SON DAKİKA



Haber > Gündem > Müneccim kakası

Müneccim kakası

13 Kasım 2016 Pazar - 10:10








Övünme yollu dile getirilince en sevimsiz laflardan biri olur “Dediğim çıktı” iddiası. O söz ancak “Gerçekçiliğim kanıtlanmış olduğu için lütfen uyarılarımı ciddiye alın” anlamında rica gibi kullanılmalı. Tarihin başından beri yıldızlara, taşlara, avuç içlerine, hayvan ciğerlerine, kaz kakasına, akla hayale gelmedik şeylere bakarak “istikbalden haber” verebildiğini söyleyen “kâhinlerin” elinde oyuncak oldu birçok büyük hükümdar. Truva Savaşı’nda son saldırıya geçme kararını da Yunanlıların kâhini verdi. Nelere yol açtığını biliyorsunuz. Akılcılık geliştikçe -ya da geliştiğine inanıldıkça- falcılığın yerini anketçilik ve yorumculuk aldı. Ne düşündüğünü halka sorma, yanıtlara bakarak neler yaşanacağını açıklama hüneri. Yorumculukta gerçekçi görüşleri dile getirmenin önündeki en büyük güçlük ise tribün ıslığından çekinmek, "Şimdi düşündüğümü yazarsam ne derler?" diye duraklamaktır. Akıntıya direndikçe çok tepki çekmiş bir basın emekçisi olarak o engelin boyutlarını iyi biliyorum. Uzun yıllar önce Çin'in çok geçmeden birçok kesimlerde Amerika'ya yetişeceğini söylemem alay konusu olmuştu. "Karşıt görüşlü" gençlerin vuruşturulması oyununa gelmenin darbeye yol açacağı uyarıma kulak asılmadı.

Sovyet hayranlığının "aydın" modası olduğu günlerde "Oradaki düzen toplumculuk değil, despotluktur, çökecektir" diye yazmama kızıldı. Özal'ın ekonomiyi bürokrasiden kurtarmasını beğenmem kınandı. Bir de "Keşke haklı çıkmasam" sözü var. Yazık ki boş laf değil, çoğu kez yerinde. Üstelik olaylar hızlandıkça haklı çıkma süresi de acayip ölçüde kısalmakta.

***

Hatırlıyorum: 10 Şubat 2011, öğleden sonra. Ertesi sabah okunacak yazıyı yazacağım. Gözüm yine ekrandaki yurt ve dünya bültenlerinde. Yabancı CNN kanalında CIA şefi "Mübarek bugün çekilecek" diyor. Obama da o görüşte. Kahire'nin Azatlık meydanında kutlamalar başlamış bile. Gençler dans ediyor. Tedirginim. Dünya ve Mısır üstüne bildiklerimi kafamda tartınca katılamıyorum iyimserlik coşkusuna. Sevinmekte acele edildiğini, davanın bir adamın oradan gidip gitmemesi olmadığını, soygun düzenlerinin sürdürüleceğini, İsrail hamisi Amerikan egemenlerine sırtını dayamış Kahire generallerinin diktatörü gözden çıkarsalar da iktidarı bırakmayacaklarını, gerekirse baskı tezgâhları kuracaklarını yazıyorum. O akşam Mübarek son aptallığını yapıp "Gitmiyorum" diyerek CIA şefini ve Obama'yı şaşırtıyor, ama ertesi gün sopayı görünce sıvışıyor. Ülkesi de, dünyanın bütün iyi niyetli insanları da bayram ediyorlar. Lakin Mısır'da iktidar kimin eline geçiyor? Omuzu apoletlilerden kurulu Yüksek Konsey'in. Ve... O hafta sonunda yine ortaya çıkıyor general sopası. Azatlık meydanına dalan askerler orayı demokrasi yanlısı göstericilerden "temizliyorlar" . Bizim kimi yorumcularımız "Mısır'da zaten devrim değil, darbe olmuştu" dediler. Ama o söz bile yanlıştı. Orada asker darbe yapmadı ki. Zaten gerçek sahibiydi iktidarın. Sultasının vitrini değişti, o kadar. Mısır'daki cuntanın dünyaya yaydığı ilk duyurularından birinde "Bütün anlaşmalara sadığız" buyruldu. Çevirisi: "İsrail ile eski cumhurbaşkanlarımızdan General Sedat'ın imzalamış olduğu dostluk anlaşmasına dokunmayacağız." Bizde de Albay Türkeş mikrofonda yiğit erkek sesiyle darbe müjdesi verirken "Anlaşmalara sadığız" dememiş miydi?

***


Şimdi dünya Amerikan seçimleri dolayısıyla yaşanan depremin şaşkınlığı içinde. Bilimsel falların hepsi fos çıktı, onlara dayanarak ahkâm kesen bütün yorumcular ters köşeye yattı. Umarım bundan sonra neyin bilimsel olduğunu iyi düşünür, her “araştırma” dolmasını yutmayız. Çünkü anketçiler beyaz vatandaşların yaşadığı yerlerde dolaşıyor; seçmen çoğunluğu ise “dağdaki çoban”. 

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap