruna çevirmeyecekleri dolap olmayan iblisler gibi gösterilmekte. Kadınlar ise mağdure melekler genelde. Onların ülkemizde pek çok haksızlığa uğratıldığı elbette doğru. Ama günahları da yok mu? ‘Dolap ve tuzak’ hünerbazlığı, söylendiği kadar tek yanlı mı gerçekte? Yine yaman gözlemci Bernard Shaw’un bir sözü geliyor aklıma. Kadın- erkek ilişkilerinde kimin av, kimin avcı olduğu tartışılırken “Tabii ki erkek avdır” demiş. “Aman üstad...” diye itiraz etmişler, “Çevreye bakın. Hep erkekler kadınların peşinde.” Gülmüş Shaw: “Siz hiç fare kovalayan kapan gördünüz mü?”

***

Dolap çevirmeye gelince… Ben yaşadığım bir garip olayı açıkça ve hiçbir ayrıntıyı çarpıtmadan anlatayım de siz hakem olun. Eşlerimden biri, ailesinden teyze dediği bir yakınını çok severdi. Ankara’da yaşayan o hanım akademisyendi. İyi yetişmişti, nazikti; saygı ve ilgi görürdü üniversite çevrelerinde. Başkente yolum düştüğü bir gün benimle bir kitap sorununu görüşmek istediğini söyledi. Buluştuk. Yanında afet denecek kadar güzel bir kız vardı. Konuşmamız bitince akademisyen hanım acele işi olduğunu söyleyerek ayrıldı. Kız kaldı. Onunla sürdü sohbet. Güzel sanatlar eğitiminde görevli olduğunu duyunca “Öğretmen misiniz?” dedim. Hayır, çıplak modelmiş. Muhabbet ilerleyince öğrendim ki, Teyze Hanım’la sıkı fıkılar. Onun evine girip çıkıyor. Hatta oranın bir anahtarı da çantasında. Ve o dairede kendi resimleri var. “Görmek ister misiniz?” dedi. Sizi şerefimle temin ederim ki uzun bir tereddüt geçirdim.

Sağ omzumdaki melek “Burası Ankara, üniversite ve aile çevresi, duyulur, bela çıkar, aklını başına al” diyor, sol omzumdaki şeytan ise “Enayi misin be!” diye alay ediyordu. Biraz da çekinir görünmeyi kendime yediremediğim için razı oldum. Gittik Teyze Hanım’ın evine. Görünürde ‘nü’ resim yoktu. Ama kız bir odaya girdi. Biraz sonra beni yanına çağırdı. “Resme bakacağınıza aslını görün” dedi “Böyle çalışıyorum.” Mesai kılığındaydı. Sırtımdaki maçta şeytanlı omuz ağır bastı tabii. Ve iddia ederim ki eşcinseller, koyu dindarlar, bir de tanıdığım iki üç ‘ideal koca’ dışında hangi erkek kendini o durumda bulsa, sonuç aynı olurdu. Neyse, konu o değil. İstanbul’a dönüşümde karım beni buz gibi karşıladı. Vakıftı olaya. İnkârın da yararı yoktu. Gününü, saatini, suçun somut ayrıntılarını biliyordu. Afallamam geçince, aile içinde yaptığım usturuplu bir soruşturma esrarı aydınlattı kafamda. Meğer Teyze Hanım karımı fena halde kıskanırmış. Komplo görevlisi kızı arayıp sormadım namussuzluğa niçin alet olduğunu. Eşimden (bu yüzden değil, başka aksilikler sonucunda) kısa süre sonra ayrıldığım için teyzesi ile de bir daha görüşmedim. Ama siz hanımefendiler, elinizi vicdanınıza koyup söyleyin lütfen: Çirkin olayın baş sorumlusu ben miyim? Teyze ve model hanımların önceden tasarlama içeren kabahatleri daha büyük değil mi? Yani erkekler şeytan da, sizler melek misiniz? “Evet” derseniz sormam gerek: “Nasıl meleksiniz?”

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap